Tümüklü: Rojava 21’inci yüzyıl devriminin kapısını açtı

img

DİYARBAKIR – Rojava Devrimi’nin, Kürtlerin özgürleşme halini ifade ettiğini söyleyen ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, bu devrimin boğulmak istenmesine işaret ederek “Herkesin kendi Rojavası’nı ve devrimini inşa etmesi çok önemlidir” dedi.

Türkiye’nin, Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik 27 Mayıs'ta “Pençe-1” adıyla başlattığı askeri operasyon, ikinci ayını doldurmak üzere. Ağırlıklı olarak hava saldırıları şeklinde sürdürülen operasyon, 28 Haziran günü Kortek'te bombaların hedefi olan sivil iki araçta yer alan aynı aileden 3 kişinin yaşamını yitirmesine, 5 kişinin ise yaralanmasına rağmen yakın zamanda başlatılan “Pençe-2” operasyonu ile genişletildi. Diğer yandan “Güvenli Bölge” kurma amacı doğrultusunda operasyon tehditlerinde bulunulan Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi sınırına yönelik askeri yığınak da devam ediyor.
 
Türkiye’nin saldırı tehdidi altındaki bölgede yaşayan halklar ise, başlangıç tarihi olarak 19 Temmuz 2012’nin kabul edildiği Rojava Devrimi’nin 7’nci yılını kutluyor.
 
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, Rojava Devrimi ve Türkiye’nin bölgeye yönelik saldırı tehditlerini Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi. 
 
'ROJAVA DEVRİMİ ÜÇÜNCÜ BİR CEPHEDİR'
 
21 yüzyıl ve Ortadoğu coğrafyası düşünüldüğünde Rojava Devrimi’nin insanlık için bir fener olduğunu söyleyen Tümüklü, devrimin emekçiler, ezilenler ve Ortadoğu'daki halklar açısından üçüncü bir cephe olduğunu ifade etti.
 
Tümüklü, "Emperyalist bloklar ve bölge sömürgecileri arasında birini seçmek zorunda olmayan ve aynı zamanda yeni yaşamı ifade eden bir süreci ifade ediyor. Üçüncü cephe dediğimiz şey, Rojava Devrimi’nin varlık hakkıdır" diye belitti.
 
Bugün içinden geçilen süreç düşünüldüğünde Rojava Devrimi’ni boğmanın Türkiye başta olmak üzere birçok kesimin temel hedefi olduğunu vurgulayan Tümüklü, bölgede egemen emperyalist kuvvetlerin de bu devrimi bir şekilde kendi çizgilerine çekmek istediklerini belirtti. Tümüklü, emperyalist kuvvetlerin bu isteklerini çeşitli dayatmalar, işgal tehditleri ya da bölge sömürgecilerine (Türkiye, İran ve Suriye) çeşitli savunma ve saldırı sistemlerini satarak yapmaya çalıştıklarını kaydetti. 
 
'HERKESİN KENDİ ROJAVASI’NI İNŞA ETMESİ GEREKİYOR'
 
Rojava Devrimi’nin halkçı, demokratik çizgisi,  eşitlikçi, özgürlükçü ve kendi içerisinde insan hakları ve özgürlükleri temel alan ilkelerle bir yaşam iddiası olduğunu dile getiren Tümüklü, şöyle devam etti: 
 
"Oradaki halklarla eşitlik modelinin inşa edilmesi, Ortadoğu coğrafyası içinde kadının toplumda ve yönetimde eşit sözün sahibi olan bir noktaya taşınması, yani bunun özneleştirilmesi, ezilen halkların kendi içerisinde bir egemenlik iktidar ilişkisi içerisinde birbirlerini boğmadan eşitlikçi bir yaşam kurması önemlidir. Bu açıdan sosyalist mücadele verenler açısından çok önemli bir veri sunuyor. 21’inci yüzyıl devriminin ve toplumunun ilk verilerini vermiş oluyor. 
 
'Devrimler bitti, tarihin sonu, ideolojiler bitti' gibi büyük söylemler söyleyenlere cevap olarak yeni bir evrensel söylemin ve yaşamın ifadesidir. Bizim açımızdan sadece bu anlamıyla bile Rojava Devrimi’ni bütün dünya emekçilerine, ezilenlerine taşımak, anlatmak ve herkesin kendi Rojavası’nı ve devrimini inşa etmesi çok önemlidir. Rojava, 21’inci yüzyıl devriminin kapısını açtı. Açılan bu kapıdan çıkan bu ışığı her yere taşıma noktasında kendimizi mükellef sayıyoruz." 
 
'ÖZGÜRLEŞMENİN NASIL VE NEREDEN GELİŞECEĞİNİN YANITI'
 
Türmüklü, Rojava Devrimi’nin aynı zamanda Kürt ulusunun gerçek bir özgürleşme halini ifade ettiğinin de altını çizdi.
 
Kürt özgürlüğünün nasıl ve nereden gelişeceğinin yanıtını veren devrimin, aynı zamanda ezilen dünya halkları için de bir yanıt oluşturduğunu söyleyen Tümüklü, "Sadece kendi paradigması açısından değil, aslında enternasyonal anlamda da ulusçu bir karakterle başlayıp, halkçı ve demokratik devrime dönüşümün hikayesini de veriyor. Ortadoğu'daki halkların hangi çizgide, nasıl ve nereye yürüyeceğinin ifadesi" diye konuştu.
 
DEVRİMİ BOĞMAK İSTİYORLAR'
 
Tümüklü, bu nedenle bölgede yürütülen savaşın, işgal saldırılarının, yok etme ve asimilasyon politikalarının karşısında yer aldıklarını belirtti.
 
Aşiretçi, ulusçu eğilimleri olan Barzani çizgisinin bölgeye yönelik saldırgan politikalara zemin açtığını söyleyen Tümüklü, bu doğrultuda Federe Kürdistan Bölgesi topraklarının bir üs gibi kullandırılmasına dikkat çekti.
 
"Bir tarafta Rojava devriminin halkçı, demokratik devrime dönüşen eşitlikçi toplum modeli, diğer tarafta ise aşiretçi, hegomonik bir ilişki içinde yer alan, bölge sömürgecileri ve dünya emperyalistleri ile ilkesiz bir şekilde sadece kendi bencil egolarını ve yönetim anlayışını düşünen bir anlayış var” diyen Tümüklü, şunları kaydetti: “Dolayısıyla bu iki anlayış çarpışıyor. Rojava çizgisinin önemli olduğunu ve bunun boğulmak istendiğini düşünüyoruz. Burada da esasen Başurê Kürdistan'daki savaşa göz yuman ve üs veren kesimleri görmek lazım."