Temelli’den muhalefet liderlerine ‘ittifak’ çağrısı

img
ADANA – HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Adana’dan seslendiği muhalefet partisi liderlerini yerel seçimlerde ilkeler doğrultusunda ittifak kurmak üzere sorumluluk almaya davet etti.
 
Adana’daki temaslarını sürdüren Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, gittiği Yüreğir ve Seyhan ilçelerinde halkla buluştu. Temelli’ye partili vekiller Meral Danış Beştaş ve Kemal Peköz eşlik etti. Sağanak yağmur altında gerçekleşen buluşmalarda halk, Temelli'yi alkış ve "Direne direne kazanacağız" sloganları ile karşıladı. 
 
Yaptığı konuşmalarda yaşanan siyasi gelişmeler üzerinde duran Temelli, şunları söyledi: 
 
“Bu zorlu zorlu sürecin üstesinden geleceğiz. 40 yıldır hangi zorluk karşımıza çıkarsa çıksın, ne baş eğmedik ne de çöktük. Bugünden sonrada ne baş eğeriz ne diz çökeriz. Sözlerime sevgili Leyla Güven'i selamlayarak başlamak istiyorum. Buradan kendisine bir kez daha sevgilerimi, saygılarımı yolluyorum. Hakkari milletvekilimiz sevgili Leyla Güven, seçilmiş olmasına rağmen halkın iradesinin taşıyıcısı olmasına rağmen halen cezaevinde tutsaktır. 
 
ÜLKE BU İKTİDAR ELİYLE BİR UÇURUMA SÜRÜKLENMEKTE
 
Bu iktidar ve bu iktidarın vesayeti altında hareket eden yargı, kendi yasasını bile kendi Anayasasını bile çiğner durumdadır. Talepleri dikkate almayan bu yargı, vesayet altında kalarak aslında bu ülkeye büyük bir kötülük yapmaktadır ve bu ülke bu iktidar eliyle bir uçuruma sürüklenmektedir. Yargı da buna katkı sağlamaktadır. Ben bir kez daha buradan yargıçlara ve mahkemelere sesleniyorum. Bağımsız ve tarafsız olmak zorundasınız. Olmadığımız sürece bu ülkenin geleceğini bu iktidarla beraber yok edersiniz. Buna izin vermeyeceğiz bu nedenle bunun için bir aradayız ve omuz omuza faşizme karşı mücadele edeceğiz.
 
 
İYİLİĞİN GÜCÜNÜ İKTİDAR KILIP, BU ÜLKEYİ KÖTÜLÜKTEN KURTARMALIYIZ
 
Sevgili Leyla arkadaşımız 27 gündür açlık grevinde ve kendisi için bir şey istemiyor. Bu adaletsizliklere karşı çıkıp, adaletsizliğin nereden olduğuna işaret ediyor. 'Gelin bu tecride son verelim. İmralı tecridine, sayın Öcalan'a uygulanan tecride son verelim' diyor. Sevgili arkadaşlarım direne direne kazanacağız. Bu adaletsizliğe bir itirazdır, bir başkaldırıdır. Bu adaletsizlik, tecrittir diyoruz. Bakın üç buçuk yıldır süren tecrit sonunda bu ülke içinden çıkılmaz felaketlerle sürükledi. Her yeri kriz kaynayan ülkeye dönüştü. Oysa bu tecrit olmasaydı Türkiye belki bugün başka şeyleri konuşacaktı. Türkiye'nin en önemli ve temel sorunu olan Kürt meselesi çözüme kavuşabilecekti. Ama bu iktidar bu meselenin çözümsüzlüğü için uğraşmakta. Çünkü bu iktidar savaştan beslenmekte, bu iktidar ayrımcılıktan beslenmekte ve bu iktidar kötülükten beslenmekte. İyiliğe dair ne varsa yok eden, iyiliğe dair ne varsa yok sayan bu iktidara karşı tüm iyiler yan yana gelmeli. İyiliğin gücünü iktidar kılmalıyız. Bu ülkeyi Kötülükten kurtarmalıyız.
 
ÖCALAN ‘BARIŞ’ DİYOR
 
İşte Sayın Öcalan'ın ortaya koymuş olduğu fikriyat da bu yöndedir. Yani bir barış mücadelesine hepinizi davet ediyordu. Bir barış mücadelesiyle Kürt sorununun çözülmesine dair herkesi davet ediyordu. Demokratik ulus anlayışıyla, ortam vatanımızda demokratik cumhuriyeti var ederek bir arada yaşama iradesine aslında sahip çıkıyordu ve herkesi de buna sahip çıkmaya çağırıyordu. Bu çağrı bu ülkeye umut getirdi. Bu çağrı bu ülkeye aslında barışı da getirecekti. Sadece Türkiye’ye değil, Suriye’ye de barış getirecekti. Bu çağrıya kulaklarını tıkayanlar, bu çağrıya ses vermek güç katmak yerine ‘Çöktürme Planı’ hazırlayanlar, bu ülkeye zulüm getirdiler, şiddet getirdiler. Suriye'ye de savaş zulüm ve şiddet getirdiler. Çünkü bu iktidar Kürt düşmanlığından besleniyor, bu iktidar ayrımcılıktan besleniyor. Bu iktidarın dili nefret dilidir. Şimdi bundan kurtulma zamanıdır.
 
DEVLET TERÖRÜ VAR
 
Leyla Güven bugün açlık grevine başlamışsa, tecridi işarete ediyorsa bundan çıkartacak çok derslerimiz var. Evet, tecridin son bulması aslında büyük bir adaletsizliğin son bulmasıdır. 
 
Bakın baskı, katliam ne isterseniz var ve HDP'yi düşmanlaştırarak aslında büyük bir toplumu terörize ediyorlar. Ellerinde bir yasa var, Terörle Mücadele Kanunu. Bu yasaya göre aslında devlet herkesi terörist sayıyor. Bir kişi çıksa bir halk mücadelesinde bulunsa o hemen Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde ya ‘terör örgütü propagandası’ yapmış oluyor, ya ‘terör örgütü üyesi’ ya da ‘terör örgütü yöneticisi’ oluyor. Ortada ne terör ne terör örgütü var, ortada halkına terör dayatan, bütün memleketi terörleştiren, halk için değil kendisi için, iktidarı için var olan bir devlet var. Bir devlet terörü var.
 
DEMOKRASİ VE BARIŞ SEVDAMIZ VAR
 
Bizim demokrasi sevdamız var. Bir barış sevdamız var. Arkadaşlarımız özgür kalana kadar bu ülkeye barış ve demokrasi gelene kadar biz bu sevdanın peşinden devam edeceğiz. Evet, bir gün bu yollar açılacak. Biz yürüdükçe bu ülkeye barış da gelecek, demokrasi de gelecek. Bu ülkenin bütün halklarına sesleniyoruz; Kürdüyle, Türküyle, Ermenisiyle, Romanıyla, Arabıyla, Süryanisi ile biz yetmiş iki millete aynı nazarla bakıyoruz. Herkese eşit bakıyoruz. Hangi inançtan olursa olsun Müslüman olsun, Alevi olsun, Sünni olsun, biz herkesle birlikte eşit yurttaşlık temeliyle buluşmak istiyoruz. Özgürlük, adalet, eşitlik bizim vazgeçemeyeceğimiz değerlerimizdir ve bu değerlerle bir ülkeyi var etmeye çalışıyoruz. Ortak vatanımızda demokratik cumhuriyet dediğimiz budur sevgili arkadaşlarım. Bu olmadan bu ülkenin hiçbir sorunu çözülmez ve var etmenin yolu da öncelikli olarak Kürt meselesinin çözümünden geçiyor. Kürt sorununun çözümü ve diğer sorunlarının çözümü için önemli bir adım atılmış anlamına geliyor. 
 
BU ÜLKEDE İŞSİZLİK VAR, AÇLIK VAR
 
Bu ülkede çok ciddi yolsuzluk var, bugün bu ülkede işsizlik var, açlık var. Bugün bu ülkede esnaf kan ağlıyor, işçiler çalıştığı halde yoksul. Asgari ücret bugün açlık sınırının altında. Bakın askeri ücret pazarlığı yapacaklar. Askeri ücrete verecekleri zam yine açlık sınırının altında kalacak 1.600 liraya düşmüş, alım gücü inanılmaz gerilemiş askeri ücretin 2000 lira mı yapalım 2.100 liramı yapalım diye halkı yoksul etmeye kararlılar. 
 
Diğer taraftan çiftçilerin durumu ortada, köylü perişan. Elektrik faturasını ödeyemediği için neredeyse köylüler vatan haini, terörist ilan edildi. O elektrik parasını ödeyecek gücü olmayan köylü suçlu, bunlar ise masum! Buna hiç kimse inanmıyor, inanmayacakta. Onların yalanlarından artık gına geldi. Bunların yalanlarının peşinden kimse gitmesin diye herkese bunları anlatacağız. Nasıl bir gelecek istediğimizi anlatacağız.
 
BAŞ EĞMEYECEĞİZ, DİZ ÇÖKMEYECEĞİZ.
 
Halk demokrasisi var. Böyle bir zenginliğe sahip, böyle bir güce sahip HDP'dir ama istemiyor. Neden? Çünkü savaştan, züllümden, Kürt düşmanlığından besleniyor bu iktidar. İşte bu nedenlerden dolayı da Kürde düşmanlık, demokrasi mücadelesine ve demokrasi mücadelesine güç katanlara düşmanlık bu iktidarın vazgeçmediği, vazgeçmeyeceği politikalarıdır. Nerede olursa olsun mücadele edeceğiz. İçerde, dışarda ama asla baş eğmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz. Tıpkı Figen Yüksekdağ gibi, Sebahat Tuncel gibi, Gülten Kışınak gibi, Selma Irmak gibi, Selahattin Demirtaş gibi mücadele edeceğiz.
 
SIRADAN BİR SEÇİM DEĞİL!
 
Bu sıradan bir seçim değil. Yerel seçimler aslında bu kötü gidişata güçlü bir şekilde ‘dur’ diyebileceğimiz, bu gidişatı artık halktan yana, demokrasiden yana, özgürlüklerden yana çevirebileceğimiz önemli bir eşiktir,  kritik bir dönemdir. Dört ay boyunca yerel seçimlere hep birlikte hazırlanacağız. Öncelikle tüm il ve ilçe teşkilatlarımız genel merkezle beraber örgütsel çalışmalarının önünü kesintisiz bir şekilde sürdürmeli. O zaman bu faşist zihniyetten bu ceberut anlayıştan, bu ‘Cumhur İttifakı’ denilen tekli anlayıştan, Erdoğan rejiminden kurtulmanın yolu halkımızın da içine sineceği, ilkelerimizin korunacağı ittifakları hayata geçirmektir. Bunun gereği ile yapacağız. Çünkü bu özgürlük için, barış için, demokrasi için taşımamız gereken bir sorumluluktur. Ama içimize sinecek, ilkelerimize, hassasiyetlerimize uygun bir çalışma olacaktır ve böylece Adana’da, Mersin’de, Çukurova’da ve Türkiye’nin her yerinde güç birlikleri, emek ve demokrasi güçleriyle, halkın tüm kesimleriyle bir araya gelebilecek ve onların rızasına uygun adayları yerellerde iktidara taşımak çalışmalarımızın içinde olacaktır.
 
MUHALEFETE ‘İTTİFAK’ MESAJI
 
Cumhur İttifakı’nı kurt mezarlığına süpürüp atacağız. Biz bunlara 24 Haziran’da dedik. Bize kurt işaretlerini yapmayın diye. Yaparsanız Osmaniye'den öteye geçemezsiniz diye, nitekim de geçemediler de. Şimdi Amed'de belediye başkanı adayı olarak gösterdiği kayyumdur. Osmaniye’yi geçemedikleri gibi Türkiye’nin her yerinden süpüreceğiz. Bu anlayıştan hep birlikte kurtulacağız. Herkese seslenmek istiyorum, tüm toplumsal muhalefete seslenmek istiyorum, emek ve demokrasi güçlerine seslenmek istiyorum, muhalefet partilerine seslenmek istiyorum. Gelin ilkesel anlayışla, gelin bu büyük ortaklaşmada, yan yana gelmede siz de sorumluluk alın. Bu halkın hassasiyetlerine uygun, Adana’nın gerçekliğine uygun, iradesine uygun adayları hep birlikte belirleyelim ve Adana’yı, Çukurova’yı bu gerici anlayıştan, bu ceberut anlayıştan hep beraber kurtaralım. Adana’yı kurtarmak bu ülkeyi kayyumlardan kurtarmaktır. Bu ülkeyi bu zihniyetten kurtarmaktır."
 
Temelli katıldığı halk buluşmalarının partisinin İl Örgütü'nü ziyaret etti. Partililerle yapılan görüşme sonrası kentteki emek ve demokrasi güçleriyle Şirin Park Otel'de bir araya gelen Temelli, yerel seçimlere dair düşünce ve önerilerini dinledi.