DBP Eş Genel Başkanı Arslan: AKP, Kürtlerle daha fazla inatlaşmamalı

img

DİYARBAKIR – DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, 31 Mart seçim sonuçlarına dair "AKP, ya toplumun verdiği mesajı doğru değerlendirerek politika yürütür ya da şimdiye kadar izlediği baskı ve tehdit politikasını sürdürerek çöküşe gider” yorumunda bulundu. Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması gerektiğini vurgulayan Arslan, “AKP, daha fazla Kürtlerle ve toplumla inatlaşmamalıdır” dedi.

31 Mart Yerel Seçimleri’ne dair başta İstanbul olmak kimi merkezlerde sandıktan çıkan sonuçlara dair itirazlar sürerken, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, sandıktan çıkan sonuçları Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
 
İktidarın baskı ve hileleriyle gdilen yerel seçimlerin eşit şartlarda yapılmadığını belirterek sözlerine başlayan DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, yürütülen baskı politikalarına rağmen AKP’nin sandıktan başarısız çıktığını ve yavaş yavaş güç kaybettiğini ifade etti. Toplumsal kesimler ve siyasi partiler üzerinde yaratılan korku ikliminin çok etkili olamadığını ifade eden Arslan, "Seçimlerde bir kez daha insanların baskıyla siyasal tercih ve taleplerinden vazgeçmediğini gördük. Bunun önemli örneğini de Kürdistan'da gördük" diye konuştu. 
 
Türkiye'nin ekonomi, turizm, sanayi ve nüfus bakımından önemli merkezleri olan İstanbul, Ankara, Adana gibi kentlerin yönetiminin AKP'den muhalefete geçmesi üzerinde duran Arslan, bu sonuçların AKP ve özellikle Erdoğan'ın halkla inatlaşmasından kaynaklı olduğunu düşündüğünü dile getirdi.
 
'DÜN KAYYUM BUGÜN İSE HİLE İLE...'
 
HDP'nin ise, bölgede kayyum atanan belediyelerinin büyük çoğunluğunu geri aldığına dikkat çeken Arslan, bunun önemli bir başarı olduğunu vurguladı. Arslan, kayyum atanan Ağrı, Bitlis ve Şırnak ile bazı ilçe ve belde belediyelerinin kazanılamamış olunmasının ise, HDP'nin izlediği politikalardan kaynaklanmadığını kaydetti.
 
Arslan, bunu şu sözlerle açıkladı: "AKP, bölgede vali, kaymakam, asker ve polis teşkilatlarıyla el birliği yapıp Kürtleri korkutarak ve tehdit ederek toplumu baskı altına almaya çalıştı. Özellikle Botan hattında seçim öncesi önemli bir oranda polis ve asker seçmen kaydırma durumu oldu. Bu oranlar, seçimlerin kaderini değiştirebilecek oranlardı. Örneğin; Beytüşşebap'ın nüfusu 5 bin ama 5 bin 500 seçmeni var. Uludere'de nüfus çok az olmasına rağmen 2 veya 3 bin seçmen getirildi. Yine Şırnak'ta 12 bin seçmen getirildi. AKP, Şırnak ve ilçelerinin genelinde oy oranı 42 bindir. HDP'nin ise 168 bin civarıdır. Bu durum, belediyeleri elimizden almak için nasıl bir hukuksuzluk ortamı oluşturulduğunu gözler önüne seriyor. Şırnak'ta toplum, AKP'yi tercih etmemiştir. 2016'da kayyumla gasp edilen irade, bugün de seçim hilesiyle aynı kayyum zihniyetiyle devam ettirilmeye çalışıyor. Bu sonuçlar, AKP'nin yaratmış olduğu baskı politikalarının yansımasıdır." 
 
'ÖZELEŞTİRİ SÜRECİ OLARAK ELE ALACAĞIZ'
 
Buna rağmen kazanılamayan merkezlerin sonuçlarını tek tek masaya yatırarak, sorgulayacaklarını söyleyen Arslan, "Bizden doğru yaşanan eksiklik ve yetersizliklerden kaynaklı hiç kuşkusuz bunun özeleştirisini halkımıza vermek zorundayız. Bizler toplumun beklentilerini karşılayabilecek bir politika üretmek zorundayız. Onları en güçlü bir şekilde temsil edebilmemiz için kendi eksikliklerimizin giderilmesi noktasında bir görüş ve düşüncemiz var. Bu süreci, özeleştiri süreci olarak ele alacağız ama Kürdistan'da çok normal şartlarda bir seçim yaşanmadı. Seçimin başından seçim gününe kadar partimizin tüm faaliyetleri engellenmeye çalışıldı. Normal koşullarda seçim kampanyası yürütemedik" diye belirtti.
 
‘SEÇİM İTTİFAKI ULUSAL BİRLİK AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR ZEMİN OLUŞTURDU’
 
DBP Eş Genel Başkanı Arslan, diğer Kürt partileri ile kurulan ittifak üzerinde de durdu. Kürtler arasında ‘ulusal birlik’ kurulması için bir başlangıç olacağını düşündüğünü ittifakın Kürt halkı tarafından da çok değerli bir çalışma olarak görüldüğünü ifade eden Arslan, "Bu ittifakın hem bizler hem de halkımız açısından moral veren bir ittifak olduğunu düşünüyorum. Çünkü, Kürtler özgürlük, statü mücadelesi yürütürken, çok parçalı bir çerçevede hareket ediyor. Bu parçalılıktan kaynaklı Kürtlerin gücünün kırıldığını ve motivasyonun düştüğünü düşünüyorum. Kütler özgürlüğünü, kimliğini ve statüsünü kazanana kadar birlikte hareket etmelidir. Parçalılık, Kürtlerin karşıtlarının işine yarar. Kurulan seçim ittifakının ulusal birlik açısından önemli bir zemin oluşturduğunu söyleyebilirim. Bu ittifak, çok kıymetlidir ve sürdürülmelidir" sözlerini sarf etti.
 
'HEM BİZE HEM İKTİDARA MESAJ VERİLDİ'
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecrit üzerinde de duran Arslan, Kürtler tarafından hiçbir zaman kabul edilmediğini belirttiği tecridin kaldırılması için sürdürülen açlık grevcilerinin kendilerine yüklediği çok ağır vicdani sorumluluklar altında seçim sürecini yürüttüklerini ifade etti.
 
“Politik” bir seçmen profiline sahip olduğunu belirttiği Kürt seçmenlerin, bu seçimde hem kendilerine hem de iktidara önemli mesajlar verdiğini söyleyen Arslan, bunu şu sözlerle açıkladı: "Halkımız bize sırf belediyeyi kazanmak için oy vermedi. Toplumun hassasiyetlerinin göz önünde bulundurularak, özellikle Sayın Öcalan'ın sesini dünyaya daha fazla duyurulması için partimizin daha aktif bir şekilde rolünü yerine getirmesi gerektiği mesajını verdi. Bunu bir eleştiri olarak alıyorum. Partimiz, bu noktada tecridi zamanında gündemleştirmiş olsaydı, sanıyorum bugün binlerce tutsak cezaevlerinde ölüme karşı bedenlerini yatırmıyor olacaktı. Bunun mesajını da biz aldık. İktidara da, 'sizler ancak ve ancak bizim desteğimizle iktidar olursunuz. Bizler desteğimizi arkanızdan çektiğimizde sizin iktidarınız yerle bir olur' mesajı verildi. Bugün Kürtler hem Kürdistan'da hem de batıda çok somut bir şekilde bu mesajı verdi. Bu gerçekliği en iyi bilen de Erdoğan'dır."
 
'ERDOĞAN'IN YENİLMEZLİK İMAJI YERLE BİR OLDU'
 
Arslan, ortaya çıkan seçim sonuçları ile AKP'nin sadece kaybetmeyi değil, yenilmeyi de gördüğünü dile getirdi. "AKP, Türkiye'yi kaybetmiştir. Türkiye halkı, AKP'nin politikalarını onaylamadı, cezalandırdı. Erdoğan'ın yenilmezlik imajı yerle bir oldu" diyen Arslan, "AKP ya toplumun verdiği mesajı doğru değerlendirerek politika yürütür ya da şimdiye kadar izlediği baskı ve tehdit politikasını sürdürerek çöküşe gider” dedi. Arslan, ancak AKP’nin toplumun verdiği bu mesajı hala doğru algılayamadığını vurguladı. 
 
Arslan, “Hala belediyeleri usulsüz bir şekilde alma peşinde olan AKP, bu seçimde halk nezdinde kırmızı kart yemiştir. Bu ısrarın ısrarla sürdürülmesi durumunda halkta çok ciddi bir tepki gelişecektir" diye konuştu. 
 
'NORMALLEŞME TECRİDİN KALDIRILMASIYLA BAŞLAR'
 
Sözlerinin devamında PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın hem bölge hem de Türkiye ve dünya için bir realite olduğu üzerinde duran Arslan, Öcalan'ın Kürt sorununun çözümü konusundaki rolüne değindi.
 
Türkiye'nin hem ekonomik hem de toplumsal alanda daralmasının nedeninin Öcalan'a uygulanan tecrit olduğunun altını çizen Arslan, "Türkiye'de siyasetin normalleşmesini istiyorsak, bir an önce açlık grevcilerinin talepleri yerine getirilmelidir. Normalleşme, tecridin kaldırılmasıyla başlar. AKP, şiddet ve gerilimli dili bırakmalıdır" dedi. 
 
Bundan sonraki öncelikli gündemlerinin açlık grevleri ile daha fazla can kaybı olmadan Öcalan üzrindeki tecridin sonlandırması olacağını belirten Arslan, hükümeti "AKP, daha fazla Kürtlerle ve toplumla inatlaşmamalıdır. Halkla inatlaşmanın zararı vardır ve bunun da örneği 31 Mart seçimleridir" sözleriyle uyardı.
 
MA / Mehmet Şah Oruç – Özgür Paksoy