Temelli: Açlık grevinde kritik eşiği beklemeyelim

img
MERSİN - Parti binalarına ve açlık grevi eylemcilerinin gözaltına alınmasına tepki gösteren HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, "Leyla Güven’in sesine ses katmak hepimizin görevidir.  Açlık grevinde kritik eşiği beklemeden bugünden tezi yok herkes inisiyatif almalıdır” dedi. 
 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, bir dizi temaslar kapsamında bulunduğu Mersin'de basın çalışanlarıyla bir araya geldi. Nobel Otel'de gazetecilere konuşan Temelli’ye milletvekilleri Meral Danış Beştaş ve Kemal Peköz'de eşlik etti. Mersin il binalarına yapılan polis baskını ve açlık grevinde olan partililerin gözaltına alınmasına tepki gösteren Temelli, Kürt sorunun çözüm adresinin PKK Lideri Abdullah Öcalan olduğunu ifade etti. 
 
‘TECRİT ORTADAN KALDIRILMALI’
 
En demokratik haklarını kullanan 10 partilinin gözaltına alındığına dikkat çeken Temelli, "Türkiye'nin en önemli sorunu Kürt meselesidir. Kürt meselesinde bir çözüm geliştirmedikçe, Kürt meselesinde çözüme yönelik yol alınmadıkça, Türkiye'nin bütün sorunları da çözümsüz kaldığını geçmişteki deneyimlerimizden çok iyi biliyoruz. Kürt meselesinin çözüm adresi de çok nettir, İmralı'dır, Sayın Öcalan'dır. Devlet ve bu siyasi iktidar 5 Nisan 2015'ten bu yana Sayın Öcalan'a bir tecrit uygulamaktadır. Ağırlaştırılmış tecrit koşulları sürmektedir. Bu koşullar sürdüğü sürece Türkiye'de barışın, demokrasinin önü tıkanmakta. Kürt meselesi çözümsüzlüğe mahkum edilmektedir. Kürt meselesi çözümsüzlüğe mahkum edildiği sürece bu ülkede gözyaşı dinmemekte, kan akması durmamaktadır. Biz buna dikkat çekmek istiyoruz. Dolasıyla Halkların Demokratik Partisi olarak bir an önce bu tecridin sonlanmasını istiyoruz. Bu tecrit bir an önce son bulmalı. Sayın önce ilk adım olarak avukatlarıyla görüşmeli. Tecrit koşulları bir an önce ortadan kaldırılmalıdır" diye belirtti. 
 
GÜVEN'iN TALEBİ BARIŞ
 
DTK Eş Başkanı Leyla Güven'in açlık grevinin 26'ncı gününde olduğunu hatırlatan Temelli, "26 gün çok uzun bir süredir. 26 gün boyunca bütün Türkiye kamuoyunu, bütün demokratik kesimleri bu konuda duyarlı olmaya davet ettik. 26 gün geride kaldı. Bugün hala bu konuda birçok kesimin sessiz olduğunu üzülerek görüyoruz. Leyla Güven'nin kendisine yönelik bir talebi yoktur. Tam tersine Türkiye'nin en kronik sorunu, en ciddi sorununa dikkat çekmek amaçlıdır. İmralı tecridinin sonlanmasına yöneliktir. Ve bu bağlamda Türkiye'nin barış mücadelesine, demokrasi mücadelesine güç katmaktadır. Bu eylem, bu itiraz çok önemlidir. Türkiye siyaseti açısından çok önemlidir. Türkiye'de bugün içine sıkıştırıldığımız durumdan çıkmak için atılmış çok ciddi bir adımdır. Bu vesileyle buradan bir kez daha Leyla Güven'i saygı ve sevgilerimle selamlıyorum" dedi.
 
‘ÇÖZÜMSÜZLÜKTEN BAŞKA BİR ANLAM TAŞIMIYOR’
 
Temelli, şöyle devam etti: "Bu eylemi yalnız bırakmamak adına çeşitli illerde arkadaşlarımız açlık grevinde bulunmaktadır. Kamuoyunun dikkatini çekmek için demokratik eylemlere girmektedirler. Dün Mersin’de olduğu gibi il binalarımız ablukaya alınıyor. Dün 10 arkadaşımız gözaltına alındı. Bu baskılara bir an önce son verilmelidir. İktidar bu kanun tanımaz tavrından vazgeçmelidir. İktidar hukuk ve yasa tanımaz halde HDP’ye saldırmaya, HDP’yi düşmanlaştırmaya ve en temel demokratik hak savunusunu düşmanlaştırmaya devam etmektedir. Bugün ülke uçurumun kenarındadır. Leyla Güven’in çağrısına kulak vermek zorundayız. Arkadaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz. Arkadaşlarımız en demokratik eylem hakkını kullanmış ve Türkiye kamuoyuna seslenmişlerdir. Savaştan ve düşmanlıktan beslenen bir iktidar var karşımızda, artık bu tecride son verme zamanı gelmiştir. Leyla Güven’in sesine ses katmak hepimizin görevidir. 
 
Açlık grevinde kritik tarihi beklemeden bugünden tezi yok herkes inisiyatif almalıdır. Türkiye’de yaşanan sorunları aşma konusunda HDP bu kadar çaba gösterirken, iktidarın sürekli HDP’yi düşmanlaştırma saldırıları çözümsüzlükten başka bir anlam taşımıyor. 
 
BİR ARAYA GELMEDEN SORUNLAR ÇÖZÜLMEZ
 
İçişleri Bakanı sabah akşam suç işlemektedir. HDP’yi düşmanlaştıran ve HDP’yi hedef gösteren açıklamalarda bulunmaktadır. Ağrı’ya gitmiş ve yine HDP’ye karşı konuşmuş, bunu yaparken bir hakikati de dile getirmiş. Ağrı’da 'ne olur' diye yalvararak 'bu kazanımlara son vermeyin' demiştir. Kazanım dediği kayyumdur. Kayyumu savunmak aczin en büyüğüdür, kanuna karşı işlenmiş suçtur. Suruç’ta olduğu gibi suçu övmeye ve suçluları korumaya devam etmektedir. Bu bakanın bir an önce istifa etmesi ve yerine birinin getirilmesi çağrısı yapıyoruz. 
 
Ülkede güvenlik denilen konsept tamamıyla güvensizlik yaratan bir konsepte dönüşmüştür, bunun sorumlusu da İçişleri Bakanı’dır. Ülkede sorunlar ağırlaşmıştır, bu sorunları çözecek hamleleri iktidardan beklemek beyhudedir. Tüm halkımız iktidardan kurtulmak için ne yapması gerekiyorsa onu yapmalıdır. HDP öncü olmaya ve sorumluluğunu yerine getirmeye devam edecektir. 
 
Önümüzde yerel seçimler vardır. 4 ay sonra Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir seçime gidiyoruz. Hükümet kaybedeceğinin farkında, kayyumların sökülüp atılacağını gören hükümet kendi seçim kampanyasını başlatmıştır. Her türlü hak talebine bu denli saldırmasının nedeni, HDP’ye yönelik kolluk güçlerinin ve emniyetin saldırıya geçmesinin nedeni Erdoğan’ın seçim kampanyasından başka bir şey değildir. Bunu 24 Haziran’da da gördük ama bütün saldırılara rağmen 400 vekil vermeyerek bu mücadeleyi var ettik. Bugün de her türlü saldırıya rağmen, asla geri adım atmayacak, çalışmalarımıza devam edecek ve bu ülkeyi bu kayyumcu zihniyetten kurtaracağız. Bütün demokrasi güçlerine, demokratik kitle örgütlerine ve muhalefet partilerine çağrımız bu yöndedir. Gelin bu faşist zihniyetten kurtulmak için güçlü bir şekilde yana yana gelelim, halklarımızın sesine kulak verelim, Türkiye’yi demokratikleştirmek için güçlü bir adım atalım. Bunu başarırsak bu ülkenin çözülmez gibi görünen sorunlarını çözeceğiz. Kürt sorununu da çözeceğiz, tecridi de kaldıracağız, tutuklu arkadaşlarımızın özgür kalmasını sağlayacağız. Dağ gibi birikmiş sorunları ancak böyle çözebiliriz. Yan yana gelmeden, eşit ve demokratik bir anayasa yazmadan bu sorunları çözemeyeceğimizi biliyoruz.
 
BÜTÇE SAVAŞA VE SARAYA GİDİYOR
 
Engelsiz bir yaşamı var etmek, demokratik bir cumhuriyeti var etmekten geçer. Bir ülkede faşizm arttıkça iktidarlar baskıcı yöntemlerini hayata geçirirler. Bugün Türkiye’de 10 milyonu aşkın engelli vardır. Bu vatandaşlarımızın hiçbir talebi karşılanmamakta, makyaj çözümlerle bunların üstü örtülmektedir. 10 milyon insanın talebinin karşılanmamasının nedeni bu ülkenin kaynaklarının ve bütçesinin savaşa ve Saray’a gitmesinden kaynaklanıyor. 3 Aralık vesilesi ile engelli vatandaşlarımızın tümünü selamlıyorum, onların sorunlarına sahip çıkarak hep birlikte çözüm üreteceğimizi belirtmek istiyorum." 
 
‘HER YERDE ADAY ÇIKARACAĞIZ’
 
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Temelli, seçim çalışmalarına ve ittifak tartışmalarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: "Fizibilite raporlarımız hazırlandı, komisyonlarımız kuruldu. Tüm Türkiye’de seçimlere gireceğiz. Ama belli yerlerde, istisna teşkil eden yerlerde, herhangi bir partinin tek başına kazanamayacağı yerlerde bu iktidarı geriletmek ve bu iktidardan Türkiye’yi kurtarmak için yan yana gelmekten daha doğal bir şey olamaz. Ortak adaylar belirlemek, demokrasi ve emekten yana tercihte bulunacak seçenekleri açığa çıkarmak, yerinden ve demokratik yönetime katkı sunmak önceliğimizdir. Bizler böyle çalışmalar yapıyoruz. Mersin özelinde de, İstanbul özelinde de bu tür çalışmalarımız var. Tek başına hiçbir partinin kazanamayacağı yerlerde demokratik seçenekleri değerlendirmek zorundayız. Bu bizim en önemli sorumluluğumuz.  
 
‘ACELE VE TELAŞIMIZ YOK’
 
Mersin’de aday çıkarıp çıkarmayacaklarına yönelik bir soruya da cevap veren Temelli, “bu konuda henüz karar vermedik. Ortak aday çıkarmak için çaba gösteriyoruz. Bir telaşımız ya da acelemiz yok. Herkese bu çağrıyı yapıyoruz. Bu tür yerlerde ortak adayları belirlemek büyük önem taşıyor, her yerde aday çıkarma çalışmalarımız sürecek."
 
‘HDP KADIN PARTİSİDİR’
 
Kadına yönelik şiddete de değinen Temelli, HDP'nin bir kadın partisi olduğunu, kadın cinayetlerine ve eşitsizliklere karşı mücadele etmeye devam edeceklerini belirterek, "HDP’nin kuruluşundan beri temel ilkesi bu yöndedir. Zerre kadar tereddüt barındırmaz. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve hukuk devleti olması bütün sorunlarını çözmesinin yolu bu eşit temsiliyete dayalı mücadeleden geçiyor. Bunun farkındayız ve bunu sürdürüyoruz. Türkiye’deki feodal anlayışın varlığının farkındayız, bu sadece Doğu’da değil İzmir’de de var Trakya’da da var. Güneydoğu diyerek meseleyi bir yere yönlendirmek algı yönlendirmesinden başka bir işe yaramıyor. Kadın cinayetleri haritası gösteriyor ki en fazla kadın cinayeti ülkenin batısında işleniyor. Kadın cinayetlerinin bu anlamıyla her kesim tarafından gerçekleştirildiğini görüyoruz. Bunun altında iktidarın cinsiyetçi politikaları var. Bu iktidar 17 yıldır kadına karşı eşitsiz bir kültürün gelişmesine neden olmuştur. Bu iktidarın eril zihniyeti beslediğini görüyoruz. Bu konuya dair önerimiz şudur: Tüm kadınlar siyasete diyoruz. Eşit temsiliyetin yolu hak mücadelesinden geçiyor, kadınların en ön sırada yer almasından geçiyor. Yine bu İçişleri Bakanı denilen zat, 25 Kasım’da polislerin kadınlara saldırmasına neden olmuştur, sonra da çıkıp demiştir ki ‘kadınlar polise saldırmıştır’ Bu zihniyete son vermeden kadına yönelik şiddete son vermenin de imkanı yoktur" diye konuştu. 
 
Temelli, toplantıdan sonra beraberindeki heyetle birlikte Mersin Cemevi'ni ve Kültürhane'yi  ziyaret etti. Temelli, saat 14.00’te de açlık grevinde olan HDP'li vekilleri ziyaret edecek.