Buldan’dan Avrupa Konseyi’ne Demirtaş çağrısı: Devreye girin

img
ANKARA - HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Türkiye AİHM’in Selahattin Demirtaş hakkında verdiği kararın uygulanmamasına tepki göstererek, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi derhal devreye girmelidir. Aksi halde hukuksuzluğa alet olacaktır” dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. HDP'nin grup toplantısına, ücretlerini alma ve çalışma koşullarının düzeltilmesi talebiyle eylem başlatan Mamak TOKİ işçileri ile İstanbul, Diyarbakır, Mersin, Urfa ve Ankara’dan tutuklu yakınları katıldı.  
 
Özgür Ülke Gazetesi’nin 24 yıl önce bombalanması dolasıyla konuşan Buldan, “Dönemin Başbakanı Çiller’in emriyle gerçekleştirilen bu bombalamada, Ersin Yıldız hayatını kaybetmiş, onlarca çalışan yaralanmıştı. Gazetenin binası yerle bir olmuştu. Yıldız şahsında tüm özgür basın şehitlerini saygıyla anıyoruz” dedi. Buldan, “Bu ateş sizi de yakar” manşetini anımsatarak, “Özgür basının isyan ateşi hiç sönmedi, yanmaya devam ediyor” diye ekledi.
 
‘ENGELLİ VATANDAŞLARIMIZ YALNIZ DEĞİLDİR’
 
Buldan, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla, “Engelli vatandaşlarımız asla yalnız değildir. Biz HDP olarak her zaman engelli yurttaşlarımızın yanındayız, tüm sorunlarının takipçisiyiz. Bu vesileyle tüm engelli kardeşlerimizi selamlıyor, dayanışma ve destek mesajlarımızı yolluyoruz. Tüm engelleri hep birlikte kaldıracağımızın sözünü veriyoruz onlara” diye belirtti. 
 
‘TOKİ İŞÇİLERİNİN ALINTERİ VERİMELİ’
 
Buldan, Ankara’da 2 yıldır ücretlerini alamadıkları için eylem yapan TOKİ işçilerinin ücretlerinin zaman geçirilmeden verilmesi gerektiğini ifade ederek, “Bu ülke AKP iktidarında işçi emekçi mezarlığına dönüştürüldü. Elbette bu zulmün hesabını hep birlikte, işçi, emekçi kardeşlerimizle soracağız” dedi. 
 
‘TECRİT FAŞİZM SÜRECİNİN MERKEZİNDE’
 
“AKP-MHP Saray iktidarının ülkeyi getirdiği nokta tam anlamıyla bir uçurumdur, çöküştür” diye devam eden Buldan, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan ağırlaştırılmış tecridi bu süreçten ayrı ele alınmayacağını, tecridin faşizm sürecinin merkezinde durduğunu söyledi. 
 
Buldan, şöyle devam etti: “Mesele sadece bir kişiye tecrit değildir. İmralı’nın kapısına vurulan kilit; tüm ülkeye, demokrasiye, adalete, bir arada yaşama iradesine vurulmuştur. O kilitle tüm ülke aslında kilitlenmiştir. İmralı’da insanlığa aykırı bir biçimde daracık bir hücreye kapatılan elbette sadece Sayın Öcalan değildir. Aslında o hücreye kapatılan; ülkenin ta kendisidir! Halkların umudu ve geleceği o hücreye hapsedilmiştir. Bu aynı zamanda halkları karşı karşıya getirmeye yönelik büyük bir tuzaktır. Hatırlatmak isteriz; 15 Şubat komplosunda bunu denediler, ama Sayın Öcalan bu komployu boşa çıkardı. Şimdi AKP tecritle kendi döneminin 15 Şubat komplosunu devreye koymuştur.  Yine bunu tek başına değil uluslararası güçlerin de desteğiyle sürdürmektedir.
 
ÖCALAN BU OYUNLARI BOZACAK GÜÇTE 
 
Özellikle son üç yıldır Kürtler üzerinde oynanmaya çalışılan uluslararası büyük bir oyun var. Bu öyle bir oyunki Kürtlerin şehirleri, doğaları ve bedenleri ile kazandıklarını boğmayı amaçlıyor. Bu oyun Kerkük ve Afrin ile kendini gösterdi. Sur, Cizre, Şırnak, Gever yıkılarak oynanmak istenen talancı oyun sürdürüldü. Seçilmişler rehin alınarak, gaspçı/sömürgeci kayyumlar atanarak bu oyuna bir kez daha sahip çıkıldı. Aynı oyun Kuzey Suriye’de Kürtlerin kazanımına karşı sürdürülüyor. Bu oyun; Kürtleri bir yüzyıl daha statüsüz bırakma planıdır. Sayın Öcalan bu oyunları bozacak güçte bir lider olduğu için kendisine karşı insanlık dışı tecrit uygulanmaktadır. Sayın Öcalan, önemli bir şahsiyet, bir mücadele insanı, önemli bir düşünür ve hem Ortadoğu’nun hem Türkiye’nin kaderini değiştirecek tarihi bir liderdir. Ve Türkiye halklarının bir arada yaşamının teminatıdır Sayın Öcalan. AKP-MHP rejimi tecritle halkları karşı karşıya getirmeye yönelik çok tehlikeli bir politikanın içerisindedir. Bundan biran önce hükümeti vazgeçmeye çağırıyoruz.”
 
‘MUTLAKA KIRACAKTIR’
 
DTK Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in tehlikeli gidişata son verilmesi için açlık grevine başladığını vurgulayan Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Amed zindanından yükselen bu direniş, İmralı’nın kapısına vurulan kilidi mutlaka ama mutlaka kıracaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın! Önceki komplolar nasıl boşa çıkarıldıysa, tecritle İmralı’da zamana yayılmış idam komplosunu boşa çıkarmak hepimizin önünde tarihsel bir sorumluluk olarak durmaktadır. Türkiye kamuoyu da tecritle geliştirilen büyük oyunu ve komployu mutlaka ama mutlaka görmelidir. Kendisine dayatılan bu faşizme karşı mutlaka karşı çıkmalıdır. Hep birlikte direnirsek, mücadeleyi yükseltirsek bu komployu boşa çıkarabiliriz.  Tecrit kilidi kırılmadan, hukuka, demokrasiye vurulan kilidin asla kırılamayacağını hepimizin bilmesi gerekmektedir.  Buradan tüm halkımızı ve demokratik kamuoyunu Leyla arkadaşımızın direnişini her yerde sahiplenmeye, aynı talepler etrafında kenetlenerek direnmeye çağırıyoruz.” 
 
‘MAHKEME BAŞKANI MISINIZ, CUMHURBAŞKANI MI?’
 
Buldan, AİHM’in HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verdiği “tahliye” kararının AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla engellenesine ilişkin ise şunları söyledi: “Türkiye’nin yapması gereken bu karara uymak yerine ve Demirtaş, Yüksekdağ dahil tüm seçilmişleri, siyasileri özgür bırakmaktır. İdris Baluken ve tüm seçilmiş arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması gerekir. AKP Genel Başkanı, yargıya talimat verircesine davaya müdahale ediyor. Kendisine sormak isteriz; ‘Mahkeme başkanı mısınız, Cumhurbaşkanı mı? Türkiye Muz Cumhuriyeti midir, bir kabile devleti midir’ de kararı tanımıyor! Böyle bir keyfilik olabilir mi? Bir yandan AB’yle ilişki kurmaya çalışacaksınız, diğer yandan ise AİHM kararını tanımayacaksınız. AİHM’i tanımayan Erdoğan çıkmış bir de Kaşıkçı cinayetiyle ilgili ‘uluslararası kuruluşlara başvuracağız’ diyor. Elbette başvurabilirsin. Ama başvurduğun uluslararası alanın tüm kararlarını da tanımayı, saygı duymayı öğreneceksin. Böyle tutarsızlık, böyle ikiyüzlülük olmaz.”
 
BAKANLAR KOMİTESİ’NE ÇAĞRI
 
“Menderes’i Yassıada’ya hapseden zihniyetle, Demirtaş’ı Edirne’de rehin tutan anlayış aynıdır. Erdoğan, Edirne’yi Yassıada’ya çevirme gayreti içerisindedir” diyen Buldan, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine de çağrıda bulunarak, “Bakanlar Komitesi derhal devreye girmelidir. AİHM kararının gereğinin yerine getirilmemesi halinde AB, Türkiye ile tüm ilişkileri dondurmalıdır! Aksi takdirde bu hukuksuzluğa alet olacaktır” diye konuştu. 
 
‘AKP YENİ CEZAEVLERİ VAAT EDİYOR’
 
Cezaevlerindeki ihlallere dair de dikkat çeken Buldan, şunları söyledi: “AKP yeni cezaevleri vaat ediyor. Yani halka diyorlar ki, ‘Sizi cezaevine atacağız.’ Cezaevlerinde sayı neredeyse 260 bini aşmıştır. Şu anda cezaevlerinde insanlar, yerlerde yatıyor. Dönüşümlü olarak uyuyorlar. Ağzını açanı cezaevine alıyorlar. Yetmiyor cezaevlerinde tutsaklara işkence ediliyor. Ayakta sayım, çıplak arama gibi faşist yöntemlere başvuruyorlar. Tutsakların uzak cezaevlerine sürgün edilmesi nedeniyle aileler büyük bir mağduriyet yaşıyor. Ailelere de zulmediliyor. Özellikle Hakkari’de olan bir ailenin yakını Edirne’ye konuluyor. Bu zulümdür. Bunu kınıyoruz. ‘İşkenceye sıfır tolerans’ diyerek iktidara geldiler. Şimdi işkencecilere bin tolerans tanıyan oldular. En başta söylüyoruz; şartsız ve koşulsuz hasta tutsaklar derhal serbest bırakılmalıdır. Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir hastanenin ‘cezaevinde kalamaz’ raporu, bir hasta tutsağın tahliyesi için yeterli olmak zorundadır. Aksi takdirde cezaevlerinde yaşanacak ölümlerden AKP hükümeti sorumlu olacaktır.”
 
‘DÜŞMAN HUKUKU’
 
78 yaşındaki hasta tutuklu Sise Bingöl ile Metris Cezaevi'nde bulunan yüzde 99 engelli hasta tutuklu Hakan Erbilek'in tahliye edilmesi gerektiğini ifade eden Buldan, şunları dile getirdi: “Bu neyin öfkesi, neyin kinidir? Gerçekten anlamakta zorluk çekiyoruz. Bunun adı düşman hukukudur. Kenan Evren’in mirasını bugün AKP devralmıştır. Ama şunu unutmayın. Her zulüm kendi direnişini yaratır. Elbette insanlık onuru kazanacak. Siyasi tutsaklar onurumuzdur. Onlar yalnız değildir, milyonlardır.” 
 
‘SEÇİMLER DEMOKRASİ REFERANDUMUDUR’
 
HDP’nin seçimlerde, emekten, demokrasiden, adaletten, insan haklarından, yerinden yönetimden yana olan, faşizme, tekçiliğe ve cinsiyetçiliğe karşı olanlarla birlikte yürüyeceğini sözlerine ekleyen Buldan, “31 Mart’taki bu iki ayrı yoldan yürüyenler hesaplaşacaktır. Bu nedenle bu seçimler Türkiye için bir demokrasi referandumudur; Türkiye halklarının irade beyanıdır. Soruyorum Size Özgürlük sandıklara sığar mı. Özgürlük sandıklara asla ve asla sığmaz. Özgürlük bir direniş türküsüdür, ağızdan ağıza yayılır, sandıkta, sokakta her yerde onu söylemeye, onu haykırmaya devam edeceğiz” ifadesini kullandı.
 
‘SOYLU’YU NEDEN ADAY GÖSTERMEDİN?’
 
Buldan, AKP’nin belediye seçimlerinde kayyumları aday görmesine ilişkin de şunları ifade etti: “Bu kayyumlar ortada kalacak. O gaspçı şimdiden 31 Mart gecesi için Ankara’ya uçak biletini alsın. Çünkü diğer kayyumlardan yer bulamayabilir uçakta. Tabi sormadan edemiyoruz. Recep Bey madem aday bulamadın, sen aday olsaydın. Ya da Soylu’nu gönderseydin. O olmuyorsa damadı aday yapsaydın. Ya da Bahçeli gitseydi. En azından Osmaniye’den ilerisini görmüş olurdu. Bunların gaspçı kayyumları aday göstermelerinin tek amacı var, o da; Kürtleri inkar politikasına devam etmektir. Kürt halkı, kendi iradesini yok sayanı yok sayacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.”
 
‘BİR OY BİR OY ALARAK GELDİK’
 
Buldan, “Elbette belediyelerimizi kendimiz alıp, yöneteceğiz. Ama mesele belediyeciliği çok aşan düzeyde oy alarak AKP-MHP savaş ittifakına karşı duruş gösterme meselesidir. O kadar çok oy almalıyız ki kayyum ve sömürge zihniyetinin önünde set olmalıyız, bariyer kurmalıyız. Bir oy nasıl bariyer olur diyenler olabilir elbette ki. Unutmayın bizler bugünlere bir oy bir oy büyüyerek geldik. Girdiğimiz her seçimde büyümemizin sırrı işte o bir oydadır. AKP-MHP’nin korkusu da bizim birer birer büyüyüp devleşen oylarımızdır, kenetlenen birliğimizdir” diye konuştu.
 
‘SÖZÜMÜZ VAR’
 
Seçim öncesi partisine yapılan operasyonlara da tepki gösteren Buldan, şöyle dedi: “Siyaseten karşımıza çıkmaya cesaret edemeyen, emrindeki polis, asker, yargı gücünü üzerimize salan AKP ve Saray bilmelidir ki, tek bir HDP’li de kalsak bu bayrak asla yere düşmeyecek! Saçımızın bir teli de kalsa, o size teslim olmayacak! Bu baş öne eğilmeyecek! Çünkü bizim Mazlumlara, Hayrilere, Sakinelere, Denizlere, Mehmet Sincarlara, Berkinlere, Uğur Kaymazlara, Roboski’ye sözümüz var! Ölürüz ama sözümüzden dönmeyiz! Bunu anlamanız için daha kaç seçim yaşanması gerekiyor.” 
 
‘KUZEY SURİYE DÜŞMEDİ DÜŞMEYECEK’
 
Buldan, Suriye’deki gelişmeleri de gündemine alarak, sözlerini şöyle tamamladı: “Kuzey Suriye zaten önemli oranda çetelerden kurtarılmıştır. Bunların amacı değerli arkadaşlar her yerde tüm ülkede ve ülkenin dışında Kürtleri yerlerinden sürmektir. AKP’nin hedefi çetelere teslim edilmiş Kürtsüz Kuzey Suriye’dir. Ama boşuna kürek sallıyorsunuz. Kürt halkını yaşadığı hiçbir coğrafyadan, hiç bir toprak parçasından silip atamayacaklarını görecekler. Sizden öncekiler yüz yıldır başaramadılar, siz de başaramayacaksınız. Kobanê düşmedi düşmeyecek! Kuzey Suriye düşmeyecek! Ne Suriye’deki çeteler, ne de içerideki gaspçı kayyumlar, Kürtlerin yaşadığı topraklarda amacına ulaşamayacak! Halkların direnişi karşısında Suriye politikanız çöktü çökecek diyoruz.”