Buldan: ‘3 saat’ dediler 32 gündür giremediler

img

ANKARA  - HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Efrin'e yönelik operasyona değinerek, "Türkiye’nin Efrin’e başlattığı savaş 32. gününde ‘3 saatte gireriz, temizleriz’ dediler ama 32 gündür girmeye çalışıyorlar. Efrin, barışın kalesidir. Halklar eşit, özgür demokratik bir yönetim kurmak için çaba sarf ediyorlar" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) 3. Olağan Büyük Kongresi sonrası ilk grup toplantısı yapıldı. Toplantıya birçok il eş başkanının yanı sıra Parti Meclisi üyeleri de katıldı. Yeni seçilen Eş Genel Başkan Pervin Buldan konuştu. Buldan, ilk olarak 21 Şubat Dünya Anadil Günü’ne ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, “Bir insanın anadili kendi topraklarında doğduğu, annesinin ak sütü gibi kendisine hak olduğu bir dildir. Bu diller üzerinde hala yasakların devam etmesini kabul etmiyoruz. Anadil üzerindeki tüm baskıların kaldırılması gerektiğini belirtiyoruz. Anadil onurumuzdur. Tüm baskılara rağmen anadil gününü kutluyorum” dedi.
 
Ardından eş başkan olarak seçildiği kongreye ilişkin konuşan Buldan, Türkiye’nin dört bir yanından gelerek kongreye katılanlara teşekkür etti.
 
‘HALK TECRİDİ YERLE BİR ETMİŞTİR’
 
Buldan, 40 bine yakın kişinin katılımıyla gerçekleşen kongrenin Türkiye tarihi açısında önemli bir kongre olduğuna vurgu yaparak, “Çünkü her türlü zorbalığın ve faşizmin gittikçe arttığı bir dönemde bu kadar büyük bir salonu doldurmak her babayiğidin haddi değildir. Bunu yapacak tek güç Türkiye halklarıdır ve bu da bir kez daha gerçekleşmiştir. HDP üzerindeki zulüm devam ettiği bir zamanda, demokratik siyaset kanalarının tıkatıldığı, siyasilerin rehin alındığı bir süreçte böyle bir kongre yapmak bizlere nasip oldu. Hangi parti olursa olsun, bir milletvekili tutuklu olsa bile o partinin kapısına kilit vurulur. Ancak biz 9 milletvekilimiz, belediye eşbaşkanlarımız, parti yöneticilerimiz, il ve ilçe eşbaşkanlarımızın tutuklu olduğu bir dönemde böylesi görkemli bir kongre gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. Halkımız bir kez daha ‘tüm baskılara rağmen 10 binlerle kongreye gelmesini biliriz’ demiştir. 
 
Kongremiz siyaset dışına atılmaya çalışılan partimizin halkımızla birlikte demokratik siyasete olan inancını bir kez daha ortaya koymuştur ve halkımız savaşa karşı barışı haykırmıştır. Demokratik çözümden yana iradesini ortaya koymuştur. Halkımız, hükümet tarafından devrilen çözüm masasına geri dönülmesi mesajını vermiştir. 5 Nisan 2015 tarihinden beri kendisinden haber alınamayan Sayın Öcalan üzerindeki tecridi yerle bir etmiştir” diye konuştu.
 
‘HDP DİRENİŞİN KALESİDİR’
 
HDP’ye dönük gözaltı ve tutuklamalara da tepki gösteren Buldan, “Bu tutuklamaların ve gözaltıların elbette ki barışı savunanlara karşı yapıldığını çok iyi biliyoruz. Özellikle savaşa karşı duranlar barışı savunanlar bu ülkede insanların ölmemesini isteyenlere karşı yapılan bu tutuklamaları, bu gözaltı furyasını kabul etmediğimizi bir kez daha ifade etmek isteriz. Herkes şunu çok iyi bilmeli ki, HDP Türkiye halklarının, demokrasi ve özgürlük rüyasıdır. HDP direnişin kalesidir. HDP barışın kalesidir. HDP birlikte yaşamın kalesidir. Ve HDP bu büyük insanlık yürüyüşünün her türlü zorbalığa karşı devam ettirecektir” şeklinde konuştu.
 
Buldan, Efrin’e dönük saldırılara ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Türkiye’nin Efrin’e başlattığı savaş 32. gününde ‘3 saatte gireriz, temizleriz’ dediler; ama 32 gündür girmeye çalışıyorlar. Oysa Efrin, barışın kalesidir. Efrin’de halklar eşit, özgür demokratik bir yönetim kurmak için çaba sarf ediyorlar. Efrin aynı zamanda sığınmacıların savaştan kaçtığı bir huzur yeridir. Ve Efrin bir istikrar bölgesidir. Türkiye bir istikrar oluşmasını engellemek için orada. ‘Terör koridorunu bozmak için gidiyoruz’ dediler, ama herkes biliyor ki orada yaşayanlar huzur içinde, barış içinde yaşıyorlar. Ankara’dakiler de pekiyi biliyorlar ki bu bölgede eğer demokratikleşme gerçekleşirse kendilerini demokratikleştirmek zorunda kalacaklar. 
 
EFRİN ÜZERİNDEN SEÇİM HESAPLARI YAPILIYOR
 
Efrin savaşını aynı zamanda, iktidarın kendi iktidarını düştüğü bir savaş gerekçesi olarak da değerlendiriyoruz. Çünkü AKP’liler Efrin’e girmekle oylarımız arttı diyor. Afrin üzerinden seçim hesapları yapılmaya çalışılıyor. Türkiye halkları bunu çok iyi görmeli. Çünkü Efrin’e gidenler ya da Efrin’de savaş kararı alanlar bugün kendi koltuklarında oturmaya devam ediyorlar. Efrin’de savaş kararı alanlar nutuk atmaktan başka bir işe yaramıyorlar. Dolayısıyla roketlerin üzerine imza atarak bir savaş kampanyası yürütmek bu ülkeye fayda getirmez. O roketlerin gidip Efrin’de insanları öldürdüğünü herkesin çok iyi bilmesi gerekiyor. Bunlar gündemi sadece savaş ve yıkım üzerinden götürüyorlar.”
 
Buldan, konuşmasına devam ettiği sırada yeni gözaltından çıkan HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, salona geldi. Kemalbay, alkışlarla karşılandı.
 
‘YILDIRIM HALKLARA ÖLÜMÜ REVA GÖRMÜŞTÜR’
 
Başbakan Binali Yıldırım’ın “çözüm mözüm yok kardeşim” sözlerine tepki gösteren Buldan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu ülkenin Başbakanı ‘çözüm mözüm yok kardeşim’ diyerek Türkiye halklarına bir kez daha ölümü reva görmüştür. Çözüm süreci Türkiye halklarının barışa olan inancının bir göstergesiydi. 2011 ve 2014 arasında yaşanan çözüm sürecinde bu ülkeye tek bir tabutun gelmemesinin, annelerin ağlamamasının bizler için büyük bir kazanımı oldu. Çözüm sürecini yönetenlerden bir hesap sorma girişimine girdilerse onlara şunu hatırlatmak isteriz: Bu ülkede insanların ölmesinde, gençlerin toprağın altına girmesinde rol oynamaya kimsenin hakkı ve haddi yoktur.
 
İKTİDARIN GÜNDEMİNDE ÇÖZÜM OLMALIDIR
 
Çözüm sürecinde hiçbir şekilde eşit koşullarda olmayan, başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu’da demokrasinin gelişmesi için çaba sarf eden Sayın Öcalan’ı saygıyla selamlıyorum. Çözüm sürecini mahkum ettiler. Çözüm sürecini mahkum ederek tecrit başlattılar. O tarihten bugüne ne ailesi ne avukatları hiçbir görüşme başlatmadı. Çözümü mahkum ettiler derken, sevgili İdris Baluken’in sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Tek gayesi barışın hakim olması için çaba sarf eden, çözüm sürecinin hayata geçmesi yönünde çaba serf eden İdris Baluken’e 18 yıl ceza verildi. Bu ne demek? Bu barışı mahkum etmek demek. Bu, ‘biz çözüm değil, çözümsüzlük istiyoruz’ demektir. Oysa iktidarda olan bir partinin gündeminde elbette ki çözüm olmalıdır. Çünkü çözümle birlikte bu ülkenin Hakkari’sine de Edirne’sine de tabutlar gitmeyecektir. Hiçbir anne kendi çocuğunun tabutunu kapısında görmek istemez ve hiçbir anne kendi çocuğunu savaşta ölsün diye büyütmez. Hiçbir çocuk babasının tabutuna sarılmak istemez. Hiçbir anne evlat ölümünden gözyaşı dökmek istemez. İşte bunun için çözüm yolunu gösteriyoruz iktidara, bir kez daha. Çözüm sürecini bitirmemiş olsaydınız, bugün Efrin’de savaşa girmemiş olacaktınız, darbe girişimi gerçekleşmeyecekti.”
 
'AHLAK DERSİ VERDİ'
 
Buldan, Türkiye’nin yargısının tutumunu da eleştirerek, “Fakat çözüm sürecinin bitirilmesiyle birlikte yargının durumu gözler önünde. Çözüm sürecinin sona ermesiyle birlikte ülkenin karşılaştığı yargıdan bahsetmeden geçmek olmaz. Partimizin Eş Genel Başkanlığı’nı yapan ve 14 Şubat’ta Sincan’da Sevgili Selahattin Demirtaş, 3 gün boyunca yargılanmaya çalışıldı. O 3 gün boyunca Selahattin Demirtaş hükümeti yargıladı, adaleti yargıladı, mahkeme heyetini yargıladı. Demokrasinin, hukukun nasıl ayaklar altına alındığını gösterdi. Selahattin Demirtaş Türkiye’ye bir hukuk dersi verdi, siyasi bir ders verdi. Bir ahlak dersi verdi. Selahattin Demirtaş’ın yaptığı hem esasa hem usule ilişkin savunmalarının hukuk derslerinde okutulacağına inanıyoruz. Bir milletvekilinin dokunulmazlığı olduğu halde nasıl yargılandığına tanıklık ettik. Bir milletvekilinin konuşmalarından dolayı, yasama sorumsuzluğuna dair nasıl sorgulandığına tanıklık ettik. O mahkemede, Türkiye’deki hukuk, adalet bir kez daha ayaklar altına alınmıştır. Tutuklu tüm rehine arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması gerekiyor” diye kaydetti.
 
‘GAZETECİLERİN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN TANK MI ALMANIZ GEREKİYOR’
 
Gazeteci Deniz Yücel’in bir “pazarlık” sonucu serbest bırakıldığını anımsatan Buldan, “Elbette ki bir gazeteci, bir aydın cezaevinde olmamalıdır, Deniz Yücel’in serbest bırakılmasından duyduğumuz mutluluğu ifade etmek isteriz. Ancak Almanya’da yapılan kirli pazarlıklar sonucu adalete rağmen nasıl serbest bırakıldığına hep birlikte tanıklık ettik. Oysa tankların verildiği ve böyle bir anlaşma sonucunda Deniz Yücel’in serbest bırakıldığını gördük. Şu anda cezaevlerinde başka gazeteciler, başka aydınlar da var. Hemen akabinde Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak’a verilen ağırlaştırılmış müebbet cezasını kınıyoruz. Onların serbest kalması için ABD’den, Almanya’dan, Fransa’dan tank ve top mu almanız gerekiyor? Onların serbest kalması için hangi anlaşmaların yapılması gerekiyor?” diye sordu.  
 
İlk grup toplantısı olması sebebiyle konuşmasını kısa tutmak istediğini belirten Buldan, son olarak şunları söyledi: “Ülke savaş halindeyken yargı, hukuk, adalet yerlerde sürüklenirken, açlık yoksulluk sefalet artarken tüm bunlara neden olanlar kapalı kapılar ardında ittifak görüşmeleri yapıyorlar. İnsanların öldüğü bir ortamda oyları nasıl artırabiliriz. ‘AKP-MHP ittifakı ile başkanlığı nasıl elde ederiz’in bu ülkeye faydası yok. Çünkü ülke elden gidiyor. Titanik gibi. Gemi su almış batıyor, bunlar kendilerini kurtarmanın derdindeler, kendilerine özel seçim sistemi geliştirmenin derdindeler. Ama ne yaparlarsa yapsınlar AKP-MHP ittifakı kaybedecektir, çünkü halklar vardır, HDP vardır. Kadınlar, HDP olduğu sürece onlar kaybetmeye mahkum olacaklardır.
 
Onlar bu haldeyken, Türkiye bu haldeyken ülkenin dört bir yanında çocuk istismarları, tecavüzler gündemimizden düşmüyor. Geçen hafta Adana’da iğrenç bir olay yaşandı. 4 buçuk yaşındaki bir kız çocuğu tecavüze uğradı. Bu bir vahşettir, bu bir insanlık suçudur. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ‘Biz olayı araştırıyoruz’ diyor. Neyin araştırmasını yapıyorsunuz? Siz o koltukta niye oturuyorsunuz? Biz bu durumu asla kabul etmiyoruz. Engellenmesi için çaba sarf edeceğimizi de ilan ediyoruz. Hiç kimsenin umudunu kaybetmemesi gerekir. Kimse karamsarlığa düşmemelidir, aydınlık gelecek bizlerin elindedir. Özgürlük, demokrasi, eşitlik ve adalet mücadelemizi yükselteceğimizin sözünü veriyoruz.”