HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Barış: Denklemi biz bozduk

img

İSTANBUL – AKP’nin seçim boyunca dilinden düşürmediği “beka” sorununun Kürt illerine dönük bir tampon bölge oluşturma isteğinden geldiğini söyleyen HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış,  Kürtleri tehdit olarak gördüklerini belirterek, “Türkiye genelinde bakıldığında seçimlerde ortaya çıkan sonuçla biz bu denklemi bozduk" dedi.

Türkiye’de 31 Mart’a yapılan seçimlerde Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kürt illerinde kendi adaylarını çıkartırken, batı da ise AKP-MHP ittifakını geriletmek üzerine politika belirledi. Yapılan seçimlerde resmi olmayan sonuçlara göre HDP bölgede 3'ü Büyükşehir olmak üzere 8 ili kazandı. HDP’nin batıda izlediği politika sonucunda AKP başta Ankara, İstanbul, Adana, Mersin gibi birçok kentte AKP-MHP ittifakı kaybetti. HDP'nin kilit rol oynadığı seçim sonuçlarını partinin Eş Genel Başkan Yardımcısı Azad Barış, değerlendirdi. 
 
‘SEÇİMİN KAZANANI BİZİZ’ 
 
31 Mart yerel seçimleri geniş bir perspektiften ele almak gerektiğini ifade eden Barış, “HDP olarak bu seçimlerin kazanını olduğumuza inanıyoruz. Dolayısıyla stratejimizi ana eksende oluşturulan noktalar çok net bir şekilde seçim sonuçlarıyla birlikte ortaya çıkmıştır” dedi. Bu noktaları açıklayan Barış, “Birincisi halkın iradesi gasp eden kayyumları Kürdistan’dan süpürüp atmaktı. İkincisi batı da bu faşist ittifaka kaybettirmekti.  Biz seçim startını verdiğimiz ilk günden itibaren bu denklemi kurduk ve çalışmalarımızı bunun üzerinden örgütledik. Dolayısıyla bugün ortaya çıkan sonucun aslında bizim ne kadar öngörülü proaktif bir siyaset yaptığımızı, bir strateji oluşturduğumuzu gösteriyor. Bugün itibariyle MHP-AKP ittifakı İstanbul başta olmak üzere Ankara ve Akdeniz’in bütün şehirlerinin kaybettiğini görüyoruz. Dolayısıyla batıdaki stratejimiz tamamıyla hatta hiç kimsenin beklemediği bir şekilde bir olguya dönüşmüş durumda” diye ifade etti.
 
‘BİZİM STRATEJİMİZ KARŞISINDA DİZ ÇÖKTÜLER’
 
“31 Mart’ı 1 Nisan’a bağlayan gece Cumhurbaşkanı'nın içine girdiği ruh halini hiç izah etmek istemem” diyen Barış, AKP'nin ilk kez yenilgi hissini yaşadığını vurgulayarak, “Dolayısıyla o acıyla iki şehir arasında gelip gitmeler başladı. İstanbul’la Ankara arasında gidip geldi. Bu gidiş gelişlerin ne amaçla olduğunu siyasi analizciler ve toplum bilimcileri günün birinde bilgileriyle açıklayacaklardır. Ama biz ne olduğunu tahmin ediyoruz. Net bir şekilde bizim stratejimizin karşında diz çöktüler” diye belirtti. 
 
‘TÜRKİYE HALKLARI İÇİN FEDAKARLIK YAPACAĞIZ DEDİK’
 
Cumhur ve millet ittifakına işaret eden Barış, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bütün saldırılara rağmen ve nerdeyse nefesimizi kesecek kadar üzerimize gelen AKP ve MHP iktidarının meydan okumalarına karşı çok çetin bir mücadele vererek kendi stratejimizi oluşturduk. Yani kadro anlamında insanlarımız kalmadı. Örgütlerimiz dağıldı. Tüm bunlar olurken yapamayız diye bir ruh haline girmedik. Tam tersine daha çok direniş, başkaldırı, çalışma ve onlara meydan okuma tarzıyla deyim yerindeyse onları şaşırttık. Bu kadar güçlü olduğumuzu onlarda tahmin etmiyorlardı. Karşı taraf bizi ötekileştirmeye çalıştı, toplumla aramıza bir mesafe koymak istedi. Bizi bir çemberin içine alıp boğmak istediler. Biz de şunu söyledik; 'Bu çember sizi de içine alır. Ya çemberin içinde olursunuz ya da dışında olursunuz. Dışında iseniz sizde kaybedersiniz. Ama çemberin içine girerseniz biz çemberi genişletebiliriz, faşist, savaştan yana Türkiye’yi yağmalayan gerici güçleri geriletebiliriz' dedik. Dolayısıyla biz bunları yaparken Cumhuriyetin esas evrensel değerlerine tekabül eden bir çizgiye işaret ediyorduk. CHP kısmen de İYİ Parti, Saadet Partisi ki kendini dindar olarak nitelendiren bir parti olmasına rağmen ona da tekabül eden bir çizgiydi bu. Biz de 'Siyasi üstünlüğü sağlayarak biz bir fedakarlık yapacağız ama bunu da Türkiye halkları için yapacağız. Biz ortak vatanı demokratik cumhuriyeti tekrar inşa etmek için evrensel değerleri hakim kılacağız' dedik. Biz her iki tarafı da çok zorladık. Bu zorlama aslında 31 Mart'la 1 Nisan'ı birbirine bağlayan sabaha kadar ne kadar önem arz ettiğini ve devasa bir strateji olduğunu her iki taraf da anladı.”
 
‘İÇ ANADOLU'DA ONLARI SERSEMLEŞTİRDİK’
 
Her iki tarafın da HDP’yi güçsüz olarak gördüklerini dile getiren Barış, hem AKP-MHP ittifakının hem de karşısındaki partilerin kendilerine böyle yaklaştığını söyleyerek, "Ama biz halkın nezdinde ne kadar önemli olduğumuzu ne kadar doğru iş yaptığımızı ve halkların kardeşliği, inançların ortak bahçesi için renklerin kardeşliği için nasıl bir adım attığımızı 31 ile 1 Nisanı bağlayan sabaha karşı ortaya koyduk. Bu nedir İstanbul’u düşürdük. Ankara’yı düşürdük. İzmir, bizim varlığımızla, gücümüzle çok güçlü bir çıkış yaptı. Mersin, Adana ve Antalya denklemlerini bozduk. Dolayısıyla birçok yerden güçlü çıktık. Dolayısıyla şuan HDP önemli oyun kurucu, siyasi parti konumundadır” diye konuştu.
 
'TAMPON BÖLGE OLUŞTURMAK İSTEDİLER’
 
AKP’nin seçim boyunca dilinden düşürmediği “beka” sorununa işaret eden Barış, “Bu söylem sadece bizim üzerimize inşa edilmiş bir söylemdir. Bu AKP ve MHP’nin örmeye çalıştığı sözüm ona milli güvenlik sendromu, ‘beka’ kavramı bizden dolayı ortaya çıktı. Tam da balkon konuşmasında yapmak söylemek istediği de buydu. Çünkü biz bu stratejik siyaseti oluştururken, Kürdistan’daki denklemleri hepsini matematiksel ve analitik olarak siyasi bilimin ve siyasal kurumun anlaması gereken bütün sonuçları çıkarımını yaptık. Onların ‘beka’ meselesi Kürdistan üzerinden kurdukları tahakkümün kalıcılaşmasıyla ilgiliydi. Onlar dörde bölünmüş Kürdistan’ın suni sınırlarının aslında bir şekilde askeri tampon bölgesi haline getirme uğraşı olduğunu biliyorduk. Dolayısıyla Kobanê ile başlayıp Beytüşşebap’a kadar eğer yapabilseydiler Nahçivan, Ermenistan sınırına kadar Kürdistan illerini hepsinde bir tampon bölge oluşturma istekleri vardı. ‘Beka’ dedikleri buydu. Orduyu ve Milli Güvenlik güçlerini bu anlamda ikna etmeye çalıştılar. Toplumu düşmanlaştırmayı da bu nokta üzerinde oluşturmaya çalıştılar. Çünkü Kürdün varlığı ve Kürt siyasinin varlığını tehdit olarak görüyordu. Dolayısıyla seçimlerde ortaya çıkan sonuçla biz bu denklemi bozduk. Eğer siz Kürdistan’ın üzerine böyle gelirseniz biz size batıyı kaybettiririz dedik ve kaybettirdik. Kürdistan’da da kazanamadılar” diye konuştu. 
 
‘ŞIRNAK BİR GARNİZON MESELESİDİR’
 
Şırnak’ı AKP’nin almasının "başarı" meselesi olmadığına dikkat çeken Barış, “Bir garnizon meselesidir. Bir kere son 4 yılda Kürdistan’da nasıl bir tufanla geldiklerine bakmak lazım. Ona rağmen biz çok önemli oyun kurucu bir rol oynadık. Dolayısıyla sayısal olarak bir gerileme durumu söz konusu olabilir. Cizre’nin nüfusu 100 bin, Şırnak’ın nüfusu 30 bindir. Dolayısıyla siz Şırnak’ı 10 bin asker götürürseniz orada kazanırsınız. Bunu yaptılar. Biz bunun farkındaydık. Daha fazla şey yapmak istediler ama biz bunlara engel olduk. Aslında bir askeri güvenlik bölgesi oluşturmak üzerine bir ‘beka’ söylemi oluşturdular. Ve bu Iğdır’a kadar sürecekti. Iğdır’da bütün partiler birleşip bizlere cephe almalarının sebebi de buydu. 4 yıl boyunca buralara yoğunlaştılar. Biz ilk defa Kars’ı alıp onları düşürdük” diye konuştu.
 
'ÖZELEŞTİREL YAKLAŞACAĞIZ'
 
100 belediyeden belediye sayılarının 50’ye düşmesine ilişkinde özeleştirilerini vereceklerini sözlerine ekleyen Barış, “Biz çok açık bir hareketiz. Asla da bunlardan kaçmayız. Ama şunu da mutlaka uygulamak lazım; siz eğer 200 bin askeri yığınakla bir yere götürseniz oradaki seçim sonuçlarını değiştirirsiniz. Bugün Şırnak’ta yaptıkları demokrasi adına tamamen rezalettir. Orduyu kendi yetki alanına çekilmeye çağırıyoruz. Ordunun işi şu kendi şehirlerini, siyasi partinin lehine konvoylar oluşturarak orada tur atmak değildir. Bu ordunun ne kadar düştüğünü bir de alçaldığını göstergesidir. Biz temiz, şerefli bir ordu istiyoruz. Biz bu kadar halkının üzerinde baskı uygulayan bir ordudan yana değiliz. Bugün ordunun yaptığı tamamen hukuk dışı bir işlemdir. Erdoğan orduyu kullanıyor, orduya tekrardan çağrımızdır kendi yetki alanınıza dönün” diye belirtti.
 
'NEFRET DİLİ KAZANDIRMAZ'
 
“Erdoğan Kürdistan’ı ben kazandım, onlar kaybetti’ diyor. Aslında devlete şunu diyor; ‘bana biraz daha zaman verin Kürtleri biraz daha döveyim’ diyor” diyen Barış, artık nefret dilinden uzak durularak kardeş dilini kullanmak gerektiğine işaret etti. 
 
Diyarbakır’ı yüzde 65’le aldıklarını da dile getiren Barış sözlerini şöyle tamamladı: “Batman’ı inanılmaz başarılarla aldık. Biz kayyumları süpürdük. Kayyumlar dünden itibaren çalabildiklerini çalmaya başladılar. Çünkü bunlar bu halkın çocukları gibi davranmıyorlar. Onlara emanet edilen halkın mallarını en azından emanetçi olarak biraz etik ahlaki davrana bilirlerdi ama tamimiyle ahlaksız davrandılar. Halkın düşmanı gibi oldular. Biz düşmanlığı karşıyız. Keşke kendi işlerini yapsaydılar ama bir siyasi parti gibi davrandılar. Şimdi biz onları o yüzden süpürüp attık diyoruz. Çünkü onlar hiçte temiz değildiler. 1 Nisan şakası yaptık. Cigerxwîn Kültür Merkezi kendi değerleriyle buluştu.” 
 
MA / Sadiye Eser