Çiftyürek: Öcalan'ı gözeten bir ulusal ittifak lazım 2019-06-12 09:13:16 DİYARBAKIR - Kürt sorununun bölgesel ve küresel gelişmelerle artık "Kürdistan" meselesine dönüştüğünü belirten KKP Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, bunu kabul etmeyenlerin Samsun’da buluştuğunu söyledi. Çiftyürek, o fotoğrafa karşı Kürt siyasetlerine "Öcalan'ı gözeten bir ulusal ittifak” önerdi.  Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde başlatılan ve 200 günün ardından sonlandırılan açlık grevi ve ölüm oruçları direnişi sonrası PKK Lideri Abdulah Öcalan avukatları ile görüşmeye başladı. 2 Mayıs'ta avukatları ile görüşen Öcalan, avukatları aracılığıyla yanında bulunan diğer 3 tutuklunun da imzasıyla 7 maddelik bir deklarasyon açıkladı. Öcalan, deklarasyonda demokratik siyaset, onurlu bir barış, toplumsal uzlaşının önemine dikkat çekti.    Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, Öcalan'ın bu mesajlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    Öcalan üzerindeki tecridin her zaman ‘gayri insani ve hukuki’ olduğunu dile getirerek sözlerine başlayan Çiftyürek, “büyük bir direniş” olarak tanımladığını açlık grevleri sonucunda geri adım atılsa da, tecridin kalıcı olarak kaldırılması gerektiğini söyledi.   ‘DERİNLEŞTİRİLMİŞ ÇATIŞMAYA KARŞI TOPLUMSAL UZLAŞI’   Bugün uygulanan politikalar dolayısıyla toplumda derin bir çatışma potansiyeli olduğunu belirten Çiftyürek, Öcalan'ın derinleştirilmiş çatışmaya karşı toplumsal uzlaşıya dikkat çektiğini ifade etti. Toplumsal uzlaşı için çaba sarfedilmesi gerektiğini söyleyen Çiftyürek, "Öcalan'ın çağrısı yerinde bir çağrıdır. Kürt siyaseti, çatışma olmadan bu sorunun demokratik uzlaşı içerisinde çözülmesi gerektiği çağrısını yıllardır yapıyor" dedi.    ÇÖZÜME HALKLAR ZORLAMALI   Hem Cumhur hem de Millet ittifakının Türkiye toplumunun sorunlarına, özellikle de Kürt sorunu ile ilgili yakınlaşması gerektiği kaydeden Çiftyürek, ancak mevcut tabloda AKP-MHP ittifakının demokratik uzlaşı zeminine hazır olmadığını vurguladı. Buna rağmen halkların bunları çözüme zorlaması gerektiğini söyleyen Çiftyürek, "AKP birden fazla nedenle birlikte şu anda seçimden kaynaklı Kürtlere belli mesajlar veriyor. Dileriz, verilen mesajlar İstanbul seçimlerine kadar değildir. Bu mesajlar 23 Haziran'dan sonra da devam ederse Öcalan'ın çağrısı bir parça da olsa karşılık bulur. Kürdistan sorunun demokratik siyasetle çözülmesi için şartlar olgunlaşır. Ancak, AKP'nin siyasi ömrünü de tartışmak gerekir. AKP'nin siyasi ömrü 23 Haziran seçimlerinde belli olur. Bu ömrü sürer mi sürmez mi? Bu durum belli değil" diye konuştu.    Öcalan'ın ‘demokratik siyaset’ vurgusu üzerinde de duran Çiftyürek, Kürt sorununun çözümü konusunda şiddet olgusuna başvurulmadan tarafların birbiriyle tartışarak ve ilişkiyi kesmeden demokratik siyaset zemininde buluşması gerektiğini kaydetti.    ‘KÜRTLER HİÇBİR ZAMAN SAVAŞ VE KANDAN YANA OLMADI’   Kürt halkının hiçbir zaman savaş ve kandan yana olmadığını dile getiren Çiftyürek, şöyle devam etti: "Kürtler, 150 yıldır yeterince kan, gözyaşı, kitlesel göç yaşadı. Kürtler, Kürt sorununun demokratik bir zeminde çözülmesini istiyor. Ancak Türkiye bu zemine girer mi girmez mi o ayrı bir olay. Kürt meselesinde yeniden 'alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete' dönülmesin. 2013 yılında bir araya geldiler, ondan sonra da masa devrildi. O masada bulunan taraflardan Selahattin Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder gibi isimler içeride. Siz kendiniz başlattınız bu süreci. Ama sürecin aktörlerini içeriye atıyorsunuz. Bu onurlu bir barış ve yaklaşımı değildir. Bu durumun aşılması gerekir. Türkiye, yeniden bir çözüme adım atacaksa, bu onurlu bir şekilde olmalıdır. Yoksa Kürtler diğer türlü atılacak bir adımı kabul etmeyecektir."     ‘TÜRKİYE ZORLANIYOR’   Çiftyürek, bölgesel ve küresel gelişmeler doğrultusunda Kürt meselesinde çözümün makas değiştirip, çıtanın da yükseldiğine de ifade etti. Çiftyürek, "Türkiye birden fazla nedenden kaynaklı zorlanıyor. ABD ve Rusya arasında tam anlamıyla sıkıştı. Türkiye, ABD'den koparsa Kürt sorunu onun için çok daha ağırlaşır. Türkiye, Güney Kürdistan meselesinde de sıkıştı. Güney'de, fiilen bir Kürt devleti var. Suriye'de, fiilen bir Kürt devleti de var. Dolayısıyla hem Güney de hem Suriye'deki bu iki basınç, Kuzey'e dönük muazzam bir geçiş sağlıyor. Buradaki Kürtler ‘kültürel haklara razı olmam’ diyor. Çıtayı yükselti ve başka haklar da istiyor. Türkiye ise, bu basıncı önlemek için sınıra duvar ördü ve binlerce asker sınıra yığdı. Bu da çözüm değil. Türkiye, bunları yapmasına rağmen yine de zorlanıyor. Kürt meselesi artık Kürdistan meselesine dönüştü. Bunu Erdoğan da danışmanları da iyi biliyor" dedi.    ‘SAMSUN FOTOĞRAFI BİR İŞARET’   Yine Erdoğan'ın 19 Mayıs'ta Samsun'da diğer parti lideriyle verdiği fotoğrafı hatırlatan Çiftyürek, "Kürt meselesini ileriki süreçte gündeme getirirlerse bir devlet projesi olarak getirilecek. Erdoğan'ın insiyatifinden çıkarılacak. Kürt sorunu konusunda Erdoğan muhatap olur mu olmaz mı emin değilim. Bu meselenin çözümü, yeni siyasi aktörler üzerinden olgunlaştıracaklar. Samsun fotoğrafı da buna bir işarettir. Kürtlerin de buna göre tutum alması gerekir" dedi.    ‘ÖCALAN'I GÖZETEN BİR ULUSAL İTTİFAK LAZIM’    Öcalan'ın ise, 2013'teki duruşundan vazgeçmediğini bir kez daha gösterdiğini söyleyen Çiftyürek, "Öcalan, 2013 bildirgesinin derinleştirilmesini ve netleştirilmesini istiyor. Öcalan, 2013 sürecinin üzerinden çok şey geçtiğini biliyor. Kürt halkı temel kazanımlarını korudu. Dolayısıyla her siyasi çözüm bir öncekinin tekrarı değildir. Her masa kurulduğundan bir öncekini göz önünde bulundurur, ama yeni argümanlar ile oturur. Samsun fotoğrafını izleyip göreceğiz. O fotoğrafla Kürt halkının karşısına çıkacaklarsa Kürt siyasetleri de Öcalan'ı gözeten bir ulusal ittifakla bu süreci götürmelidir. Bu süreç böyle göğüslenmesi gerektiğine inanıyoruz" diuye vurguladı.   ‘TÜRKİYE, ENİNDE SONUNDA ROJAVA'YI TANIYACAK’   Öcalan'ın Suriye'ye dönük çağrısına değinen Çiftyürek, bu konuda şu değerlendirmelerde bulundu: "Bu saatten sonra özellikle Esad, İdlip meselesini aşarsa kıyamet Rojava üzerinde kopacak. Mesele Türkiye tehditi değil, Rusya ve Suriye'den gelecek tehditdir. Kürtlere statüsüzlük diretilirse kıyamet kopar. SDG bunu kabul etmez ve etmemelidir de. Suriye, federatifliği kabul ederse sorun olmaz, kabul etmezse büyük bir kriz var. Rojava hiçbir zaman Türkiye'yi tehdit etmedi. Esat'ın yapamadığı Arap Kemeri’ni Türkiye yapmak istiyor. Bu tutmadı ama. Türkiye nasıl mecbur kaldı Güney Kürdistan'ı tanıdıysa yarın da Rojava güçlerini tanıyacak. Aklın yolu budur. Türkiye, eninde sonunda Rojava'yı tanıyacak. ABD'de bunu istiyor."    Kürt sorunun çözümü konusunda askeri operasyonların çözüm olmadığının altını çizen Çiftyürek, "Kürtler, başından beri barış elini uzatıyor. O zaman bu el tutulmalıdır. Bu durum her iki tarafın da yararınadır" dedi.    MA / Mehmet Şah Oruç – Özgür Paksoy