Diyarbakır'daki siyasi parti ve STÖ'lerden ortak açıklama: Demokratik Türkiye’yi inşa etmek için mücadeleye 2019-06-11 18:26:44   DİYARBAKIR - Diyarbakır'da 14 sivil toplum örgütü ve siyasi parti, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları aracılığıyla ortaya koyduğu deklarasyona ilişkin açıklama yaparak, "Herkesi özgürlük ve demokrasi değerleri etrafında buluşarak demokratik Türkiye’yi inşa etmeye ve bunun mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz" dedi.    Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgür Kadın Hareketi (TJA), HDP Kadın Meclisi, HDP Gençlik Meclisi, Rosa Kadın Derneği, 78'liler, Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER), Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği  (MEBYA-DER), Ekoloji İnisiyatifi, Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED-DER) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği'nin (ÖHD) de aralarında bulunduğu 14 sivil toplum örgütü ve siyasi parti, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatı ve aile bireyleri aracılığıyla gönderdiği mesajlarına ilişkin basın açıklaması düzenledi. TUAY-DER binası önünde düzenlenen açıklamaya çok sayıda sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcileri katıldı. Açıklamanın yapılacağı TUAY-DER binası önünü yoğun polis ablukası altına alındı. Kitle adına açıklamayı, DBP İl Eş Başkanı Galip Kandemir yaptı.   'KRİZDEN ÇIKIŞIN YOLU DEMOKRATİKLEŞMEYLE MÜMKÜNDÜR'   Kandemir, insanlık tarihinin en büyük devrimlerinin yaşandığı Anadolu ve Mezopotamya toprakları emperyalist güçlerin yarattığı kriz ve kaosla boğuştuğunu belirterek, yaşanan kriz ve kaosun sorumlusunun demokrasi ve özgürlük değerlerinden nasibini almamış ve tüm toplumsal değerleri sömüren iktidar güçleri olduğunu söyledi. "Doğa katliamlarından kadın katliamlarına, etnik ve kültürel soykırıma kadar her türlü vahşeti pervasızca sürdürmektedirler" diyen Kandemir, savaştan sömürüden beslenen egemen güçlere karşı adalet, eşitlik ve özgürlükten yana olanların mücadelesinin tarihte olduğu gibi günümüzde de kesintisiz sürdüğünü söyledi. Bu mücadelenin aydınlık ve karanlığın mücadelesi olduğunu ifade eden Kandemir "Yaşamın her alanının faşizmin karanlığına mahkum edilmek istendiği bir dönemden geçiyoruz. Halklarımıza dayatılan bu faşizm karanlığından kurtulmak için eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelemizin soluksuz yürütülmesi gerektiğinin bilincindeyiz. Ortadoğu, Kürdistan ve Türkiye’de kapitalist moderniteden beslenen tekçi sistemin alternatifi olan demokratik modernitenin toplumsal uzlaşıya dayanan demokratik sistemini inşa etme sorumluluğuyla karşı karşıyayız. Bu kriz ve kaostan çıkmanın yolu Ortadoğu ve Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesinin başarılmasıyla mümkündür. Halklarımızın özlemini  duyduğu demokratik ve özgür yaşamı ancak demokratik ve özgürlükçü güçler yaratabilir.İktidardan, savaştan, krizden ve kaostan beslenenlerden medet ummanın kriz ve kaosu daha da derinleştireceği kesindir" diye ifade etti.   ÖCALAN'IN MESAJINA VURGU   Demokrasi, eşitlik ve özgürlük için yeterli yoğunluk ve iradeyle yürüyerek başaracaklarına inandıklarını belirten Kandemir, Diyarbakır’daki demokratik kurumların bugüne kadar yürüttüğü güçlü ve kararlı mücadeleyi; demokratik Türkiye’yle taçlandıracağına dair iradelerini yeniden beyan etmek istediklerini söyledi. Kandemir, "Sayın Abdullah Öcalan ,yayınladığı 6 mayıs tarihli 7 maddelik   demokratik deklarasyonla ‘genelde Ortadoğu özelde Türkiye’de yaşanan krizden çıkışın yolunun başta savaş olmak üzere fiziki şiddet araçlarıyla değil, yumuşak güçle yani akıl, politik ve kültürel güçle çözülebileceğini’ vurgulayarak tüm demokrasi güçlerini sorumluk almaya davet etmiştir. Gerek  6 Mayıs tarihli Deklarasyonu gerekse de 2013 Newroz bildirgesi ile Türkiye de yaşanan siyasal, ekonomik sosyal, kültürel tüm toplumsal sorunların çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için ‘her türlü kutuplaşma ve çatışma kültüründen uzak, demokratik müzakere yöntemine şiddetle ihtiyaç olduğunu’ belirtmiş demokratik siyaset ve toplumsal uzlaşı ile çözülebileceğini yalın bir şekilde ortaya koymuştur" dedi.   'MÜCADELEYİ YÜKSELTMEYE ÇAĞIRIYORUZ'   İnkar, imha ve savaşla Türkiye’nin sorunlarının daha da derinleşeceğine ve bu sorunların ancak demokratik mücadele ve demokratik müzakere ile çözülebileceğine inandıklarını vurgulayan Kandemir, DTK Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde başlayan, cezaevlerinde ve dünyanın dört bir yanına yayılan açlık grevi direnişleri ve bu direnişe alanlarda öncülük eden beyaz tülbentli anaların onurlu ve kararlı duruşu İmralı kapılarını aralayarak demokratik barışçıl çözüm için tarihi bir fırsat yarattığına dikkat çekti. Demokratik çözüm ve barışın iktidar güçlerinden beklenmeyeceklerini belirten Kandemir, şunları söyledi: "Sayın Öcalan’ın çağrısına Başure Kürdistan’a işgal operasyonu ile yanıt veren AKP- MHP iktidarının tavrı bir kez daha göstermiştir. Bu işgal girişimini halklarımızın demokratik birliğine ve özgür geleceğine dönük saldırı olarak görüyor ve kınıyoruz. Dolayısıyla yeniden ortaya çıkan demokratik çözüm şansını AKP-MHP  iktidarının provoke etme girişimlerine, savaşa ve işgale karşı tüm demokrasi güçleri olarak sesimizi yükseltmeli eyleme geçmeliyiz. Bu kapsamda bundan sonraki tüm örgütlenme ve demokratik eylemliklerimizi toplumsal uzlaşı ve Türkiye’nin demokratikleşmesi amacı ile gerçekleştireceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Bunun için başta Amed olmak üzere Türkiye ve Kürdistan’daki tüm halklar, inanç grupları, kadınlar, gençler, siyasi partiler, STK’lar, demokratik kurum ve kuruluşlar, aydınlar, yazarlar, sanatçılar ve  insan hakları savunucularını eşitlik, özgürlük ve demokrasi değerleri etrafında buluşarak demokratik Türkiye’yi inşa etmeye ve bunun mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz. Faşizm ve zalimler kaybedecek, özgürlük ve demokrasi kazanacak..."