DBP: Seçmen ‘Tecrit kaldırılsın, Türkiye demokratikleşsin’ mesajı verdi

img
DİYARBAKIR - DBP Merkez Yürütme Kurulu tarafından seçim sonuçlarına dair paylaşılan bildirgede, “Seçim sonuçları, Sayın Öcalan üzerinde sürdürülen hukuk dışı tecrit politikasının kabul edilmediğini, Türkiye'nin demokratikleşmesi gerektiğini ve Kürdistan’da  halkımızın özgürlük ve kendini yönetme iddiasının daha kararlı ve güçlü bir şekilde sürdürülmesinin mesajını vermiştir” denildi.
 
31 Mart yerel seçim sonuçları gündemiyle toplanan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), toplantının sonuç bildirgesini kamuoyu ile paylaştı. Bildirgede, yerel seçimlere toplumun tamamının baskı altına alındığı, kaos, gerilim ve Kürt düşmanlığı politikalarının yükseltildiği bir ortamda girildiği vurgulandı.
 
‘ÖNEMLİ BİR BAŞARI ELDE EDİLMİŞTİR’ 
 
Yerel seçimlerin demokratik siyasetin ve muhalefetin bastırıldığı, siyaseten söz söyleyenlerin tehdit edildiği, AKP politikalarını eleştirmenin bir "beka sorunu" olarak görüldüğü ortamda gerçekleştiğinin ifade edildiği bildirgede, "Yine özellikle Sayın Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen insanlık dışı tecrit politikasının ağırlaştırıldığı ve AKP'nin hukuksuz tecrit politikasına karşı sürdürülen açlık grevlerinin yarattığı ağır vicdani sorumluluğun altında bir seçim gerçekleşmiştir. İktidar her ne kadar tecrit ve açlık grevlerini halkımıza karşı bir şantaj olarak kullanmak istemiş olsa da; iktidarın bu provakasyon ve gerilim politikalarına karşı, hile ve baskılarına rağmen önemli bir başarı elde edilmiştir" denildi. 
 
'KAYYUM POLİTİKASI YERLE BİR EDİLDİ'
 
Bu kapsamda gerçekleşen yerel seçimlerin, Türkiye’de demokratik mücadeleye yeni alanlar açtığı üzerinde durulan bildirgede, "Açılan demokratik mücadele alanları geleceğe dair demokrasi ve özgürlük umutlarımızın büyütüldüğü bir seçim sonucu olmuştur. Kürt siyasetinin seçim stratejisi, Türkiye’nin batısında AKP-MHP faşizmini geriletmek, Kürdistan’da ise AKP’nin Kayyım anlayışına karşı ulusal birlik ruhuyla geliştirilen ittifak politikası önemli oranda sonuç vermiştir. Kürdistan’da 11 Eylül 2016 tarihinden bu yana halkımızın iradesine kayyım atayan AKP faşizmine büyük bir darbe vurularak, kayyım politikası yerle bir edilmiştir" ifadeleri kullanıldı. 
 
'AKP FAŞİZMİNE DUR DENİLDİ'
 
Bildirgenin devamında şunlar yer aldı: "Kürtleri, demokratik siyasetin dışına itebilmek adına 3 yıldır sürdürülen kirli politikalar bu seçim kampanyası sürecinde de ayyuka çıkartıldı. AKP faşizmi, tüm devlet imkanlarını kullanarak Kürt siyasetini ve halkımızın demokratik seçimlerle elde ettiği kazanımlara bir bir saldırıldığı bir süreç yaşandı. AKP’nin kutuplaştırıcı ve ötekileştirici politikaları, sadece Kürtlerle sınırlı kalmayıp, AKP-MHP'ye karşı çıkan herkesi teröristlikle damgaladığı bir süreç yaşanmıştır. Kürt halkı bu seçimde Türkiye genelinde toplumu ayrıştıran, kutuplaştıran, yasa ve hukuku rafa kaldıran, demokratik değerleri ayaklar altına alan AKP faşizmine ‘dur’ demiş, AKP'ye bu hukuksuzluklardan vazgeçmesinin mesajını vermiştir.
 
KÜRTLERİN DESTEĞİNİ KAYBEDEN BİR İKTİDAR...
 
Özellikle Kürdistan’da, AKP’nin tüm hukuksuzluklarının baskı ve tehditlerinin gölgesi altında girilen 31 Mart seçimleri, her türlü kirli politikalara rağmen halkımızın inancı ve kararlı direnişiyle kendini yönetme iradesi ortaya konmuştur. AKP bu süreci her ne kadar manipüle etmeye çalışsa da, halkımız hem Kürdistan’da hem de Türkiye’nin batısında AKP ve MHP faşizminin kirli politikalarına karşı ‘dur’ demiştir. Bu seçim sonuçları şunu bir kez daha kanıtlamıştır; Kürtlerin desteğini kaybeden bir iktidarın ömrünün uzun olmayacağı görülmüştür. 
 
TECRİT POLİTİKASI KABUL EDİLMEDİ
 
Kürtlerin sürdürdüğü özgürlük ve demokrasi mücadelesi  her ne kadar kirli ve hukuksuz yöntemlerle bastırılmaya ve engellenmeye çalışılsa da, gelişen örgütlülük düzeyi bölgede Kürt gerçekliğini yadsıyarak veya yok sayarak siyaset yürütülemeyeceği ve iktidar olunamayacağını bir kez daha açığa çıkarmıştır. Seçim sonuçları, Sayın Öcalan üzerinde sürdürülen hukuk dışı tecrit politikasının kabul edilmediğini, Türkiye'nin demokratikleşmesi gerektiğini ve Kürdistan’da  halkımızın özgürlük ve kendini yönetme iddiasının daha kararlı ve güçlü bir şekilde sürdürülmesinin mesajını vermiştir.