MARDİN – İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Mardin’deki HDP’li siyasetçileri hedef göstermesinin ardından yaşanan gözaltı furyasını değerlendiren kentin milletvekili Tuma Çelik, geniş bir baskı konseptinin devreye konulduğunu ve bununla kentin tekleştirilmek istendiğini söyledi.
Mardin ve ilçelerinde, özellikle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun hedef göstermesinin ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi (BDP) yönetici ve üyelerine karşı başlatılan gözaltı ve tutuklama furyası devam ediyor.
31 Mart yerel seçimleri öncesi Soylu'nun hedef göstermesiyle birlikte HDP Mardin İl eşbaşkanları Eylem Amak ve Ali Sincar’ın da bulunduğu 13 Kürt siyasetçi gözaltına alındı. 12 gün gözaltında tutulan siyasetçilerden İl Eşbaşkanı Ali Sincar tutuklanırken, diğer kişiler adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Yine son aylarda çok sayıda HDP ve DBP'li üye gözaltına alınarak tutuklandı.
3 EŞBAŞKAN TUTUKLANDI
Son olarak Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında aralarında HDP PM üyeleri Alaattin Semir Zuğurli ve Sedat Ay, DBP Mardin İl eşbaşkanları Şehmus Sun ve Leyla Bozkurt ile Nusaybin ve Bismil belediye eşbaşkanlarının da bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. Mahkemeye sevk edilen HDP PM üyeleri Alaattin Semir Zuğurli ve Sedat Ay ile DBP Mardin İl eşbaşkanları Şehmus Sun ve Leyla Bozkurt tutuklandı.
‘AYKIRI SESİN ORTAYA ÇIKMASI ENGELLENMEK İSTENİYOR'
Son dönemlerde artan gözaltı operasyonlarını değerlendiren HDP Mardin Milletvekili Tuma Çelik, kentteki gözaltı operasyonlarının yeni bir konsept olmadığına dikkat çekti. Operasyonlarla egemen siyasetin dışında politika üreten partilerinin hedeflendiğini kaydeden Çelik, partilerinin çalışamaz hale getirilmek istendiğine işaret etti. Çelik, “HDP’ye el vermiş, HDP siyasetini ayakta tutmaya çalışan yöneticiler ve üyeler yoğun bir saldırı altında. Aslında Türkiye’de farklı bir siyasetin ve aykırı sesin ortaya çıkması engellenmek isteniyor” dedi.
‘GENİŞ BİR KONSEPT DEVREDE’
Kentte, gözaltı ve tutuklama dışında farklı baskı yöntemlerinin de devrede olduğunu söyleyen Çelik, Mazıdağı Belediye Eşbaşkanı Nalan Özaydın ve belediye meclis üyelerine dönük saldırıyı buna örnek gösterdi. Belediyelerin önlerine konan X-Ray cihazlarının da bu geniş baskı konseptinin sonucu olduğunu dile getiren Çelik, "AKP'li Meclis üyesinin hakaretler ve küfürlerde bulunmasına rağmen soruşturmaya tabi tutulan ve ifadeleri alınan yine bizim arkadaşlarımız oldu. Saldırıya maruz kalan insanlar soruşturuluyor, gözaltına alınmaya çalışıyor" dedi.
'MARDİN TEKLEŞTİRİLMEK İSTENİYOR'
Mardin’deki Kürt siyasetçilerin baskı altına alınmasının temelinde iki nedenin yattığını dile getiren Çelik, şöyle devam etti: "Mardin çok kültürlü, dilli, dinli ve etnisiteli bir kent. Bu kentte Kürtler, Süryaniler, Ezidiler, Mihelmiler ve Türkler ortak bir yaşamın içerisinde yer alıyor. Bunu Mardin’de biz siyaseten de ortaya koyduk. Hem milletvekili, hem il yönetimi, hem de belediyecilik anlamında bunu ortaya koyduk. Biz aslında bütün Türkiye’yi Mardinleştirmeye çalışıyoruz. Devlet de tam tersine Mardin’i tekleştirmeye ve egemen tekçi anlayışı burada hakim kılmaya çalışıyor. Saldırılar bundan bağımsız değil. Buna karşı çıkıldığı için partimiz ve bileşenlerimiz hedef alınıyor. Bir diğer neden de İçişleri Bakanı Soylu’nun partimizi hedef alması. Hedef göstermesinin ardından partimize yönelim oldu."
‘HALKIMIZ GEREKLİ CEVABI VERECEKTİR’
Gözaltılarla birlikte HDP'nin örgütlenme çalışmalarının önüne de geçilmek istendiğini söyleyen Çelik, tüm bu baskı politikalarına hem Mardin halkının hem de siyasetçilerin gerekli cevabı daha fazla mücadele ile vereceğini söyledi. Çelik, “Geçmişte de benzer saldırı politikaları geliştirildi. Ne kadar baskıcı politika geliştirilirse geliştirilsin bizim halkımız ortaya koyduğu mücadele ile saldırıları püskürttü. Bundan sonraki süreçte de saldırı nasıl olursa olsun, hangi yöntemle geliştirilirse geliştirilsin halkımız buna cevap olacaktır” diye konuştu.
MA / Berivan Altan