‘Güvelik koridoru’ mutabakatını değerlendiren Güneş: Çözüm barış masası

img
İSTANBUL – Doç. Dr. Hakan Güneş, ABD ve Türkiye'nin mutabık kaldığı “güvenlik koridoru”nun Kürt sorununun çözümünü kolaylaştırmayacağını daha da derinleştireceğini belirterek, “Barış masası dışında hiçbir çözüm yok. Yani güvenlik politikalarıyla çözüm mümkün değil” dedi. 
 
Türkiye ve ABD askeri yetkililerinin yürüttüğü “güvenli bölge” görüşmeleri 3 günün ardından dün tamamlandı. Görüşmenin ardından Milli Savunma Bakanlığı, “Türkiye’nin güvenlik endişelerini giderecek ilk aşamada alınacak tedbirlerin bir an önce uygulanması, bu çerçevede, Güvenli Bölge tesisinin ABD ile birlikte koordine ve yönetimi için Türkiye’de Müşterek Harekât Merkezinin en kısa zamanda kurulması ve müteakiben, Güvenli Bölgenin bir barış koridoru olması ve yerinden edilmiş Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerine dönmeleri için her türlü ilave tedbirin alınması konularında mutabık kalınmıştır” açıklamasında bulundu. Bakanlığın açıklamasının ardından ABD’nin Ankara Büyükelçiliği de aynı çerçevede açıklama yaptı.  
 
“Güvenlik koridoruna” ilişkin yapılan görüşmeleri ve varılan mutabakatı İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Güneş değerlendirdi. 
 
Türkiye’nin PYD’yi milli güvenliği için tehdit gördüğünü bu nedenle uzun süredir “güvenlik koridoru”nun oluşması için baskı uyguladığını belirten Güneş, “Bunun sinyallerini uzun süredir alıyorduk. Özelikle ABD’nin Kuzey Suriye’den askerlerini çekeceği açıklaması bunun işaretiydi” dedi. 
 
‘SIĞINMACILARLA İLGİLİ POLİTİKA YÜRÜTTÜKLERİNİ GÖSTERME ÇABASIDIR’
 
“Güvenlik koridoru”na ilişik temel meselenin Türkiye’nin PYD’yi kendisi için tehdit olarak görmesi olduğunun altını çizen Güneş, son dönemde ise başka bir algının hakim olduğunu söyledi. Güneş, bu algıyı ise şu sözler ile açıkladı: “AKP yerel seçimlerde ciddi bir güç kaybetti. Oy kaybetmesinin temel nedeni olarak da Suriyeli sığınmacılara yönelik bir politika yürütmediği olarak ele alındı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sığınmacıların sınır dışı edileceği açıklamaları da bununla ilgilidir. Zaten yayınlan mutabakatın üçüncü maddesinde bu ifade ediliyor. Dolayısı ile iç kamuoyuna sığınmacılar ile ilgili bir politika izlediklerini göstermeye çalışıyorlar.” 
 
“Güvenlik koridoru”nun birçok nedeninin olduğunu belirten Güneş, bunun bir nedeninin ise Kuzey Suriye’deki demografik yapıya müdahale olduğunu söyledi. 
 
‘AMAÇ OLASI OPERASYONUN ÖNÜNÜ KESMEK’
 
Mutabakatın birinci maddesinde yer alan “Türkiye’nin güvenlik kaygıları giderilecek” ibaresinin “Türkiye bir operasyon yapma hazırlığında buna son versin” demek olduğunu vurgulayan Güneş, “Yine ABD taraf olarak değil de kendi gücümüz ve etkimizle sınırın Suriye tarafından Türkiye’ye yönelebilecek her hangi bir saldırı tehdidinin oluşmasını engellemeye çalışacağız demek istiyor. Yani ‘operasyon yapmayın biz de size yönelik bir tehdit oluşmasını engelleyelim’ diyorlar” dedi. 
 
‘ÖNEMLİ OLAN KUZEY SURİYE’NİN NASIL DİRENÇ GÖSTERECEĞİDİR’
 
Yine mutabakatta “güvenlik koridoru”nun kaç kilometre derinliğinde olacağına ilişkin net bir ibarenin olmadığını belirten Güneş, “Güvenlikli bölgenin kaç kilometre olacağı, oluşturulacak olan Müşterek Harekât Merkezi’nde karara bağlanacak. Ama burada önemli olan Suriye’nin kuzeyindeki güçler bu karara nasıl bir direnç gösterecekler. Bunu henüz bilmiyoruz. Ancak Türkiye ve ABD’nin üzerinde mutabık olduğu karar bize şunu söylüyor. Derinliği henüz belli olmayan PYD’den arındırılmış, ABD ve Türk askerlerinin koordine ettiği, yerel sivil yönetimlerin ve buna bağlı polis kuvvetinin de oluşturacağı bir süreç gerçekleştirilecek” dedi. 
 
‘TÜRKİYE’NİN TÜM İSTEKLERİ GERÇEKLEŞMEYECEK’
 
Bunun nasıl olacağını ise ise Güneş, şu sözler ile açıkladı: “Türk-ABD askerleri belli kontrol noktaları oluşturacak. Bu kontrol noktaları dışında köy, kasaba, kent merkezlerinde ise yerel ve PYD’li olmayan kişilerin polis kuvveti olarak görevlendirileceği, buralarda yerel yönetimlerin inşa edileceğini görüyoruz. Yani plan bize bunu söylüyor. Bunun ne zaman olacağı, ABD’nin hangi bölgeyi, Türkiye’nin hangi bölgeyi yöneteceği ise önümüzdeki günlerde belli olacak. Ama burada Türkiye’nin tüm istekleri olmayacak. Yani Türkiye’nin en çok arzu ettiği tablo yaşanmayacak. Bölge halkının Türkiye’yi dostane göreceğini kimse tahmin etmiyor.” 
 
‘KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜNÜ KARMAŞIKLAŞTIRACAK’
 
“Güvenlik koridoru”nun Kürt sorununun çözümünü kolaylaştırmayacağını ifade eden Güneş, “Türkiye açısından Kürt sorununu daha karmaşık hale getirecek. Çünkü Türkiye kendi sınırları içerisinde zaten başarıyla yönetemediği Kürt sorununu Suriye sahasına girerek genişletmiş olacak. Bu Türkiye’nin 40 yıldır silahlı ayağını çözemediği ve 90 yıldır da siyasetten çözemediği bir sorunun devam etmesi anlamına gelir. PYD’li militanlar da yerel polis kuvvetine katılmaları gerçekleşirse bu çok sürpriz bir gelişme olur. Bunu her halde kimse beklemiyor. Dolayısıyla böyle bir seçenek yoksa Türkiye’nin Suriye’deki Kürtler açısından da pek dostane karşılanmayacak ve kendi topraklarına giren yabacı güç olarak görülecek. Bu da oldukça problemli bir konu haline gelecek. Bütün bunlar ABD açısından bir sorun değil. ABD 6 ay bir ülkeyi 6 ay öbür ülkeyi destekler ve kendi politikasını rahatlıkla sürdürür. Fakat bölgedeki ülkeler ve insanlar açısından bu sonu olmayan bir oyun. Barış masası dışında hiçbir çözüm yok. Yani güvenlik politikalarıyla çözüm mümkün değil” diye belirtti.
 
MA / Sadiye Eser