HDP'li Baş: Sokağın gücü parlamentoyu etkileyecek

img
İSTANBUL - Sandıktan çıkan en önemli sonucun muhalefetin direnebileceğini göstermesi olduğunu söyleyen HDP İstanbul Milletvekili Erkan Baş, seçim sürecinde toplumsal muhalefet alanında açığa çıkan enerjinin büyüyerek bu iktidarın başına bela olacağını söyledi.
 
24 Haziran seçimlerinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili seçilen Erkan Baş, sandıklardan çıkan sonucu ve seçim sonrası yaşananlara dair değerlendirmelerde bulundu.
 
Seçimlerin her şeyden önce adaletsiz bir süreçte gerçekleştiğini belirten Baş, sadece OHAL'den kaynaklı değil, iktidarın devletin bütün olanaklarını kendi lehine kullandığı bir süreçten bahsettiklerini ifade etti. 
 
‘HDP'NİN BARAJI GEÇMESİ BİR BAŞARI’
 
İktidarın seçim oyununu kendisinin kurduğunu, yine hakemi ve kuralları kendilerinin belirlediğini kaydeden Baş, "Tüm bu tabloda HDP'nin barajı geçmesini bir başarı olarak görmek gerekiyor. Kuşkusuz daha iyisi mümkündü ama toplumsal muhalefet açısından baktığımızda bu seçimin sonucu HDP'nin barajı geçmiş olmasıdır. Seçim sonuçlarına iktidar cephesinden baktığımızda, seçimler öncesi AKP batışını görüyordu. Seçim sonuçları da esas olarak bunu doğruladı. AKP'nin oylarına baktığımızda yüzde 48'lerden, 40'lara kadar gerileyen bir durum var" dedi.
 
‘AKP AÇISINDAN SÜREÇ ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK’
 
HDP’li Baş, AKP'nin, MHP ile kurduğu ittifakın anlamının da yine bu seçimlerde ortaya çıktığı görüşünde. AKP'nin erimesini, kan kaybını devletin başka bir kolu olan MHP ile takviye ettiğini söyleyen Baş, devamında şunları söyledi: "Dolayısıyla toplamda iktidar açısından baktığımızda Başkanlık tartışması üzerinden AKP istediğini aldı. Ama AKP açısından süreç eskisi gibi olmayacağı açık. Özellikle MHP'nin seçimden hemen sonra yaptığı 'denge ve denetleme' görevi tanımı önemli. Tesadüfen söylenmiş değil. Bu durum toplumsal muhalefet açısından bugüne kadar ki AKP çizgisinin derinleşeceğini, halka ve Kürtlere dönük saldırıların devam edeceğini gösteriyor. Aynı zamanda ekonomik krizin derinleşmesine paralel olarak da emekçi sınıfları hedef alan daha kapsamlı bir saldırı dalgasının hedeflendiği anlamı taşıyor." 
 
 ‘TOPLUM SADECE SAYILARDAN İBARET DEĞİL’
 
Baş’a göre, seçimlerin ortaya çıkardığı bir diğer önemli sonuç ise muhalefetin direnebileceğini göstermesi oldu. Gerek HDP'nin barajı aşması, gerek Muharrem İnce'nin yarattığı heyecanın etrafında bir potansiyel gücün açığa çıktığını vurgulayan Baş, seçim öncesiyle kıyaslandığında bir heyecan kırılması olsa da, bunun çok hızlı bir şekilde telafi olacağı düşüncesinde.
 
“Toplum sadece sayılardan ibaret değildir. Toplumu oluşturan aynı zamanda dinamik kuvvetler, mücadeleci güçler vardır” diyen Baş, Türkiye'ye baktıklarında bir tarafta dingin, artık yorulmuş kalabalık bir kesim olduğunu, diğer tarafta ise Türkiye'nin geleceğini temsil eden dinamik kuvvetler olduğunu ifade etti.
 
Baş, “Görece olarak daha canlı, belli bir siyasi fikri, programı, hedefleri olan kesimler var. AKP'nin karşısındaki kuvvete baktığımızda bütün heterojenliğine rağmen bu direnci, dinamiği görüyoruz. Bu tablo umut vericidir. Ama şu var ki, toplumsal muhalefet sonuçlardan ders çıkarması lazım. Sadece 'bunlar çalıyorlar, çırpıyorlar, yapacak bir şey yok' demekle yetinemeyiz. Bundan sonra daha ciddi önemler alınması açıktır. Bu konuda da muhalefetin bir özeleştiri yapması gerekiyor" diye konuştu.
 
 
‘YÜZDE 50’Yİ ŞİDDETLE, ZORLA TESLİM ALMAK İSTEYEN İKTİDARA HODRİ MEYDAN DİYORUZ’
 
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, partilerinin Eş Genel Başkanı olan Pervin Buldan'ı telefonla arayarak tehdit etmesi olayı üzerinde de duran Baş, yapılan tehdidin ne Süleyman Soylu'ya ne de Pervin Buldan'a indirgenecek bir durum olmadığının altını çizdi.
 
Baş, konuya dair "Burada bir simgesel bir yaklaşım var. Soylu, Ağar, Çiller ve Tayyip Erdoğan rejiminin bir temsilcisi olarak Pervin Buldan'ı aramıştır. Pervin Buldan'ın kişiliğinden daha fazla da Kürt halkının hedef aldığını açıkça ifade etmek gerekir. Dolayısıyla bu, seçim öncesi yaşanılanlarla birebir örtüşüyor. İktidar diyor ki; bu ülkenin yarısını gözden çıkartmış durumdayım, bu yüzden savaş konseptine devam edeceğim. Diğer yüzde ellinin desteğini istemiyorum. Onları baskıyla, şiddetle, zorla teslim alacağım diyor. Biz de hodri meydan diyoruz. Bugüne kadar defalarca kez denedikleri ve hiçbir zaman başaramadıkları bir şeyi bir kez daha denemek istiyorlar. Ama öbür taraftan da bu pervazsızlığın bilince çıkartılması gerekiyor. Toplumun geniş kesimlerinin bu pervazsızlığı görmesi gerekiyor. Sonuçta 6 milyona yakın oy almış bir partinin genel başkanını tehdit etmek en hafif tabiriyle had bilmezliktir" sözlerini sarf etti.
 
HDP'nin yaptığı milletvekili tercihleri ile Meclis’te oluşturduğun profile de değinen Baş, HDP’nin sadece sol-sosyalistlerin değil, çok sayıda kadın vekilin Meclis’te temsil edilmesi, toplumun farklı kesimlerinden, renklerinden isimlerin Meclis’te olmasına olanak sağladığına dikkat çekti.
 
‘BARİKATLAR KIRILIYOR…’
 
Baş, bu konuda şunları söyledi: “Öte yandan devlet, Kürt halkı ile Türkiye sosyalistlerinin bir araya gelmesinden korkuyor. Sonuçta Türkiye'de bu iktidarın bir yönetim tarzı var. Yıllardır emekçileri, yoksulları, halkları, bölerek yönetiyor. Genellikle Kürt halkı ya da sosyalistlere dönük kullanılan 'bölücülük' sıfatı aslında sermaye diktatörlüğünün birincil kimliği. Siz Türkiye'nin batısını, milyonlarca emekçiyi daha rahat sömürebilmeniz, onları baskı altına almanız için 'terör sorunu' gerekçe gösteriyorsunuz ve insanları istediğiniz gibi yönetebiliyorsunuz. Şimdi bunun karşısında Türkiye'nin batısında Kürtlerin haklarını savunan bir siyasetin çıkması onların planını bozuyor. Emekçilerin bir araya gelmesi, kardeş olması önüne ördükleri barikatlar kırılıyor. Bu iktidar açısından kabul edilebilir bir durum değil. Ama onların bu manevralarını boşa çıkartacak hamleleri yapacağız." 
 
Mevcut tablo ile iktidarın en çok zorlanacağı parlamento pratiklerinin yaşanacağını söyleyen Baş, mücadeleyi sadece parlamento çatısı altına da indirgememek gerektiğini de vurguladı.
 
‘BİRİKEN ENERJİ İKTİDARIN BAŞINA BELA OLACAK’
 
Parlamentodaki varlıklarının toplumsal muhalefetin sokaktaki gücü ile doğru orantıda olacağını vurgulayan Baş, bunlar birbirini besleyip, faydalandıkça ancak parlamentonun gerçek işlevini kazanabileceğini kaydetti.
 
“İktidarın güçlü bir muhalefetle gitmesi mümkündür” diyen Baş, son olarak şunları söyledi: “Seçimlerin en önemli sonucunu korku duvarının yıkılmasında görüyorum. Seçim öncesinde sokağa çıkan her topluluğa dönük baskı şiddet, gözaltı ve tutuklamalar bir furyaya dönüşmüş durumdaydı. Seçim sattı mahalline girdiğimiz zaman insanlar aslında ne kadar güçlü olduklarını bir kez daha gördü. Halklar, emekçiler, gençler, kadınlar bir araya geldiklerinde bu iktidarın çaresizleşebileceğine ilişkin sayısız örnek yaşadık. Burada biriken enerjinin yok olmayacağından eminim. Yani seçim sonu ne olursa olsun, seçim sürecinde büyüyerek devam eden o enerji varlığını koruyacak ve bu iktidarın başına bela olacaktır."