Sancar: İktidar insanlığı tehdit eden tehlike karşısında bile kendi bekasını düşünüyor

img

ANKARA - AKP iktidarının yeni bir kayyım operasyonuyla karşı karşıya olduklarını belirten HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, bu durumun iktidarın insanlığı tehdit eden büyük tehlikeler karşısında bile öncelikle kendi bekasını düşündüğünü göstergesi olduğunu söyledi.

 
Halkların Demokratik Partisi (HDP)  Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Genel Merkezi’nde belediyelerine kayyım atanmasına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantı öncesi gazetecilere maske, eldiven ve galoş dağıtıldı.
 
Belediyelerine atanan kayyımlarla ilgili henüz resmi bir açıklamanın yapılmadığını söyleyen Sancar, “Bütün dünya insanlığı tehdit eden korona virüsü ile mücadele için yöntemler ararken Türkiye'de iktidar bambaşka hesaplar içinde bugün sabahın erken saatlerinde Batman, Silvan, Lice, Ergani ve Eğil belediyelerimiz ablukaya alındı. Ayrıca belediye başkanlarımıza da doğrudan tebligat gerçekleşmedi. Yani bu operasyonun bir kayyım operasyonu olduğu ortaya çıkıyor bu yönde pek çok veri var. Kayyım operasyonlarını dileriz iktidar bir kez daha ortaya koymuyordur. Eğer böyle ise ortaya çıkan gerçekleri de halkımızla paylaşmamız gerekiyor” dedi. 
 
Koronavirüs (Kovid-19) salgınına değinerek, iktidarın dayanışma siyaseti yerine kutuplaştırma siyasetini tercih ettiğini dile getiren Sancar, “Bizler bu salgının başından beri insanlığı tehdit eden büyük bir tehlikeden söz ettik ve bu tehlikeye karşı dayanışmayı zorunlu gördüğümüzü belirttik. İnsanlık bu büyük tehdidi ancak dayanışma ile aşar dedik. İktidara da bu yönde çağrılar yaptık iktidara önerilimizi düzenli olarak kamuoyu ile paylaştık ama görüyoruz ki iktidar dayanışma yerine kutuplaştırma politikalarını tercih ediyor. Bu iktidarın insanlığı tehdit eden büyük tehlikeler karşısında bile öncelikle kendi bekasını düşündüğünü gösteriyor. Halkı değil kendi iktidarını tercih eden, iktidarını düşünen bir anlayışla karşı karşıyayız” diye belirtti.
 
‘HALK SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR’
 
Sancar’ın açıklamaları şöyle: “Bu iktidarın insanlığı tehdit eden büyük tehlikeler karşısında bile öncelikle kendi bekasını düşündüğünü gösteriyor. Halkı değil kendi iktidarını tercih eden, iktidarını düşünen bir anlayışla karşı karşıyayız. Biz demokrasi şeffaflık istedik böylede halkın güveninin kazanılabileceğimi vurgularken, ancak iktidar her türlü otoriter yöntemi uygulamaya devam ediyor. Ve bu konuda da herhangi bir değişiklik yapma niyetinde olmadığını bütün yaptıklarıyla ortaya koyuyor. Biz şeffaflık diyoruz iktidar karanlığı seçiyor, biz demokratik katılım diyoruz iktidar otoriterliği keyfiliği tercih ediyor. Biz halk sağlığı dedikçe iktidar halka saldırıyor halkın sağlığını tehdit ediyor.
 
‘İKTİDAR FIRSATÇILIK YAPIYOR’
 
Sancar, “Bu bir fırsatçılıktır, sevgili halkımız iktidar bu büyük tehlikeyi insanlık için en ağır tehditlerinden biri olduğu söylenen bu salgını bir fırsat olarak kullanmaya çalışıyor. Bunun siyaseten kabul edilebilir bir yanı olmadığı açıktır. Sadece siyaseten değil ahlaken de kabul edilebilir bir yönetim pratiği değil. Bu fırsatçılık başka alanlarda da karşımıza çıktı. Salgından beri, salgının pandemi olarak ilan edilmesinden beri bütün uluslararası kuruluşlar insan sağlığını esas alan çalışmaları öne çıkarılması gerektiğini söylerken bu iktidar bu tehdidi bu salgını kendisi için bir fırsata çevirmeye çalışıyor. Biliyorsunuz daha önce bir paket açıklandı fakat pakete baktığınızda halk sağlığını düşünen tedbirlerin yer almadığını gördük” şeklinde konuştu
 
‘İLK PAKETTE SERMAYEYE FIRSATÇILIK’
 
İktidarın ilk açıkladığı koronovirüs (Kovid-19) önlemlerine değinen Sancar, şöyle devam etti: “Oradaki fırsatçılık rant amaçlı oradaki fırsatçılık sermayeye yeni depar transferleri amaçlı bir nitelik taşıyordu. Oysa beklenen şuydu halkı koruyacak etkili sosyal ekonomik tedbirler alınmalı, sağlık konusunda da her türlü imkan seferber edilmeliydi. Mesela sağlık emekçilerinin gerekli ekipmanlarla donatılması gerekiyordu ama iktidar bu konuda herhangi bir adım atmadı herhangi bir açıklama da yapmadı. Şimdiye kadar Türk Tabipler Birliği (TTB) gibi saygın meslek örgütlerinden yapılan açıklamalar da gösteriyor ki sağlık emekçileri kendi kaderine terk edilmiş durumda. Öte yandan sokağa çıkmama evde kalma çağrıları da gerekli tedbirlerle desteklenmiyor. Evde kalanların ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı konusunda herhangi bir tedbir alınmış değil.
 
Ayrıca ücretli izin uygulaması talep etmiştik sadece biz değil pek çok çevre bunun gerekli olduğunu söylüyordu ama iktidar buna da yanaşmadı. Dolayısıyla asıl önlem alınması gereken kesimleri, yoksulları, işsizleri, emekçileri korumaya yönelik tedbir alması gerekirken başka yöntemlerle kendi rant çevresine transfer yapmaya çalışıyor. Bu fırsatçılıktır ve halkımızın da bunun farkında olduğundan eminiz.”
 
‘DAYANIŞMAYLA AŞABİLİRİZ’
 
Kayyım politikasının demokrasiye, halk iradesine, toplumun bütününe yönelik bir saldırı dile getiren Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada yapılan şey sadece Kürt illerindeki belediyelerin gaspı değil, aynı zamanda ülkenin ve toplumun demokrasi inancının yok edilmesidir. Burada yapılmak istenen şey bütün Türkiye halkının çıkarlarını gözetmek değil, Türkiye halkını karamsarlığa, karanlığa, ümitsizliğe mahkum etmektir. Böyle büyük bir tehdit ile karşı karşıya olduğumuzun herkes farkına varmalıdır. İktidarın uygulamaları toplumu tehdit ediyor. Bizler bu tehdidi tıpkı salgına yönelik yöntemlerde olduğu gibi ancak bütün ülkede demokrasi isteyen özgürlük ve barış isteyen eşitlik isteyen dayanışmasıyla aşabiliriz. 
 
HERKES GÜÇLÜ BİR SES ÇIKARMALIDIR
 
Bu mesele sadece Batman’ın, sadece Silvan’ın, Ergani’nin, Lice’nin meselesi değildir. Bu mesele sadece HDP’nin meselesi değildir. Bu mesele bu ülkenin geleceğinin meselesidir, bu toplumun kendi iradesi ile kendini adil bir şekilde insan onuruna yaraşır bir şekilde yönetmesi meselesidir.  Eğer bunu fark etmez ve gerekli dayanışmayı ortaya koymazsak daha büyük tahribatlar yaşamak kaçınılmaz olacaktır. Biz diyoruz ki bu tehditleri hem salgın tehdidini hem de iktidarın halkı yok sayan halkın geniş bir kesimini çaresizliğe terk eden politikalarını ancak hep birlikte dayanışmayla aşabiliriz. O nedenle herkesten beklentimiz iktidarın bu politikalarına etkili bir şekilde ses çıkarmasıdır.”
 
‘KİMSE SESSİZ KALACAĞIMIZI DÜŞÜNMESİN’
 
Sancar’ın açıklamaları devamla şöyle: “Eğer biz bu ülkede barış içinde bir arada yaşamak istiyorsak, eğer biz bu ülkede demokrasi inancını canlı tutmak istiyorsak, eğer bu ülkede eşitlik temelinde kardeşçe bir yaşam sürmek istiyorsak bütün bunlara hep birlikte karşı çıkmalıyız. HDP olarak biz ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, çatışmacı dili ve politikayı reddettiğimizi sürekli söylüyoruz. Ancak bunu söylerken bu keyfi bu antidemokratik bu gaddar iktidar politikalarına sessiz kalacağımız da düşünülmesin. Esasen bu konudaki demokratik tepkilerimizi göstermek için hazırlıklarımızı yapıyoruz.
 
HALKIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ
 
İrademize sahip çıkacağız, halkımıza sahip çıkacağız. Bu topluma bu ülkenin geleceğine sahip çıkacağız. HDP olarak üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız. Yapmak için de bütün gayretleri sarf ediyoruz. Ama bunu sadece HDP’nin meselesi olarak görmek büyük bir yanılgı olacaktır. O nedenle vicdanlı her insan demokrasi isteyen her çevreye çağrı yapıyoruz; dayanışma belki de en fazla ihtiyaç duyduğumuz şeydir bu zamanlarda. Dayanışma geleceğimizi kurtaracak en önemli yöntem ve anlayıştır. Dayanışma bizim demokrasiye ve özgürlüğümüze inancımızı canlı tutmamız için mutlaka gerçekleştirmemiz gereken şeydir. Bu yüzden değerli halkımız salgınla mücadeleyi sağlamak için de bu iktidarın halkı toplumu yok sayan politikalarını da aynı şekilde boşa çıkarmak için hep birlikte değerlerimize, ilkelerimize sahip çıkmayı mutlaka başarmalıyız.
 
BU GİDİŞATA DUR DENMELİ
 
Bu ilkeler çok karmaşık değildir. Bunlardan birincisi halkın sağlığı, toplumun huzuru ikincisi demokrasi ve halk iradesi, üçüncü hepimizin eşitliği, özgürlüğü, dördüncü kaynaklarının en fazla ihtiyaç duyan kesimlere aktarılması ve beşinci hepimizin eşit onura sahip insanlar olarak görülmesi. Bu çerçevede bütün çevreleri bütün iyi insanları bütün demokratları dayanışmaya çağırıyoruz. Bu zor günleri mutlaka aşacağız. Fırsatçılık kaybedecektir hem de çok kara bir leke olarak bu ülkenin tarihine yazılarak, kaybedecektir. Böyle bir tehditten fırsat devşirmeye çalışmayı ne bu ülkenin vicdanı ne bu ülkenin insanları ne de insanlık tarihi unutacaktır. Gerekli dersler mutlaka çıkarılmalı ve mutlaka bu gidişata birlikte dur denmelidir.”
 
‘EŞİTLİK İLKESİ ESAS ALINMALIDIR’
 
Gazetecilerin, Meclis’e getirilmesi beklenen infaz düzenlemesiyle ilgili soruyu yanıtlayan Sancar, “Bizim doğrudan bir görüşmemiz henüz olmadı. Elbette Meclis’te grup başkanvekilleri arasında çeşitli sohbetler oluyor ancak bizim iktidarla bugüne kadar herhangi bir temasımız olmadı. Burada da beklentimiz açıktır. Eşitlik ilkesi mutlaka esas alınmalıdır. Ayrımcılık kesinlikle kabul edilemez. Daha önce de söyledik, bu salgın yoksulları ve hassas durumda olan kurumları ve orada tutulan insanları tehdit ediyor. Bu konuda ayrımcı yaklaşım insanların hayatıyla keyfi bir şekilde oynamak anlamına gelecektir. Biz yapılacak düzenlemenin ayrımsız bütün mahkumları ve tutukluları kapsaması gerektiğini düşünüyoruz. Temel yaklaşımımız budur ve bu yaklaşımdan vazgeçmemiz söz konusu olmadığını belirtmek isteriz” dedi. 
 
‘AVUKATLARINDAN BİLGİ ALIYORUZ’
 
Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın durumuna dair soruya Sancar, “Bize avukatlar üzerinden gelen bilgilere göre sağlık durumu iyi ancak biliyorsunuz telefon görüşmeleri de artırıldı ancak onlar da bize göre yeterli değil. Dolayısıyla aldığımız bilgilerin doğruluğu konusunda emin olmamız söz konusu olamaz. Biz şeffaf bir yönetim istiyoruz. Tüm cezaevlerinde bu tehlikeyi gözeten, tüm tutuklu ve hükümlüler için bu ağır tehlikeyi göz önüne alan bir düzenleme yapılmasını istiyoruz. Cezaevlerinin bu çerçeve güvenli hale gelmesi mümkün olur. Aksi takdirde cezaevlerinde tutulan insanların sağlığı ve hayatı tehdit altında olacaktır” diye yanıtladı.