‘Seçim değil, savaş manifestosu’

img
İSTANBUL - AKP’nin yerli silah üretimi vaadinde bulunduğu seçim manifestosunu “savaş manifestosu” olarak tanımlayan siyasi parti yöneticileri, açıklanan manifestonun halklar nezdinde bir karşılığı olmadığını belirtti.
 
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün yapılan AKP İstanbul İl Kongresi'nde partisinin seçim manifestosunu açıkladı. 16 yıldır iktidarda olan partinin manifestosunda, ülkenin içerisinde bulunduğu sorunlara rağmen “Küresel bir güç olmak için kendi silahlarımızı üretmeye devam edeceğiz. Altay tankımız gibi, Atak helikopterimiz gibi, İHA’larımız, SİHA’larımız gibi savunma sanayi değerlerimizi artıracağız” vaatleri yer aldı.
 
Ekonomi, hukuk, demokrasi, özgürlükler, eğitim ve sağlık gibi temel konularda yaşanan kaos ve krizlere rağmen, iktidar partisinin seçim vaadi olarak halka yerli silah üretimini sunmasının anlamını siyasi parti temsilcileri yorumladı.
 
Uzun: AKP TABANI BİLE ‘YETTİ ARTIK’ DİYECEK DURUMDA 
 
Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Sibel Uzun, küresel silahlanmaya yönelik bu sözlerin sarf ediliyor olmasının her şeyden önce savaş çığırtkanlığına devam edileceği gerçeğini gösterdiğini belirti.
 
Uzun, Suriye politikasında çok büyük hezimetler yaşanmasına, ABD ve Rusya arasındaki çelişkiler doğrultusunda siyaseten bölgede tutunmaya ve Efrin’de çok büyük bir zulme yol açılmasına rağmen hala savaş naraları atılmaya devam edildiğini ifade etti. AKP’nin bu tür silahlanma, savaş gösterisi yaparak kazanmasının artık çok eskilerde kaldığını söyleyen EHP Başkanı, bu politikadan duyulan rahatsızlığın AKP’nin kendi tabanında bile ‘yetti artık’ denilecek bir durumda olduğunu ifade etti.
 
‘HDP ETRAFINDA KENETLENECEĞİZ’
 
Dile getirilen diğer seçim vaatlerinin de mali açıdan neye tekabül ettiğini bildiklerini dile getiren Uzun, şunları söyledi: “Vergi affı gibi pek çok başlıkta sayılan şeylerle prim toplamaya çalışıyorlar. Ama bu manifestonun halklar nezdinde bir karşılığı yok. Bizim muhalefetimizle de daha çok boşa düşürülecek. Bu seçim sürecinde çok ciddi farklılıklarla siyasal arenada gerçek bir muhalefet yürüyor. Tüm ‘Hayır’ cephesi tarafları ve AKP’nin tabanında da 16 Nisan’da ‘Hayır’ diyenler için diyorum. HDP’nin ise çok özel bir yeri var. Selahattin Demirtaş özgürlüğü, şu anda herkes için bir konu haline geldi. O açıdan bu seçim vaatlerini boşa düşürülebilecek, hem farklı hem sesli hem de çoklu iyi bir siyasal ortam içerisindeyiz. O nedenle ne kadar seçim vaadi yaparlarsa yapsınlar, ne manifestosu ortaya atarlarsa atsınlar boşa düşecek ve biz bunu çok güçlü bir şekilde hep birlikte öreceğiz. Hem Selahattin Demirtaş’ın adaylığı etrafında hem de HDP’nin seçim çalışmaları etrafında HDP’nin içinde yer almayan sosyalistler olarak kenetleneceğiz.” 
 
TAŞ: AKP’NİN TOPLUMA SUNABİLECEĞİ BİR ŞEY KALMADI
 
 
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş da, AKP’nin açıklanan seçim vaadinin aslında “savaş vaadi” olduğunu görüşünde.
 
Bu durumun “Türkiye’nin geleceğine dair Erdoğan’ın artık hiçbir karşılığının olmadığının da görüntüsü” olduğunu dile getiren Taş, “Savaşla bir gelecek olmaz. Savaşla insanlık kendini hiçbir açıdan geliştiremez. Doğal olarak insanlık ancak savaşa karşı demokrasi, eşitliği, özgürlüğü, barışı, kardeşliği tesis ederek genişleyebilir. Türkiye’ye savaş değil, barış lazım. Bir arada yaşam, eşitlik, özgürlük ve demokrasi lazım” dedi. 
 
AKP’nin elinde artık topluma sunabileceği bir şeyin kalmadığını vurgulayan Taş, şu değerlendirmelerde bulundu: “Neyi kazandıracak. Sonuç itibarıyla erken seçim, baskın seçim kararı zaten kaybettiğinin bir göstergesidir. Zararın neresinden dönersek kardır hesabıyla yangından mal kaçırırcasına baskın seçime giderek son bir çırpınış içerisinde. Ama görünen o ki başaramayacaklar, yenilecekler. Türkiye’yi büyük bir çıkmaza sürüklediler. Büyük bir yıkımla yüz yüze bıraktılar hem maddi hem manevi olarak. İnsanları birbirine düşman kılmaya çalıştılar. Millete, insanlara hakaret ettiler, aşağıladılar. Yani insanlık namına yapılmaması gereken ne varsa yaptılar. Doğal olarak insanlara verebilecekleri hiçbir şeyleri kalmadı. Dün açıkladığı programa kendisi bile inanmadı.”
 
HATİMOĞULLARI: SİLAH ÜRETMEK MARİFET DEĞİL!
 
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları’na göre ise, AKP’nin silah sanayisiyle ilgili bu tür vaatlerde bulunması her şeyden önce kendilerinin dile getirdiği “dış politikada yapıcı bir politika izleyeceğiz” yaklaşımıyla çelişiyor.
 
“Yapıcı politika barış, kardeşlik ister ve bunlara saygı ister. Fakat mevcut olan iktidarın bugüne kadar yanı başımızda Suriye’de yaşayan Kürt halkı, Arap ve Süryanilere karşı cihatçıları destekleyerek aslında yıkıcı bir dış politika izlediğini görüyoruz. Bunu Efrin’de de görebiliyoruz” diyen Hatimoğlukları, bu anlamda silah üretmenin marifet olmadığının altını çizdi.
 
‘TALAN EDİLMİŞ ÖZGÜRLÜKLER VE DEMOKRASİ’
 
AKP’nin bu manifestosu ile aslında Kürt halkına karşı daha çok şiddet ve savaş vaat etiğini sözlerine ekleyen Hatimoğulları, “Daha sonra eşit vatandaşlık ve kardeşlikten bahsediliyor. Bu diğer önemli çelişkilerden bir tanesi de Kürt halkıyla ancak demokratik yöntemlerle ve onurlu bir barışın inşasıyla hakkettin kardeşleşebilir ve eşit vatandaşlıktan bahsedebiliriz. Gezi direnişi, şehirlerimizi talan etmek olarak değerlendiriyorlar. Halbuki Gezi direnişi talan edilmiş özgürlüklerimizin, talan edilmiş demokrasimizin yeniden inşası anlamındadır” diye konuştu.
 
Hatimoğulları, AKP’nin kadın politikalarına da değindi. Bu iktidar döneminde cinsiyetçililiğin alası ile karşılaşılmasına rağmen, ‘kadına karşı her türlü cahiliye adetini ayaklar altına alacağız’ denildiğine dikkat çeken Hatimoğulları, “Şu an kadınlara yönelik yürüttükleri cahiliye politikaları kendilerinin önemli bir kılavuzu haline gelmiştir. Bunu kadına yönelik şiddetin artmasından, taciz, tecavüz, kadın cinayetlerin artmasından da görüyoruz” dedi.
 
MA / Sadiye Eser