Buldan: İmralı görüşmeleri bittikten sonra kriz dönemi başladı

img

ANKARA- Meclis’te yaptıkları açlık grevine ilişkin konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “İmralı görüşmeleri bittikten sonra Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu kriz dönemi başladı. Bugün adalet, hukuk, demokrasinin olmadığına ve özgürlüklerin ayaklar altına aldığına tanıklık ediyoruz. Tecrit başta olmak üzere Leyla Güven’in sesine ses verilmesi gerektiğine dikkat çekmek istiyorum" dedi.

 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve Meclis Başkanvekili Mithat Sancar, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekmek için 28 gündür açlık grevinde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’e destek amacıyla Meclis’te başladıkları açlık grevine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya Meclis’te açlık grevinde bulunan HDP Milletvekilleri de katıldı. 
 
Meclis’te başlattıkları açlık grevi eylemin akşam sonlandırılacağını belirten Buldan, Güven'e destek amaçlı yapılan eylemlerin devam ettiğini hatırlattı. Buldan, yarın yapılacak Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında eylemlere ilişin özel bir tartışma yürüteceklerini de dile getirdi. 
 
'KAOSUN İMRALI TECRİDİ İLE ALAKALIDIR'
 
Tecridin Türkiye kamuoyunun bir meselesi olduğunun altını çizen Buldan, "Bu mesele Türkiye’nin geleceği açısından önemli bir meseledir. 2011 yılında başlayan ve 2015 yılına kadar devam eden barış ve müzakere sürecinin bu ülkede umudun, güvenin, bu ülkenin barış ve demokrasisinin önünü ne kadar açtığını hep birlikte gördük. İmralı görüşmeleri bittikten sonra Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu kaos ve kriz dönemi, bunların hepsi İmralı’daki tecrit ile birebir alakalıdır. Bugün Türkiye’de adalet, hukuk, demokrasinin olmadığına ve özgürlüklerin ayaklar altına aldığına tanıklık ediyoruz. AKP hükümetine mutlaka bir şeyler yapılması gerektiğini, tecrit başta olmak üzere Leyla Güven’in sesine ses verilmesi gerektiğine dikkat çekmek istiyorum" dedi. 
 
'KARARINI TANIMIYORUZ'
 
HDP'nin eski Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş ile önceki dönem milletvekilleri İdris Baluken ve Sırrı Süreyya Önder'in hapis cezalarının onanmasına ilişkin de konuşan Buldan, şöyle devam etti: "Demirtaş ve Önder 2013 yılında Newroz’da yaptıkları konuşmalardan dolayı aldıkları cezaların dün onaylandığını görüyoruz. AİHM’in Demirtaş ile ilgili aldığı kararın hukuki bir karar olduğunu ve buna Türkiye’nin mutlaka uyması gerektiğini söyledik. Ancak Cumhurbaşkanı’nın bu konuda söylediği sözler dün verilen kararın işaretiydi. Cumhurbaşkanı 'karşı hamle yaparız işi bitiririz' açıklaması bu cezanın onaylanacağına ve yargıya müdahale anlamına geliyordu. Dün bir kez daha gördük ki yargı ve adalet ayaklar altına alınmıştır. Cumhurbaşkanı’nın ifadesi ile 'işini bitiririz' demek aynı zamanda adaletin ve yargının işinin bittiğinin işaretidir. Vicdanlı olan yargıç ve savcıların bir an önce bu duruma müdahale etmesi gerekiyor. Demirtaş ve Önder’in barış sürecinde yaptıkları konuşmalar, verilen cezalarla ödüllendirilmiş oldu. Bir dönem barış sürecinde yer alan İdris Baluken’in cezasının dün aynı zamanda onanması tesadüfi değildir. Bu yargıya ve adalete bir müdahaledir. Bu Cumhurbaşkanı’nı Saray’dan verdiği talimatların hayata geçtiğinin işaretidir. Bu kararları asla tanımıyoruz. Bu 3 arkadaşımızla ilgili kararı HDP olarak asla tanımadık, tanımıyoruz." 
 
SANCAR: ÇÖZÜM BİTTİ TECRİT BAŞLADI
 
Meclis Başkanvekili Mithat Sancar ise, Meclis'te Leyla Güven'e destek olmak için başlattıkları açlık grevinin sembolik olduğunu hatırlatarak, amaçlarının Meclis'teki partileri bu konuda duyarlılığa çağırmak olduğunu dile getirdi. Sancar, "Tecridin sadece hapishane meselesi olmadığını ısrarla belirtiyoruz. Tecrit Kürt sorununa çözüm ve müzakerelerin bittiği anda başladı. Tecrit Kürt sorunun barışçıl yollarla çözülmesi anlamını ifade ediyor. Tecridin İmralı’da başlaması ile birlikte dalga dalga Türkiye’nin her yerine yayılan savaşın büyüdüğünü görüyoruz" dedi.
 
'HAZIRLIK VE KURGU ÖNCEDEN YAPILMIŞ'
 
Demirtaş, Önder ve Baluken’e verilen cezaların onaylanmasının da tecritle ilgili olduğuna dikkat çeken Sancar, şunları ifade etti: "Baluken’in dosyasında çözüm sürecindeki çalışmalarının büyük yer tuttuğunu görüyoruz. Demirtaş ve Önder’in ceza almasının tek nedeni de İstanbul Newrozu’nda yaptıkları konuşmaydı. O dönem medya bu konuşmaları barış çağrısı olarak yansıtmış ve alkışlamıştı. Bugün Gezi dosyası adı altında insanlara gözaltı kararları çıkarılıyor. Bunlar savaş politikalarına dönüşün göstergesidir. Bu da diyalogun bitirilmesi ve tecridin başlamasıdır. Tecrit aynı zamanda düzeni belirliyor dediğimiz şey budur. Tecridi kırma çağrısı aynı zamanda barış ve demokrasiyi inşa etme çağrısıdır. Bu çağrıya buradan Meclis zemininden ses vermek amacıyla açlık grevini başlattık. Sayın Demirtaş ve Önder’e verilen ceza ile ilgili Türkiye tarihinin bu kadar bariz kurgulanmış başka bir davası var mıdır diye soruyorum ama galiba yok. Önce Yargıtay’a gitmeyecek şekilde 5 yılın altında ceza verildi. Ana dava ile birleştirilmelidir. Demek ki hazırlık ve kurgu önceden yapılmış. Bu dava Önder ve Demirtaş’a ceza vermek için planlanmış bir yoldur. Cezalarda 5 yılın altında tutuldu ki kısa sürede onansın."