HDP'den çağrı: Savaş karşıtı demokratik cepheyi oluşturalım

img

ANKARA- HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, iktidarın Türkiye’yi yıkıma sürüklediğini belirterek, “Türkiye halklarına ve demokratik kamuoyuna açık çağrımızdır: Geç kalmayalım. Herkesi savaşa karşı harekete geçmeye ve savaş karşıtı demokratik bir cepheyi oluşturmaya çağırıyoruz” dedi.

 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ve milletvekillerinin katılımıyla Parti Genel Merkezi’nde, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara ilişkin basın açıklaması düzenledi.
 
Temelli, Türkiye’nin derhal savaşa son vermesi gerektiği ve Suriye topraklarından çıkmasını istedi. Temelli, “AKP-MHP iktidarı tarafından Kuzey ve Doğu Suriye’ye yapılan saldırı, bütün uluslararası anlaşmaları ihlal ederek dünyanın gözü önünde tek taraflı bir saldırıyla başlatılan savaş ve işgal girişimidir” dedi.
 
‘BÜTÜN HALKLARI HEDEF ALAN BİR SALDIRI’
 
Temelli, saldırının Rojava’yı hedef aldığı kadar Türkiye’nin de eşitlik, özgürlük, barış, adalet ve insanca yaşam taleplerine yönelik olduğunu vurguladı. Temelli, “Selefi IŞİD artığı ÖSO çeteleri eliyle başlatılan bu savaş, Aleviler dahil, Rojava’da barış içinde yaşayan Êzidîleri, Süryanileri, Türkmenleri, Ermenileri, Arapları, bütün halkları ve inanç gruplarını hedef alan bir saldırıdır. Bu saldırının temel hedefi, iktidarın iddia ettiği gibi bir siyasi yapı değil, kadın devrimi dahil Kürtlerin bölgenin diğer halklarıyla birlikte kurmak istediği eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik yaşam biçimi ve kazanımlarının yok edilmesidir” diye konuştu.
 
‘KAOTİK BİR NOKTAYA SÜRÜKLENECEK’
 
Temelli’nin açıklamaları şöyle: “Türkiye’nin savaş ve işgal girişimiyle birlikte savaş yeni boyutlar kazanacak, Suriye daha kaotik bir noktaya sürüklenecektir. Bütün tarihsel süreç boyunca halkların eşit haklar temelinde birlikte yaşamasının önündeki en büyük engel ırkçı, milliyetçi ve tekçi politikalar olmuştur. Suriye’de de bütün farklı toplumsal kesimler, Arap milliyetçiliğini eksen alan tekçi ve inkârcı politikalar nedeniyle dışlanmışlardır. Kürtler ise ‘potansiyel tehlike’ görülerek siyasal, sosyal, psikolojik, devletin her türlü şiddetine maruz kalmışlar, katliamlara uğramışlar, göçe zorlanmışlardır. Dilleri yasaklanmış, hatta vatandaşlıktan bile çıkarılmışlardır.
 
ROJAVA DEVRİMİ IŞIK TUTAN MEŞALE 
 
Suriye’de yıllarca inkârcı ve asimilasyoncu uygulamaları ağır biçimde yaşayan Kuzey Suriye (Rojava) halkları, kendi öz gücüne ve öz örgütlülüğüne dayanarak özgürleşme mücadelesini devrimle taçlandırmış, bir insanlık anayasası niteliğindeki ‘toplumsal sözleşmeyi’ tüm halklara armağan etmiştir. Bir kadın devrimi de olan Rojava devrimi, Ortadoğu’daki erkek egemen, despotik ve arkaik iktidarları karşısında eşitlikçi, özgürlükçü, çoğulcu ve demokratik bir yaşam mücadelesinde önemli bir dönüm noktası ve geleceğe ışık tutan meşale olmuştur. 
 
RUSYA VE ABD İZİN VERDİ
 
Dünyanın hangi bölgesinde olursa olsun, Kürtlerin kazanımlarını yok etmek isteyen ve bu uğurda tüm gücünü seferber eden AKP-MHP iktidar bloğu, halkların eseri olan bu devrimi boğmak için her türlü yola başvurmaktan geri durmuyor. Rusya ve ABD gibi emperyalist güçlerin Türkiye’nin Kuzey Suriye’yi işgal girişimi Rojava devriminin boğulmasına vize vermeleriyle, aynı güçlerin 21 yıl önce sayın Öcalan’ın uluslararası bir komployla Türkiye’ye teslim edilmesi yönündeki destekler arasındaki kopmaz bağ şimdi daha iyi anlaşılıyor.
 
BİYÜK BİR YIKMA SÜRÜKLÜYOR
 
Bu savaş ırkçılıktan, faşizmden, ayrımcılıktan, nefretten medet uman ve iktidarını koruma uğruna her türlü çılgınlığı yapmaya hazır ceberut bir güç tarafından başlatılmıştır. Kürt karşıtlığı eşliğinde ‘tek adam rejimi’ni güçlendirme hevesi ve sarayın saltanatını sürdürme hırsıyla hareket eden iktidar bloğu, ülkeyi büyük bir yıkıma sürüklemekte, büyük bir ateşin içine atmaktadır.
 
MUHALEFET TEZKEREYE EVET DEDİ
 
Bu savaş Türkiye halklarının savaşı değildir. Yıkıma uğrattığı hayatlarımızı, yok ettiği birikimlerimizi, eğitim ve sağlık dünyamızı, insan haklarımızı, emekçilere reva gördüğü açlığı, yoksulluğu ve kölece yaşamı, kadınlara uyguladığı şiddeti, talan ettiği doğayı, sayısını artırdığı zindanları, geri getirdiği işkence yöntemlerini görünmez kılacak! Buna izin vermeyelim. Ne var ki, iktidar bloğunun savaş hezeyanları karşısında bölge halklarıyla barış içinde yaşamı bir ilke olarak benimsemesi gereken muhalefet partileri HDP dışında Suriye ve Irak’a yönelik savaş tezkeresine evet oyu vermekte bir beis görmemişlerdir.
 
BU SAVAŞ ERDOĞAN SAVAŞI
 
Oysaki bu savaş Türkiye’nin savaşı değil, Erdoğan ve ortaklarının siyasi gelecek savaşıdır. Tezkereye evet oyu vermekle, iktidarın ırkçı, militarist, yayılmacı ve işgalci politikalarına evet demiş, çok mustarip oldukları iktidar bloğunun siyasi ömrünü uzatmaktan başka bir şey yapmamışlardır. Bu tezkereye evet diyenler halkların vicdanında, çocukların masum geleceğinde ve tarihin beleğinde mahkûm olacaklardır. 
 
CHP’Yİ TUTARSIZLIKTAN SIYRILMAYA DAVET EDİYORUZ
 
Özellikle bir kez daha sınır ötesi askeri operasyonların yolunu açan tezkereye evet oyu kullanan CHP merkezini ‘anayasaya aykırı ama evet’, ‘içimiz yana yana evet’ gibi dönüp kendisini de vuran müzmin tutarsızlıktan bir an önce sıyrılmaya davet ediyoruz. Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye bölgesini işgal ederek bölgede etnik temizlik yaparak Kürtlerden arındırılmış bir bölge inşa etmek, Suriyeli mültecileri ve ÖSO çetelerini bölgeye yerleştirerek demografik değişime yol açmak, bölge halkları arasına düşmanlık tohumları ekmekten, yeni savaş ve çatışmalara yol açmaktan başka bir sonuç doğurmayacaktır. 
 
TÜRKİYE CİNAYET ŞEBEKESİNİ ÜSTLENDİ
 
Bütün bu kaotik gelişmelerin yanı sıra Kuzey Doğu Suriye yönetiminin varlığına son vermek ve Kürtlerin kazanımlarını ortadan kaldırmak uğruna IŞİD gibi bir barbarlık çetesinin ve tecavüz ordusunun sorumluluğunu üstlenmeye kalkışmak ise Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüktür.  Ne yazık ki, zamanında IŞİD’i koruyup kollayanlara bugün yeniden aynı görevin verildiği görülüyor. 5 Haziran Diyarbakır, 20 Temmuz Suruç, 10 Ekim Ankara katliamlarının kanı dahi kurumamışken, Türkiye’nin böyle bir cinayet şebekesinin sorumluluğunu üstlenmiş olması utanç vericidir.
 
 Bu bağlamda avukatlarıyla yaptığı son görüşmede ‘çatışmalı ortamı bir hafta içinde sona erdirebileceğini’ ifade eden Sayın Öcalan’ın çağrısı dikkate alınarak, Kürt sorunu diyalog, müzakere ve demokratik yöntemlerle kalıcı olarak çözüme kavuşturmak mümkündür. Bu savaş demokratik kamuoyuna kurulmuş bir tuzaktır. HDP Merkez Yürütme Kurulu olarak bu saptamalardan hareketle iktidara bir kez daha şu çağrıyı yapıyoruz:  
 
İKTİDARA DÖRT MADDELİK ÇAĞRI
 
* İktidar tek taraflı bu askeri harekata derhal son vermeli ve barışçıl bir dış politikaya dönüş yapmalıdır.
 
* Kayıtsız ve şartsız olarak askeri varlığı dahil bütün varlığıyla Suriye topraklarından çıkmalı, kendi sınırlarına çekilmelidir.
 
 * Suriye’nin siyasi geleceğine Suriye halkları karar vermeli, Türkiye de buna saygılı olmalıdır.
 
* Türkiye, sekiz yıl boyunca süren savaşta büyük bir yıkıma uğramış Suriye’nin yeniden inşasında gerekli destek ve dayanışmayı göstermeli, insani yardımı yapmalıdır.
 
GEÇ KALMAYALIM
 
Başta Birleşmiş Milletler (BM) ile Avrupa ve Amerika demokratik kamuoyu olmak üzere bütün uluslararası kamuoyunu bu savaşı önleyecek adımları atmaya, girişimlerde bulunmaya davet ediyoruz.  Türkiye halklarına ve demokratik kamuoyuna açık çağrımızdır: Geç kalmayalım! Herkesi savaşa karşı harekete geçmeye ve savaş karşıtı demokratik bir cepheyi oluşturmaya çağırıyoruz.  Harekete geçilmezse merhameti olmadan güce, siyasi etiği olmadan kudrete, kavrayışı olmadan kuvvete sahip olanların yaratacağı bir karanlık içinde sıkışıp kalacağız.”