HDP Eş Genel Başkanı Temelli: Bu iktidarın ömrü uzun değildir

img
VAN - OHAL kapsamında çıkarılan KHK’lerle ihraç edilen kamu emekçileriyle bir araya gelen HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli,  KHK çıkaran hükümetin, ihraç edilen emekçilerin suçlu olup olmadığına karar verdiğini ifade ederek, “Farklılıklarla var olan toplumu baskı cenderesine sokmak mümkün değildir. Bu iktidarın ömrü uzun değildir” dedi. 
 
Partisinin 3 gün sürecek olan kampı dolayısıyla Van’da bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ihraç edilen kamu emekçileriyle bir araya geldi. Elite World Otel Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya, HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, HDP Van İl Eşbaşkanları, sendika temsilcileri ve ihraç edilen kamu emekçileri katıldı. 
 
SUÇLU OLMADIĞINA KARAR VEREN KHK ÇIKARAN İKTİDAR
 
Toplantıda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin açıklamalarından satır başları şöyle: 
 
“Ben de KHK ile ihraç edilen bir kamu emekçisiyim. Bir akşam televizyona bakarken, altyazı da ismimi gördüm. O an yaşadığım duyguyu anlatmak zor. Bir yandan öfkeleniyorsunuz, bir taraftan direniyorsunuz. Ortaya konulan trajikomik sahne karşısında gülümsüyorsunuz. 134 bin emekçi ihraç edildi. Bunların 4 bini işlerine ihraç edildi. 130 bin emekçi halen ihraç durumunda. KHK ile ihraç edilme konusunda kimileri edildi, kimileri edilmedi tartışması doğru değil. Bir insanın suç işlediği iddia ediliyorsa, yargı hüküm verir. İhraç edilmiş olanların suçlu olmadığına karar veren sadece KHK’yi hazırlayan iktidar. Aslında iktidar kendisini yargının yerine koyarak hüküm vermiş oluyor. İltisaklı sözcüğü ile çeşitli örgütlerle bağlantısı olduğu gerekçesiyle emekçileri ihraç ediyorlar. 
 
TÜRKİYE TARİHİNE KARA BİR LEKE OLUŞTURMUŞTUR
 
Yargının yerine kendini koyan iktidar, karar oluşturuyor. Türkiye’nin tarihine en kara lekelerini bırakan bir uygulama olarak geçecektir. 1980’lerde olduğu gibi bu KHK’lar tarihin kara lekelerinden birini oluşturmuştur. Konu hukuki alana sığdırılmayacak kadar geniş kapsamlıdır. Biz kamu emekçileri, KESK veya DİSK bünyesinde bulunan arkadaşlarımızın ortak özelliği, ülkede demokrasi mücadelesi veriyor olmamızdır. 
 
AKP ÖNCESİ DE SONRASI DA DEMOKRASİ MÜCADELESİ VERİYORUZ
 
15 Temmuz darbe kalkışması, devamında 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL, darbe karşısında oluşturulmuş bir uygulama değil, ülkede faşizmi kurumsallaştırma programıdır. Bu program sadece 2 yıllık bir OHAL programı değildir, öncesi var. Allahın lütfu tam da budur. AKP ilk geldiğinde kamuda dönüşüm icraatı var. 2002’den bugüne kadar özellikle kamu çalışanlarının, 657’nin dışına nasıl taşınabilir, sendikal haklar nasıl durdurabilir noktasında özel bir çalışma yürütülmüştür. Emek mücadelesi, demokrasi mücadelesidir. Tüm hakları kapsayan bir mücadeledir. Bütün emek ve meslek örgütleri olarak AKP öncesi ve bugünden sonra da emek ve demokrasi mücadelesi veriyoruz. 
 
SURUÇ KATLİAMI VE SAVAŞIN YENİDEN BAŞLAMASI
 
AKP demokrasiyi ileri demokrasiye taşıyacağım diyip, ülkeyi bu noktaya getirmiştir. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, çözüm süreci sürdüren Erdoğan, bugüne gelen taşları döşemiştir. 2014 ve 2015’te yaşadıklarımız, bugün Suruç’un yıl dönümü. 33 canımızı yitirmemizin yıl dönümü ve savaşın yeniden başlaması. Ankara katliamı, Sur, Cizre. Aslında barındırdığı kurguyu görüyoruz. Faşizmin kurumsallaşması o kurgunun sonucudur. 2016’da darbe kalkışmasından sonra 20 Temmuz’da hayata geçirilen OHAL, peşinden kayyumların atanması, ihraçların başlaması, Eş Genel Başkanlarımız ve milletvekillerimizin gözaltına alınıp tutuklanması. 
 
24 HAZİRAN’DA SİSTEME KARŞI NASIL MÜCADELE YÜRÜTÜLMESİNİ TANIMLADIK
 
2017 referanduma gelirken, FETÖ’yü bahane eden iktidar Allah’ın lütfundan fazlasıyla yararlanıp, demokrasi verenleri tasfiye etmiştir. ‘Hayır’ kampanyası boyunca, Türkiye’ye ‘Bunu durdurabiliriz’ dedik. Buna izin vermezsek, Türkiye’de faşizmin kurumsallaşmasını durdurabiliriz dedik. Hileler sonucunda referandumdan ‘Evet’ çıktı. Biz KHK’lerle yürütülen bir ülkeye karşı, tekçi anlayışa karşı, demokrasi ve barış mücadelemizi yükselttik. 24 Haziran’da demokrasinin, barışın, huzurun önündeki barajı yıkabildik. Bu önemli; bu kadar baskı ve zülüm varken, sadece seçimle her şeyi değiştiremeyebilirsiniz. Bu seçimlerde 400 vekil meselesini engelleyerek, bu sisteme karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğini tanımlamış olduk. 
 
FAŞİZME KARŞI MÜCADELEYİ YÜKSELTELİM
 
Bizim iltisakımız kadınlarla, emekçilerle, Kürt halkıyla ve Türkiye halklarıyladır. HPD, faşizme karşı en güçlü adresi gösterdi. Bütün muhalefetin, Türkiye’nin tüm emekçilerine, kadınlarına, gençlerine, her inançtan kesime sesleniyoruz. Omuz omuza verelim, faşizme karşı mücadeleyi yükseltelim. Bu iktidardan kurtulabiliriz. Bu ülke bu rejime laik değildir. Tüm hakları ortadan kaldıran bir iktidar ile karşı karşıyayız. Bizler bu anlamıyla emek ve demokrasi mücadelesinden gelen, sendikal haktan her türlü hak ile mücadele edenler tüm ülkeye örnek olmuştur. Türkiye’nin her yerinde siyaset yaparak, aslında hak gaspını teşhir ederek, Türkiye halklarını bu mücadeleye davet ediyoruz. Bu sisteme karşı mücadele etmediğinizde, kapınızı çalmayacak anlamına gelmez. Herkesin kapısını çalacaktır. 
 
TEKÇİ ANLAYIŞ BÜTÜN FARKLILIKLARA DÜŞMAN
 
Bizim sesimiz hakikatin sesidir. Bu sesi engelleyecek hiç bir iktidar yoktur. Tüm toplumun haklarına göz dikmiştir. Bu bir savaş, zülüm iktidarıdır. Bu tekçi anlayış bütün farklılıklara düşman iktidardır. Yan yana gelerek, barış talebini açığa çıkarması gerekiyor. Aslında bunu yaratacak iklim var. Faşizm ve zülüm koşullarında bunu başarabilecek bir iklime sahibiz. Kararlı bir mücadeleyi açığa çıkarmışız. Toplumun izlediği ve aradığı bir şey var. Uzun yıllardır deneyimlediğimiz bu yürüyüşten asla vazgeçmediğimiz bir kimliğimiz var. Bu bize büyük bir olanak sağlıyor. Yan yana gelmeleri engellemeye çalışıyorlar. O yüzden toplumun bütün kesimlerini bir birine düşmanlaştırmaya çalışıyor. Bazen Kürt, bazen Alevi kimliğiyle, her zaman düşmanlaştırmaya çalışıyorlar. 
 
ÖRTÜLÜ FAŞİZME KARŞI MÜCADELE EDİYORUZ
 
24 Haziran’daki başarımız buradadır. Her şeye rağmen 24 Haziran’da barajın yıkılması büyük bir umudu bir kez daha açığa çıkarmıştır. Bir tünelin içindeyiz, tünelin ucundaki ışık görünmüyor olabilir. Bu karanlıkla mücadele ettikçe, bu tünelden hep birlikte çıkacağız. Biz o ışığı görüyoruz. Bu kararlı mücadele ile bu tüneli parçalayıp çıkacağız. Bu sürdürülemez, tarihte birçok örneği var. Hiç bir tekçi anlayış ilelebet sürdürülmemiştir. Farklılıklarla var olan toplumu baskı cenderesine sokmak mümkün değildir. Bu iktidarın ömrü uzun değildir. KHK’lar ile ihraç edilenler olarak bu mücadelenin içindeyiz. Tüm topluma anlatacağız. Bu ülkede örtülü bir faşizm var. Bu koşullarda mücadele ediyoruz.”
 
Toplantı basına kapalı bir şekilde ihraç edilen emekçilerin soru ve önerileri ile devam etti.