'DAİŞ'in katliamlarını nasıl yaptığına hepimiz tanık olduk'

img

ANKARA – AKP iktidarı tarafından DAİŞ'in muhalefeti sindirme aracı olarak kullanıldığını hatırlatan HDP Antep Milletvekili Mahmut Toğrul, sorumluluğu üstlenilen DAİŞ'in katliamlarına tanık olduklarını kaydetti. 

Türkiye tarafından Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik başlatılan operasyon sonrasında DAİŞ tutuklularının kaldığı hapishanelerin bombalanması ve yine örgüt mensuplarının sorumluluğunun Türkiye’nin üstlenmesini HDP Antep Milletvekili Mahmut Toğrul, değerlendirdi.
 
Türkiye’nin IŞİD’lilerin sorumluluğunu almayı kabul etmesinin kendilerini şaşırtmadığını ifade eden Toğrul, “ Türkiye İŞİD ile ne yaptı? Amacı neydi? Türkiye işin doğrusu Kürtlerin bir statü sahibi olmasını bir hayat memat, varlık yokluk meselesi olarak saydı. Dolayısıyla herkes ile temasa girmeyi mubah gördü buna İŞİD’te dahil. İŞİD meselesini o kadar kötüye kullandı ki Suriye iç savaşı başladıktan sonra kendi sınırları için açık sınır politikası uyguladı” dedi.
 
'KATLİAMLARIN TANIĞIYIZ'
 
IŞİD’lilerin Türkiye sınırı üzerinden geçerek Suriye’de savaştıklarını ve aynı hat üzerinden Türkiye’deki muhaliflere saldırdıklarını hatırlatan Toğrul, “Daha önce HDP’nin 5 Haziran'daki mitinginde bomba patlaması, sonrasında 20 Temmuz Suruç bombalaması bu katliamların hep ortak noktası Antep’in bir geçiş noktası olarak kullanılmasıydı. Patlamaları yapan IŞİD militanlarının nasıl göz göre göre katliam yaptıklarına tanık olduk” diye konuştu.
 
‘AKP SINIRLARINDA IŞİD OLMASINI İSTİYOR’
 
AKP’nin sınırda Kürtler yerine IŞİD’liler komşu olmayı seçen bir siyasi anlayışa sahip olduğuna dikkat çeken Toğrul, “Bakın o bölgeler İŞİD kontrolündeyken Tel Abyad sınır kapısında milyon dolarlık ticaretler yapılıyordu. Ne zaman Kürtler İŞİD ve çetelerini Kobanê’de yendi ve diğer yerlerde de İŞİD’i yendi orada ticaret kapıları kapatıldı. İŞİD kriminalize edildikten sonra o çeteler şekil değiştirdiler, sakallarını kestiler bu sefer El-Kaide türevleri olan El-Nusra’ya ordan Ahrar el-Şam sonra da Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) evirildi” diye belirtti.
 
‘SİNDİRME ARACI OLARAK KULLANILDI’
 
“Kafa kesen, kadınları köle pazarında satan bir çetenin sorumluluğunu hangi ülke alır?” diye soran Toğrul, şöyle devam etti: “Bu son derece tehlikelidir. Hem Türkiye’de hem de Suriye’de haklara karşı yaptıkları katliamları hepimiz biliyoruz. Türkiye’de görülen IŞİD davalarında İŞİD’lilerin o sınır kapılarını kullanarak nasıl Türkiye’ye geçtiklerini, kimin ile görüştüklerini kimin ile görüşeceklerini, nerede kaldıklarının bire bir kayıt altına alındığı ve hiçbir şey yapılmadığı ortaya çıktı. 5 Haziran 2015 HDP miting bombalanması, 20 Temmuz 2015 Suruç Katliamı, 10 Ekim 2015 Ankara Gar Katliamı ve kına gecesi katliamı doğrudan birbiri ile bağlantılı ve aynı hücreye ait. Biri engellenmediği için diğeri devreye giriyor. Bunlara bir yerde göz yumuluyor. Bunlar muhalefete karşı bir sindirme aracı olarak kullanıldı.”
 
‘KÜRT STATÜSÜNÜ ENGELLEMEK İÇİN’
 
IŞİD’lilerin yakalanmamasından hiçbir kamu sorumlusunun yargılanmadığına da işaret eden Toğrul, DAİŞ militanlarının bazılarının da bilerek infaz edildiğini söyledi. Antep’de kına gecesi patlamasında yargılanan Mehmet Kadir Cabael'in eşinin devleti açık bir şekilde tehdit ettiğini anımsatan Toğrul, şunları söyledi: “Cabael’in eşi ‘benim eşim infaz edildi’ dedi. Ertesi mahkemede serbest bırakıldı. Dolayısıyla bunlar bilinmeyen şeyler değil. Bunları yapanların önümüzdeki dönemde daha fazla katliam yapma riski var. Türkiye’nin tüm halkları aslında bir tehdit altındadır. Türkiye sadece Kürt statüsünü engellemek adına ben sorumluluğu alıyorum demesi hiçbir şeyin garantisi değildir. Halkların bir arada yaşamasının arasına dinamit sokacak çok daha ciddi problemlere neden olacak bir gelişmedir.”
 
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da televizyon programında IŞİD’e dair sarf ettiği sözlerin bir itiraf olduğunu kaydeden Toğrul, “Bizim tüm dünya haklarına çağrımızdır, herkesin uyanık olması gerekir. Çok daha büyük bir tehlike karşımızda bekliyor. İŞİD çeteleri tamamen tüketilmiş değil daha büyük bir tehlikeyi önümüze koymuş durumda. Türkiye iddia ettiği gibi sorumluluğu alacak pozisyonda değildir imkanı da yoktur. Bu niye şimdi söylüyor? Dünyada yükselen sesleri engellemek için. Kimse Türkiye’nin Kürt statüsünü engellemek, orada Kürtlerin beraber yaşadıkları halklar ile kurdukları demokratik sistem yok etmek adına bu tehditlerine karşı boyun eğerek, işgale yönelmesine göz yummamalıdır” çağrısında bulundu.
 
MA / Berivan Altan