Koçyiğit: Bölge halk AKP’nin gerçek yüzünü Sur, Cizre, Silopi, Nusaybin’den biliyor 2019-06-08 10:13:22   İSTANBUL - AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım’ın, “Kürdistan mebusu” sözüne işaret eden HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Bölge halkı AKP’nin gerçek yüzünü Sur’dan, Cizre’den, Silopi’den, Nusaybin’den biliyor. Bir iki Kürtçe kelimeyle şirinlik yapmaya çalışarak hiç kimse Kürtlerin gönlünü kazanamaz” dedi.    AKP’nin Kürt politikası seçimden seçime değişiyor. 31 Mart yerel seçimlerinden önce Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin “Kürdistan'da kazanmak, batıda kaybettirmek” sözlerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tepki gösterdi. 31 Mart seçimleri boyunca Erdoğan’ın seçim meydanlarında sık sık “Benim ülkemde 'Kürdistan' diye bir bölge yok” ve “Irak’ta Kürdistan var. Defolun, Kürdistan’a gidin” demesi o zaman Kürt cenahında büyük tepkiye neden olmuştu. 31 Mart yerel seçimlerinde birçok büyükşehrin kaybedilmesiyle birlikte İstanbul seçimlerinin iptali ve yenilenmesine karar verildi. Bunun üzerine 23 Haziran olarak belirlenen ve yenilenecek olan İstanbul seçimleri kapsamında partililer çalışmalarını sürdürüyor.    ERDOĞAN ‘YOK’ DEDİ, YILDIRIM ‘VAR’ DEDİ   AKP’nin İstanbul Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım da, İstanbul seçimleri için destek amacıyla Diyarbakır’a giderek burada partisinin Diyarbakır İl Başkanlığını ziyaret etti. Daha sonra yasak ve yıkımın sürdüğü Sur ilçesinde esnaf ziyaretinde bulunan Yıldırım, ziyaretleri sırasında açıklama yaptı. Açıklamasında Yıldırım, “İstiklal mücadelesini başlatırken daha savaş yıllarında bile Ankara’da Büyük Millet Meclisi’ni toplayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün davet ettiği millet temsilcilerinin arasında Kürdistan mebusu da vardı, Lazistan mebusu da vardı, Anadolu’nun her tarafından temsilci vardı” dedi. AKP’nin iki ayda söylemde değişen Kürt politikasının nedenini Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü HDP Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit değerlendirdi.   ‘KÜRTLERİN OYU OLMADAN KAZANAMAYACAKLARINI BİLİYORLAR’   AKP’nin uzun bir süredir ülkedeki bütün söylemlerini ihtiyaca göre değiştirdiğini söyleyen Koçyiğit, kullanılan söylemlerin çok uç söylemler olduğunu dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 31 Mart öncesi Kürt seçmene ve HDP’ye yönelik söylemlerini hatırlatan Koçyiğit, “31 Mart seçimleri öncesi çok yüksek bir perdeden Kürt düşmanlığı üzerinden bir politika izliyorlardı. O dönem milliyetçi oyları konsolide etmeye çalışıyorlardı. Bunun için de milliyetçi söylemleri öne çıkarmışlardı. Bu anlamda sınır ötesi operasyonlar gündeme gelmişti. Şimdi tekrardan 23 Haziran’da İstanbul seçimleri yenilenecek. AKP bu anlamda seçim kampanyasına yeni bir strateji belirlediğini görüyoruz. Kürtlerin oyunu almadan kazanamayacaklarını bildiği için sürekli Kürtlere dönük bir hamle yapmaya çalışıyorlar. Bölgeden kanaat önderlerini, eski bakanlarını, milletvekillerini İstanbul’a getirip Kürtler üzerinden etkili olmaya çalışıyorlar. Yine Kürtlerin duygularını okşayacak, onların hoşuna gidecek bir iki söylem geliştirmeye çalışıyorlar. Binali Yıldırım’ın Diyarbakır’da yaptığı tam da böyle bir şeydi” dedi.    ‘CEZAEVLERİNİ KÜRTLER İÇİN BİR ÖZGÜRLÜK ALANI OLARAK TANIMLIYOR’   Yıldırım’ın “Kürdistan mebusu da vardı, Lazistan mebusu da vardı” sözlemleriyle bir itirafta bulunduğuna vurgu yapan Koçyiğit,  konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü: “Yıldırım bir itirafta bulundu ama AKP’nin de ne kadar ilkesiz, omurgasız bir siyaset yaptığını da gösterdi. Yani insanları sadece oy olarak gören, onların temel haklarını, kimliklerini, dillerini, kültürlerini işine geldiğinde yok sayan, işine geldiğinde var olduğunu ifade eden bir politikalarının olduğunu bir kez daha ortaya koydu. AKP bir sözle Kürtlerin seçeneklerini değiştirebileceğini sanıyor. Bir defa bunun doğru olmadığını ifade etmemiz gerekiyor. Çünkü biz 2002’den beri AKP’nin bütün pratikleriyle ne kadar Kürt karşıtı olduğunu çok iyi görüyoruz. Kürtler için en önemli söylemleri ‘artık cezaevlerinde anneler çocuklarıyla Kürtçe konuşabiliyor’ sözleridir. Yani Kürtler için vadettiği, Kürtler için öngördüğü cezaevinde görüş sırasında Kürt annelerinin çocuklarıyla Kürtçe konuşmasıdır. Cezaevlerini Kürtler için bir özgürlük alanı olarak tanımlıyor ve Kürtleri, Kürtçeyi getirip o sınırlara hapseden bir yaklaşım var. Onun için Yıldırım’ın bu söylemini kesinlikle samimi bulmadığımızı belirtmek istiyorum. Bu bir ‘havuç-sopa’ stratejisidir. Yani bir tarafta sınır ötesi operasyonlar yapıp milliyetçi seçmene göz kırpmaya, şirin görünmeye çalışırken diğer taraftan gidip Diyarbakır’da Kürtçe ‘Çawanın’, ‘Kürdistan mebusu’ sözleriyle Kürtlere şirin görünmeye çalışıyor. Bu aslında ikiyüzlü bir siyasetin ve AKP’nin ne kadar sıkıştığının da göstergesidir.”   ‘KÜRTLER AÇISINDAN HİÇBİR KIYMETİ YOK’   İktidarın işine geldiği gibi söylem ürettiğine işaret eden Koçyiğit, kullanılan söylemlerin sadece kendileri için mubah gören bir yaklaşımları olduğunu söyledi. Daha önce Mecliste “Kürdistan” dediği için ceza aldıklarını hatırlatan Koçyiğit, “Arkadaşlarımıza Kürdistan dediği için 3 bileşim Meclis oturumuna katılmama cezası verildi. Birçok basın açıklamasında ya da halk toplantısında Kürdistan dediğimiz için bize soruşturmalar hazırlanabiliyor. Ama söz konusu bu iktidar çıkarı olduğunda bütün söylemleri ikiyüzlü ve içini boşaltacak bir şekilde seçmenin gözünü boyamak için kullanmakta bir sakınca görmüyorlar. Bizim açımızdan Kürdistan hep vardı. Bundan sonra da hep var olacak. Kürtler Kürdistanı AKP’nin söylemleriyle keşfedecek değiller. Kürdistan’ın tarihsel bağlamını Binali Yıldırım’ın göndermeleriyle keşfedecek değiller. Aslında onlar da Kürdistan’ın neresi olduğu, Kürdistan’ın tarihini, birinci meclisteki Kürtlerin oynadığı rolü, Kurtuluş savaşındaki oynadığı rolü de çok iyi biliyorlar. Onların dün bunu inkar etmesi ama sıkıştıklarında da dönüp utanmadan gelip Diyarbakır’da 'ya öyle değil aslında varsınız' demesinin Kürtler açısından hiçbir kıymeti yoktur” diye konuştu.    ‘AKP’DE SİYASET YAPMANIN YOLU KİMLİĞİNİ İNKARDAN GEÇİYOR’   Binali Yıldırım’ın Diyarbakır’da Kürdistan’dan söz ederken Bitlis’te AKP’li Belediye Başkanı’nın Kürtçe tabelaları indirmesini hatırlatan Koçyiğit, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bir taraftan Kürdistan’dan söz ediyorlar. Diğer taraftan Kürtlerin en sıradan, en insani, en vicdani taleplerini bastırmaya çalışıyorlar. Kürtlerin kendi dillerindeki yer isimlerini dahi değiştirerek, çoğu yere Türkçe isim vererek, oraları aslında kimliksizleştirmeye çalışıyor. Bir taraftan bir şehrin girişindeki Kürtçe 'hoş geldiniz' yazısını kaldırırken bir taraftan da gözünü Kürtlerin oyuna dikiyorlar. Yani bu aslında Kürdün kimliğini, dilini, varlığını kabul etmeyip kimliğinden feragat etmiş, kimliksizleşmiş, asimile olmuş, biat etmiş bir Kürt yaratmaya çalışmaktır. Özellikle Bitlis çok trajik bir örnektir. Bitlis Belediye Başkanı bir Kürt’tür. Ama kayyumun bile indirmediği Kürtçe tabelayı indirme gafletine düşebiliyor. Neden? Çünkü iktidara prim verecek, iktidardan nemalanacak. Kürt karşıtlığı ile aslında prim yapacak. AKP'de ün yapmanın yolu, siyaset yapmanın yolu aslında kendi kimliğini inkardan geçiyor. Bunu bildiği için aslında bunu yapıyor.”   'GEREKEN CEVABI 23 HAZİRAN’DA VERECEĞİZ’   Kürtlerin 31 Mart’ta sandıkta oy vermeyerek AKP’ye cevap verdiğini dile getiren Koçyiğit, 23 Haziran seçimlerini 31 Mart’ın devamı olarak gördüklerini ve gereken cevabı 23 Haziran’da tekrar vereceklerini söyledi. Kürtlerin AKP’nin hiçbir sözüne kanmayacağını belirten Koçyiğit, “AKP’nin gerçek yüzü Bitlis Belediyesi’ndeki Kürtçe tabelayı indirendir. Gerçek AKP ‘Kürdistan yoktur, Kürdistan arıyorsanız Kuzey Irak'a gidin’ diyendir. ‘Kürtçe özel kurslar olabilir’ diyen, bunu bir eğitim dili olarak görmeyen, anayasal hak olarak görmeyen anlayışın kendisi gerçek AKP’dir. Öbürü; seçim döneminde sadece seçmene şirin görünmeye çalışmadır. Bu anlamda halkımızın hiçbir şekilde bu söylemlere itibar etmemesi gerekir. Bölge halkı zaten AKP’nin gerçek yüzünü Sur’dan, Cizre’den, Silopi’den, Nusaybin’den biliyor. Onun için Diyarbakır’a gelip bir iki Kürtçe kelime edip şirinlik yapmaya çalışarak hiç kimse Kürtlerin gönlünü kazanamaz. Kürtlerin gönlünü kazanmak istiyorsanız, Kürtlerin varlığını, kimliğini, dilini tanıyacaksınız. Bu kadar açık ve net” diye konuştu.   MA / Ferhat Çelik