Göç ve Uyum Raporu’na HDP'den muhalefet şerhi

img
ANKARA - HDP, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bünyesinde hazırlanan “Göç ve Uyum Raporu”na muhalefet şerhi düştü. HDP, mültecilere karşı kullanılan ayrımcı ve ötekileştirici dilin mültecilerin yaşadığı temel sorunların başında geldiğine işaret etti.  
 
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na bağlı Mülteci Hakları Komisyonu, “Göç ve Uyum Raporu”nu görüşmek üzere toplandı. Hazırlanan rapora ilişkin eleştiriler ve itirazlar dile getirildi. 
 
SADECE KAMPLARDAKİ MÜLTECİLER ESAS ALINDI
 
Komisyon üyesi HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp, Türkiye’de 4 milyon mülteci olmasına rağmen, hazırlanan raporda kamplarda bulunan mültecilerin sadece yüzde 8’ini esas alındığını belirterek, bu durumu eleştirdi. 
 
NEFRET DİLİ CİNAYET GETİRİYOR
 
Mültecilerin Türkiye’de yaşadıkları zorluklara ve ayrımcılığa işaret eden Yiğitalp, “Ama eğer 9 aylık hamile bir kadın tecavüze uğrayıp, ardından öldürülüyorsa bu kullanılan günlük nefret dilinden de bağımsız değildir. Bunu tariflerken, o insanları, nasıl tariflediğimize de bağlıdır. ‘Suriyeli’ diye tariflemek, bir defa yanlış bir yaklaşımdır. Hani biz ‘mülteci’ mi diyoruz, ‘göçmen’ mi diyoruz, ‘geçici koruma’ mı diyoruz? Bence bizim bu kavramları da netleştirmemiz gerekiyor” diye konuştu.
 
Yiğitalp, bu dilin aynı zamanda ayrımcılık yarattığını ve mültecileri hedef haline getirdiğinin de altını çizdi. Yine Türkiye’deki mültecilerin büyük çoğunluğunun kadın ve çocuklardan oluştuğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:
 
“Kadın ve çocuklara yaşam güvencesi sağlamadıkça, bulundukları alan ve mekânların güvenliğini alınmadıkça; onlara çalışma ortamı sağlamadıkça, her türlü istismarın yaşanması çok mümkün ve biz bunu çok gödük. Her gün bir dramla karşı karşıyayız ve bu dramın da birebir sorumlusu hepimiziz aslında. Pratik olarak ne yapıldı, bundan sonra ne yapılacak, bunları hep konuşmamız gerekiyor. Çünkü bu, siyaset üstü bir durumdur, bir dramdır ve insanlık dramıdır. Hani, Suriye bizim hemen yanı başımızda olan bir komşu ülkedir ve mezhep çatışması, inanç çatışması, etnik çatışmalar, aklınıza gelen her türlü çatışmanın olduğu bir alandır. O çatışmaları besleyip daha çok derinleştirmek mi ya da o insanların orada kalmasını sağlayacak politikalar mı izlemek gerekir köklü çözüm olarak? Bunların hepsini bir bütün olarak tartışabilmeyi ve konuşabilmeyi umut ediyorum ve öneriyorum.” 
 
Yiğitalp, hazırlanan raporun bu temel gerçeklerden yoksun olduğunu belirterek hazırladığı muhalefet şerhini de komisyona sundu.