Erdoğan'dan ABD'ye tehdit: Yeni dost ve müttefikler ararız

img
HABER MERKEZİ  -  Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD ile yaşanan krizi dair New York Times'a makale yazdı. Erdoğan yazısında, ABD’ye “Saygısızlık trendini tersine çeviremezlerse yeni dost ve müttefikler aramaya başlayacağız” tehdidinde bulundu.
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rahip Andrew Brunson krizi ile başlayıp, döviz kurlarında yükselişe neden olan Türkiye’ye dair alınan yaptırım kararları ile süren ABD-Türkiye krizine dair New York Times'a bir makale yazdı. Erdoğan, kaleme aldığı "Türkiye, ABD ile Krizi Nasıl Görüyor?" başlıklı makalesinde iki ülke arasında yaşanan kriz üzerinden ABD’ye mesajlar verdi.
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Kötülüğün dünyanın her yerinde pusuya yattığı bir dönemde, uzun zamandır müttefikimiz olan ABD'nin Türkiye'ye karşı attığı tek taraflı adımlar sadece ABD'nin çıkarlarına ve güvenliğine zarar verir. Çok geç olmadan, Washington ilişkilerimizin asimetrik olabileceği yanlış düşüncesini bir kenara bırakmalı ve Türkiye'nin alternatiflere sahip olduğunu kabul etmelidir. Bu tek taraflılık ve saygısızlık trendini tersine çeviremezlerse yeni dost ve müttefikler aramaya başlayacağız. ABD, Türkiye'nin egemenliğine saygı duymaya başlayıp, milletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeleri anladığını ispatlayamazsa ortaklığımız riske girebilir. Türkiye zaman belirledi ve ABD dinlemezse bir kez daha kendi göbeğini kendi kesecek' değerlendirmesinde bulundu.
 
Türkiye ve ABD'nin son 60 yıldır stratejik ortak ve NATO müttefiki olduğuna, iki ülkenin Soğuk Savaş döneminde ve sonrasında karşılaştıkları ortak zorluklara karşı omuz omuza durduğuna değinen Erdoğan, "Türkiye, yıllar boyunca ne zaman gerekli olsa ABD'nin yardımına koştu. Kore'de askerlerimiz birlikte çarpıştı. Küba füze krizinin en yüksek olduğu dönemde, Türkiye topraklarında Jüpiter füzelerinin konuşlanmasına izin vererek ABD'nin durumu yatıştırma çabalarına katkı sağladı. 11 Eylül terör saldırılarının ardından Washington bu kötülüğü yapanlara karşılık vermek için dostlarını ve müttefiklerini beklediğinde, askeri birliklerimizi buradaki NATO misyonunu başarıya kavuşturmak için Afganistan'a gönderdik" ifadelerini kullandı.
 
Bunları hatırlatmalarda bulunan Erdoğan, buna rağmen ABD'nin, Türk halkının endişelerini anlayamadığını ve saygı duyamadığını kaydetti.
 
'ORTAKLIĞIMIZ RİSKE GİRER'
 
Son yıllarda iki ülkenin ortaklığının ABD tarafından anlaşmazlıklarla sınandığını kaydeden Erdoğan, "Ne yazık ki bu tehlikeli trendi tersine çevirme çabalarımız boşa çıktı. ABD, Türkiye'nin egemenliğine saygı duymaya başlayıp, milletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeleri anladığını ispatlayamazsa ortaklığımız riske girebilir" dedi.
 
ABD'nin, 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili tutumuna da değinen Erdoğan, şu ifadelere yer verdi: 
 
"FETÖ'cüler hükümetime karşı kanlı bir darbe yapmaya çalıştı. O gece milyonlarca vatandaş, şüphesiz ki ABD'lilerin Pearl Harbour ve 11 Eylül saldırılarından sonra deneyimlediği vatana bağlılık hissiyatıyla sokaklara döküldü. Uzun zamandır benim seçim kampanyalarımı yöneten sevgili arkadaşım Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da aralarında olduğu 251 masum insan ülkemizin özgürlüğü için en ağır bedeli ödedi. Ailemin ve benim ardımdan gelen ölüm mangası başarılı olsaydı, ben de onlardan biri olacaktım. Türk halkı, ABD'den bu saldırıyı kesin bir dille kınamasını ve Türkiye'nin seçilmiş hükümetiyle dayanışmasını dile getirmesini istedi. ABD bunu yapmadı. ABD'nin olaya tepkisi tatmin edicilikten uzaktı. Türk demokrasisinin yanında olmak yerine ABD yetkilileri ihtiyatlı bir şekilde 'Türkiye'de istikrar, barış ve devamlılık' çağrısında bulundu. Bu da yetmezmiş gibi Türkiye'nin iki taraflı bir anlaşma ile Fetullah Gülen'in iadesi için yaptığı talepte hiçbir ilerleme kaydedilmedi."
 
Erdoğan, Türkiye-ABD ilişkilerinde başka bir hayal kırıklığının ise ABD'nin PYD/YPG'ye verdiği destek olduğunu belirtti.
 
Tahminlerine göre, Washington’un son yıllarda PYD/YPG'ye silah vermek için 5 bin kamyon ve 2 bin kargo uçağı kullandığını, eğitim ve teçhizat verme kararlarından duyulan endişelerine ise kulak tıkandığını ifade eden Erdoğan, verilen bu silahların sivil halkı ve Suriye, Irak ve Türkiye'deki güvenlik güçlerini hedef aldığını ileri sürdü.
 
'ZAMAN BELİRLEDİK!'
 
Son günlerde ABD'nin, hakkında bir terör örgütüne yardım ettiği suçlaması bulunan Amerikan vatandaşı Andrew Brunson'ın Türk polisi tarafından tutuklanmasını gerekçe göstererek Türkiye ile tansiyonu artıracak birçok adım attığını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi: 
 
"Donald Trump'ı birçok toplantımız ve konuşmamızda uyardığım gibi hukuki sürece saygı duymak yerine, ABD dost bir millete karşı haddini aşan tehditler yayımladı ve Bakanlar Kurulumuzun birçok üyesine yaptırım uyguladı. Bu karar kabul edilemez, mantıksız ve en nihayetinde uzun süreli dostluğumuza zarar verici nitelikteydi. Türkiye'nin tehditlere cevap vermediğini göstermek için birkaç ABD'li yetkiliye yaptırım kararı aldık. Biz hep aynı prensibe bağlı kalacağız: Hükümetimi hukuki sürece müdahale etmeye zorlamaya çalışmak anayasamıza ya da ortak demokratik değerlerimize uygun değildir.
 
Türkiye zaman belirledi ve ABD dinlemezse bir kez daha kendi göbeğini kendi kesecek. 1970'lerde Türkiye, Washington'ın itirazlarına rağmen Kıbrıs Rumları tarafından Türk kökenlilere karşı uygulanan soykırımı engellemek için Kıbrıs'a girdi. Son zamanlarda Washington'ın Suriye'nin kuzeyinden gelen milli güvenlik tehditleriyle ilgili bizim endişelerimizin ciddiyetini anlayamaması, DEAŞ'ın NATO sınırlarına erişimini kesen ve YPG'yi Afrin kentinden çıkaran iki askeri operasyonla sonuçlandı. Bu durumlarda olduğu gibi milli çıkarlarımızı korumak için gerekli adımları atacağız."
 
AÇIK TEHDİT: YENİ DOST VE MÜTTEFİKLER ARARIZ
 
Erdoğan, yazısının sonunda ABD’ye dönük şu tehditlerde bulundu: 
 
"Kötülüğün dünyanın her yerinde pusuya yattığı bir dönemde, uzun zamandır müttefikimiz olan ABD'nin Türkiye'ye karşı attığı tek taraflı adımlar sadece ABD'nin çıkarlarına ve güvenliğine zarar verir. Çok geç olmadan, Washington ilişkilerimizin asimetrik olabileceği yanlış düşüncesini bir kenara bırakmalı ve Türkiye'nin alternatiflere sahip olduğunu kabul etmelidir. Bu tek taraflılık ve saygısızlık trendini tersine çeviremezlerse yeni dost ve müttefikler aramaya başlayacağız."