Temelli: 31 Mart 1 Kasım’ın rövanşı olsun

img

MERSİN – Mersin’deki Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri ile yaklaşan 31 Mart seçimlerini değerlendiren HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, yerel seçimlerde muhalefetin cesaretli adımlar atması gerektiğini belirtti. 1 Kasım 2015 seçimlerini hatırlatan Temelli, “Bu seçim 1 Kasım’ın rövanşı olsun” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin ve beraberindeki HDP'li heyetin Mersin’deki programı Mersin Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleriyle bir araya gelmesiyle son buldu. Nobel Oteli’nde gerçekleşen buluşmada Mersin’de bulunan Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Tabip Odası, 78’liler, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), Emek Partisi (EMEP), Devrimci Parti, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) gibi birçok siyasi parti, dernek ve sendika temsilcisi katıldı.

‘YEREL GÜÇLERLE BAŞARILI OLDUK’

Burada konuşan Sezai Temelli, bu buluşmanın hem kendisi için hem de partisi için çok önemli olduğunu belirtti. Mersin yerelinde bulunan demokrasi güçleri ile bir araya gelmelerindeki amaca da değinen Temelli, yaklaşan yerel seçimleri işaret etti. Temelli, “Geçmişte de seçimlere giderken emek demokrasi güçleriyle, demokrasi platformları ile çeşitli isimlerle bir araya gelmek ve o kesimlerin görüş ve önerilerini almak parti politikamız açısından da seçim siyasetimiz açısından da çok önemli katkı sağlayıcı bir çalışma oluyor. Bu akşam da burada birlikte olmamız yine önümüzdeki dönem seçime giderken ki süreci birlikte değerlendirmek ve olabildiğince katkılarınızı almak ve mümkün olan ortaklaşmayı çıkarma konusunda güçlü desteğinizi görmek içindir. Çünkü biz HDP olarak özellikle siyaset yaparken siyasetin toplumsallaşması, toplumun siyasallaşması sürecine bu ortaklaşma üzerinden yaklaşıyoruz. Ağırlıklı olarak da bugüne kadarki politik hattımızı bu anlayışla biçimlendirmeye çalıştık ve de başarılı da olduk” şeklinde konuştu.

‘AKP İLE HUKUKTAN VE DEMOKRASİDEN UZAKLAŞTIK’

Son 20 yılda Türkiye’deki politikalardan kaynaklı demokrasinin, barışın ve hukukun rafa kaldırıldığını vurgulayan Temelli, “Türkiye'nin son 20 yılına baktığımızda 1999’dan bugüne yani 2019'da gireceğimiz yerel seçimler bu 20 yılın aslında bir yerde deyim yerindeyse hesaplaşmasını sağlayacaktır. 99'da başlayan iktisadi kriz ve onu takip eden yıllar 2002'de AKP'nin iktidara geldiği dönemdeki neo-liberal politikalar ülkenin neo-liberal politikalar kıskacında sürekli olarak iktisadi zora tabi olması sömürünün her biçiminin yaşanır olması hatta meşhur kıldığı herkesçe bilinmektedir. IMF zamanında Türkiye'nin bu politikaları uygulamadaki başarısından dolayı neoliberal politikaların şampiyonu olarak Türkiye'yi ilan etmesi; sadece emek sömürüsü ile de sınırlı kalmayan bütün bunların ötesinde Kürt düşmanlığı ile nefret söylemi ile ayrımcılık politikaları ile bir 20 yılı geride bırakmış olacağız. Bu 20 yıl içinde ülkeye genel olarak baktığımızda hem demokrasiden hem hukuk devletinden hem barıştan uzaklaştırıldığını görmemiz mümkündür” dedi.

‘AKP BAŞINDAN BERİ ÇÖKERTME PLANINI ORTAYA KOYDU’

HDP ile en fazla barış ve demokrasi umudunun yükseldiğini fakat kabusun da yaşandığını dile getiren Temelli, AKP’nin başından beri çökertme planının da olduğunu ifade etti. Temelli, “2013-2015 dönemi bir ara dönem olarak değerlendirirsek barış çabalarının en çok yükseldiği hatta umutların en fazla yükseldiği bir dönemdi. Türkiye 20 yıllık bir kabusun içindeydi. Özellikle emekçiler için, demokrasi güçleri için, kadınlar için, Kürtler için, Aleviler ve Ermeniler için kısacası bu ülkede yaşayan bütün farklılıklar için bir 20 yıllık kabus dönemini yaşadığını söyleyebiliriz. Gerçi o umutların var olduğu ara dönemde bile çökertme planlarını hazırlayan farklı bir ajandayı hayata geçirmek için gizli planları olan AKP iktidarı olduğunu da vurgulamakta yarar var. Evet maalesef böyle bir 20 yılı geride bıraktık ama biz o dönemde de tüm bu gidişatları durdurmak içinde güç birlikleri ile bir araya gelme deneyimi yaşadık. Türkiye'ye demokratikleşme anlamında bir yola sokmak hukuk devletini inşa etmek, insan hakları konusundaki bu tahripkar gidişata dur demek, kuvvetler ayrılığını önceleyen, eşit yurttaşlık temelinde bir anayasayı var etmeye örnek koyan hedefleyen bir siyaseti amaçladık” diye konuştu.

'BAŞARALIM'

1 Kasım seçimleri ile AKP hükümetinin başkanlık sistemini hedeflediğini bunun içinde partileri başta olmak üzere tüm demokrasi güçlerine yönelik yoğun baskılar uyguladığını aktaran Temelli, bu baskılarla sadece ülke içerisinin değil Ortadoğu’nun da yangın yerine çevirdiğini belirtti. Temelli, “Erdoğan kendi iktidarı için Suriye’de ki çözüm olanaklarını ortadan kaldırdı. Sonuç olarak küresel çapta bütün itibarını yitirmiş bir iktidar, bir Türkiye, ekonomik olarak krize sürüklenmiş hatta kriz karşısında sıkışıp kalmış Türkiye ile karşı karşıyayız. Yine bu iktida bu ülkede bir arada yaşamayı bitirmeye, toplumu kamplaştırmayı hedefleyen bir iktidar profili ile karşı karşıyayız. Artık hepimiz bunun farkındayız. Tüm bu yaşananlar ‘Erdoğan’ sorunudur. Bu sorundan kurtulmanın yolu da birlikte mücadele etmektir. Bundan dolayı da bizler 1 Kasım seçimlerden sonra bu sorundan kurtulmanın yolarını aradık. Bunun için tüm demokrasi güçlerine sesleniyorum ‘1 Kasım seçimlerinde başaramadığımızı 31 Mart’ta başaralım. Bu seçim 1 Kasım’ın rövanşı olsun’ 31 Mart seçimlerinde beraber olalım ve başaralım” dedi.

‘CESARETLİ OLMALIYIZ’

AKP ve MHP ittifakı olan "Cumhur ittifakını" geriletmek için yerelin nabzına göre hareket etmeleri gerektiğini bunun içinde yerel seçimlerde partilerin alabilecekleri iradelerde kendi adaylarını fakat alamayacakları yerlerde ise yerel ile ortaklaşmaları gerektiğinin altını çizen Temelli, “Bunun için yerelin taleplerini dikkate alarak adımlar atmalıyız. Cesaretli olmalıyız. Bu konuda sorumluluk almalıyız diye düşünüyoruz. HDP’yi krimanilize ederek ya da düşmanlaştırarak yol kat edemeyecekler. Muhalefette bizde bunun farkındayız. Bundan dolayı muhalefeti de bu durumda cesaretli olmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Yapılan konuşmanın ardından demokrasi güçleri kendi aralarında toplumsal muhalefetin nasıl örülmesi gerektiğini ve bu yaklaşan 31 Mart seçimlerinde nasıl bir tutum sergilemeleri gerektiğini tartıştı.