Buldan: Leyla Güven zalimlere karşı direniş temsilcisidir

img

MUĞLA – Partisinin Muğla İl kongresinde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Leyla Halit'in Filistin halkının direniş sembolü olduğunu hatırlatarak, "Diyarbakır Cezaevinde 24 gündür açlık grevine olan Leyla Güven de Kürt ve Türkiye haklarının zalimlere karşı direnişinin temsilcisi ve öncüsüdür" dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muğla İl Örgütü 2'nci Olağanüstü Kongresi Gazi Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde yapıldı. Kongreye HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş ve HDP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ile Parti Meclis (PM) üyeleri katıldı. Çok sayıda yurttaşın katıldığı kongrede, "Leyla Güven onurumuzdur" ve "AİHM kararına uyulsun" pankartları asıldı. Açılış konuşmasını yapan İl Eş Başkanları Fatoş Ay ve Yusuf Uludağ, iktidarın baskılarına dikkat çekerek, mücadeleye devam mesajı verdiler. Eş başkanlar, yeni yönetime başarılar dileyerek, çalışmalara devam edeceklerini belirtti. 
 
'İKTİDAR KURU SOĞANDAN KORKAR OLMUŞ'
 
Daha sonra konuşan Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Bodrum’da meydana gelen selden dolayı zarar görenlere geçmiş olsun dileğinde bulunarak, hükumetin mağduriyeti gidermeye çağırdı. Buldan, Türkiye’nin faşizm ve demokrasi arasında bulunan bir yol ayırımında olduğunu dile getirdi. "Bir yandan ezilen halkların ve bu halkaların verdiği demokrasi, barış, emek, özgürlük ve eşitlik talepleri var" diyen Buldan, şöyle devam etti: "Diğer yandan da faşizmin ömrünü uzatan ve gelecek on yıllara yaymaya çalışan AKP ve MHP ittifakının çabası var. Bizler Türkiye halklarını dışlayan, ötekileştiren ve kutuplaştıran saray rejimini kendisine ancak faşizm ile beseleyen ve besleme sonucunda da bu ülkeyi baskı ve şiddet politikalarını ile bu anlayış artık son demlerini yaşıyor. Özellikle AKP hükümetinin 16 yıllık iktidarlık döneminde her seçim sürecinde bir istikrardan bahseden hükümetin her seçim sonucundan hükümeti yeni bir çıkmaza soktuğunu ve bir uçurumun kenarına sürüklediğini hepimiz görüyoruz. Bugün aslında ekonomik, sosyal ve demokrasi krizler Türkiye’ye içinden çıkılmaz duruma getirmiştir. Bu krizi gizleyebilmek ve toplumların tepkilerini önünü kesebilmek için her yerde baskı ve şiddet politikalarının ön plana çıkaran bu iktidarın toplumun örgütlenmesinden bir araya gelmesinden korktuğunun bir göstergesidir. Çünkü bu iktidar Türkiye halkların bir araya gelmesini istemeyen ve Türkiye halklarının örgütlenmesini istemeyen ve bundan korkan bir iktidar olduğunu biliyoruz. Bu iktidar kuru soğandan korkan bir iktidar haline gelmiştir. Bugün yaşatılan bütün baskı ve şiddet politikaları Türkiye’yi içerde ve dışarıda bir çıkmasa soktuğunu görüyoruz.”
 
'TÜRKİYE HALKLARI TECRİTİ KIRACAK'
 
Krizin etkisine değinen Buldan, şöyle devam etti: "AKP şunu bilmeli, Kürtler hiç bir yerde hiç bir zaman kaybetmedi. Her türlü haksızlığın, hukuksuzluğun ve adaletsizliğin yaşandığı süreci yaşıyoruz. Cezaevlerinde, siyasetçilerin, aydınların ve annelerin çocukları ile birlikte olduğu dönemi yaşıyoruz. Türkiye hiç bir dönem olmadığı kadar cezaevleri başta olmak üzere toplumun her kesimini aslında etki altına almaya çalışan ve bu etki ile birlikte bu şiddet politikasını geliştirmeye çalışan bu anlayış karşısında Türkiye halklarının da direnerek kazanacağı bir dönemdeyiz. Figen Yüksekdağ'ın,  Selahattin Demirtaş'ın cezaevinde olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Özellikle bu dönem açısında parlamentonun tek tutulu olan milletvekili Leyla Güven ile birlikte bu mücadele cezaevlerinde de devam ediliyor. Arkadaşlarımız birer siyasi rehine olarak tutuluyor. Bu sistemden, bu ülkeyi yöneten devletin anlayışı ve zihniyetinden rahatsızlık duyan sadece içerde de değil dışarda da aynı mücadeleyi verme kararlılığındadır. Bizleri ayakta tutun tek şey budur. İçerde ve dışarda da olsak amacımız ve talebimiz birdir. Bugün Diyarbakır Cezaevinde bedenini 24 gündür açlık grevine yatıran Leyla Güven'e selam gönderiyoruz. Leyla Halit Filistin halkının direnişinin sembolüdür. Bugün de Leyla Güven Kürt ve Türkiye haklarının zalimlere karşı direnişinin temsilcisi ve öncüsüdür. Leyla Güven kendisi için cezaevinde olduğu için bu grevi başlatmadı. Uzun yıllardır İmralı cezaevinde ağırlaştırılmış bir tecride karşı hiç kimseyle görüştürülmeyen Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için girdi. Bu tecrit sadece İmralı Cezaevinde Sayın Abdullah Öcalan üzerinde uygulanmıyor. Bu tecrit Türkiye halklarında bulunan herkes bu tecritten nasibini alıyor. Bu ülkede Barış ve müzakere süreci yaşandı. Barış ve müzakere sürecinde Sayın Öcalan'ın içerden vermiş olduğu destek ile birlikte içerde bu ülkenin geleceğine olan bakış açımızın umutla yarınlara baktığımız hiç bir krizin yaşanmadığı ve gençlerin ölmediği önemli süreci geçirdik. Ne mutlu bize bu süreç içinde elimizden geldiği kadar ölümleri öneldik. Elimizden geldiği kadar annelerimizin gözyaşı dökmesine engel olduk. Ama bu sürecin girmesi ile birlikte yaşamını yitiren insanların ve Türkiye’de kaybolan umudun, güvenin ve geleceğe olan bakışın bitmesi ile birlikte büyük bir kaosun içine girdik. Hiç kimsenin bu ülkeyi bu hale sokmada hakkı ve haddi yok. Yaşamını yitiren her bir gencin acısını yüreğimizde yaşıyoruz. Ülkenin dört bir yanında büyük üzüntüsünü yaşıyoruz. Ancak bu politikalara devam ettirerek ve tecridi ağırlaştıranlara şunu ifade ediyoruz; Bu tecridi Türkiye halkaları kıracak." 
 
'DEMİRTAŞ'I TAHLİYE EDECEKSİNİZ'
 
Barış ve özgürlüğün halklar tarafından getirileceğini vurgulayan Buldan, hükümetin sadece tecritte karşı değil Türkiye'de yaşanan bütün halklara adaletin hukukun uygulanması gerektiği yerde bir duyarsızlık ile bu konulara yaklaştığını söyledi. Selahattin Demirtaş için AİHM verdiği kararı hukuki bir karar olduğunu ifade eden Buldan, şunları söyledi: "AİHM kararı hukuki bir karardır. Selahattin Demirtaş’ın ve diğer seçilmiş arkadaşlarınızın cezaevinde olması siyasi bir karardır. Ancak onlar tam tersini iddia ederek cezaevindeki arkadaşlarımızın içerde olmalarını hukuki olarak nitelendirip  AİHM'in kararını da siyasi bir karar olarak görüp kendilerini bağlamadığını ve bu kararı tanımayacaklarını ifade ediyorlar. Biz HDP olarak şunu açık ve net söylüyoruz; Selahattin Demirtaş'ı  tahliye edeceksiniz. Özgürlüğüne kavuşturacaksınız. AİHM'in kararını tanımak zorunda kalacaksınız. Çünkü altına imza atmışsınız. Bu imza Türkiye'yi bağlıyor. Sizin adalet anlayışınıza karşı uluslararası arena olmak üzere her yerde mücadele vereceğiz.”
 
'SOYULU'YU ÇIKARIN'
 
Yerel seçimlerin önemine dikkat çeken Buldan, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu iktidardan ve bu sistemden kurtulmanın yegane çaresi elbette ki 31 Martta yapılacak olan yerel secimlerdir. Bugün AKP'nin adaylarına bakıyoruz eski vali yardımcıları, kayyumlar, eski belediye başkanlarını ve eski bakanlarını belediye başkan adayları olarak halkın önüne çıkardı. Çünkü halkın önüne yeni çıkaracakları herhangi bir isim yoktur. 2 yıldır Diyarbakır'da kayyumluk yapan ve Diyarbakır halkının iradesine her gün hakaret eden, değerlerini ayaklar altına alan, kurumlarımızı kapatan ve belediye binasının etrafını demir ve betonlarla kapatan insanların belediyeye girmesini engelleyen bir zihniyeti Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi başkan olarak gösterdi. Bunlar bir gün yargının ve halkın karşısında mutlaka hesap verecekleri günleri hep birlikte sağlayacağız. Varsa cesaretiniz Diyarbakır halkının önüne neden Süleyman Soylu'yu çıkarmadınız. Niye Tayip Erdoğan siz gidip Diyarbakır Belediyesi Başkanı adayı olmuyorsunuz. Düşündüğünüz yer Ankara, İstanbul ve İzmir mi? 31 Mart tarihinde bunlar sandıklarda hesap verecektir. O kayyumları tek tek Diyarbakır, Hakkari, Van, Batman eş başkanlarınızın yerine atanan her bir kayyumu Ankara’ya tek tek göndereceğiz. Bu kalan süreci seferberlik ruhuyla bir referandum niteliğiyle hep birlikte çalışarak mutlaka kazanacağımıza inancımızla birlikte kazanmak en büyük sorumluluğumuzdur. Bu faşizan kutuplaştırıcı, baskıcı, inkarcı ve imhacı zihniyetten kurtulmanın yolu 31 Mart seçimlerinde sağlayacağımız güç birliğidir. Bu güç birliğiyle birlikte Türkiye halkları ortak mücadele yazacaktır."
 
Konuşmaların ardından faaliyet ve maliyet raporları okundu. HDP'nin Muğla İl eşbaşkanlığına ise Belgin Koç ve Yılmaz Yüksel seçildi.