Bakanlığın bütçesinden eğitime ayrılan pay yüzde 20 2024-12-15 18:37:20 ANKARA - Eğitim Bakanlığı bütçesini eleştiren DEM Partili Kezban Konukçu, okula aç giden çocukların karınlarını suyla doyurduğunu belirtirken, Yılmaz Hun, Bakanlığın bütçesinden eğitime ayrılan payın yüzde 20 olduğunu aktardı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Yılmaz Hun ve Kezban Konukçu, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi kapsamında görüşülen Eğitim Bakanlığı bütçesine dair söz aldı.   İlk olarak söz alan Kezban Konukçu, tepki gösterdiği “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”ni “facia” olarak nitelendirdi. Kezban Konukçu, “Bilimden uzak, laiklik karşıtı, tekçiliğe ve erkek egemenliğine dayanan bir müfredat. Eğitim özellikle neoliberal politikaların uygulanmasında dikiş tutturulamadığı için yapboz tahtasına dönüştürülmüştür ancak hiç bu kadar rezil bir hal almamıştı” diye belirtti.    ÇOCUKLAR OKULA AÇ GİDİYOR    Öğrencilere daha önce verilen bir öğün ücretsiz yemeğin Bakanlık tarafından kaldırıldığını hatırlatan Kezban Konukçu, Bakan Yusuf Tekin’i istifa etmeye çağırdı. Çocukların okulda acıkmamak için su içtiğini söyleyen Kezban Konukçu, “Sizin çocuklarınızın yediği önünde, yemediği arkasında; bu devran böyle dönmez. Türkiye'de şiddetli yoksulluk içinde 6,5 milyon çocuk var. Türkiye'de her 4 çocuktan 1'i okula aç gidiyor. Her 4 çocuktan 1'inin kilosunun çok düşük olduğu, Avrupa'da yalnızca yüzde 18 olan kansızlık oranının Türkiye'de kız çocuklarında yüzde 85, erkek çocuklarında ise yüzde 68 olduğu rapor edildi. Türkiye'de eğitim dönemi başlarken çocuklara bir öğün ücretsiz yemek sağlamak için yıllık maliyet 165 milyar lira olarak hesaplandı. Bu miktar, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin sadece yüzde 13'üne denk geliyor” dedi.    SERMAYEDARLARA VAR ÇOCUKLARA YOK!   Bu talebe karşı bütçenin olmadığının ileri sürüldüğünü kaydeden Kezban Konukçu, “Devlet sermayeye verilen teşvikler kapsamında vergi gelirlerinden vazgeçiyor. 2024 yılında sermayedarlara ve patronlara uygulanan vergi muafiyeti ve istisnalar 1,8 trilyon lira. Yap-işlet-devret projeleri kapsamında köprülerden kara yollarına taahhüt edilen garanti bedelleri adeta bir soyguna dönüşmüştür. Önümüzdeki üç yıl ödenmesi planlanan bedel 328,7 milyar TL'ye ulaşmıştır. MESEM'lerde meslek edindirme değil, çocuk katliamı var. Geçtiğimiz eğitim öğretim döneminde 5'i inşaatta, 4'ü sanayide olmak üzere 9 MESEM'li çocuk, yine bu dönemde sipariş yetiştirme baskısı altında çalışan 5 motokurye çocuk katledildi. Katledilen çocukların resmi burada, bu resme iyi bakın, sizde vicdan yok” ifadelerini kullandı.   PARA TARİKATLARA AKTARILIYOR   Kezban Konuçku, devamında ise şunları belirtti: “Tekçi bir anlayışla itaatkar nesiller yetiştirmek için ÇEDES Projesi hayata geçiriliyor. Tarikatlara bu projeyle para aktarıyorsunuz. Öğretmenler atanmazken imamlar atanıyor. Bu imamlar ne işe yarar diye çok düşündüm sonra anladım. Öldürdüğünüz eğitimin ruhuna Fatiha okusun diye herhalde bu imamları atadınız diye düşünüyorum. ÇEDES ve MESEM'ler yoluyla devlet okullarının niteliğini düşürüyor, özel okulların önünü açıyorsunuz. Milyonlarca Alevi yurttaşın eşitlik talebi, kültürü, inancı yok sayılıyor. Üniversite öğrencileri barınamıyor, beslenemiyor, üniversiteyi kazansalar da kayıtlarını dondurmak zorunda kalıyor, ülkede bir gelecek görmedikleri için yurt dışına çıkıyorlar. Bu ekonomik koşullarda utanmadan KHK bursu günlük 100 lira yapıldı, bununla öğrenciler nasıl geçinsin?”   Partisinin iktidara gelmesi halinde uygulanacak eğitim politikalarını anlatan Kezban Konukçu, “Bizler bu coğrafyada yaşayan Alevilerin, Süryanilerin, Ermenilerin, Keldanilerin ve diğer inanç  gruplarının da sesiyiz, halkların ve inançların özgür bir şekilde yaşamalarını esas alıyoruz. bu bağlamda din dersi zorunlu olmaktan çıkarılacak. Her eğitim kademesinde çocuklara bir öğün ücretsiz yemek verilecek, MESEM'ler kapatılacak ve çocukların işçileştirilmesine son verilecek. Sermayenin ihtiyaçlarını değil, toplumsal ihtiyaçları merkeze alan nitelikli bir mesleki eğitim politikası hayata geçirilecek. Öğrenciler ve eğitim emekçileri açısından ciddi riskler barındıran kalıcı yaz saati uygulamasına son verilecek. Üniversite öğrencileri için eğitim, barınma, ulaşım ve yemek hizmetleri tamamen ücretsiz olacak. Her öğrencinin kalabileceği şekilde yurtlar yapılacak, öğrencilere verilen burs karşılıksız olacak, burs miktarına ulaşım, kitap ve kira bedelleri de ayrıca eklenecek” diye belirtti.    EĞİTİME YÜZDE 20 PAY   Daha sonra söz alan Yılmaz Hun ise, Bakanlığın bütçesinin yüzde 71’nin personele, yüzde 9’nun ise sosyal güvenlik devlet primine gittiğini hatırlattı. Hun, “Sadece yüzde 20'si eğitim yatırımlarına harcanmaktadır. Okullar en temel ihtiyaçlarını kayıt sırasında alınan bağışlar ve velilerden düzenli olarak alınan aidat benzeri paralarla karşılamaya çalışmaktadır. Bunun en bariz örneğini sene başında ve halen devam eden, okullarda yaşanan temizlik ve hijyen problemlerinde gördük. Birçok okuldaki temizlik ve hijyen problemi veliler, öğretmenler ve belediyeler tarafından çözülmeye çalışılmaktadır. Eğitimde en temel ve zorunlu ihtiyaçlar görmezden gelinerek hazırlanan 2025 MEB bütçesinin zorunlu eğitim harcamalarını karşılamaktan çok uzak olduğu apaçık ortadadır” dedi.   SERMAYEYE PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR   Eğitim alanında sorunların gelecek yıl daha da büyüyeceği uyarısında bulunan Hun, iktidarın eğitimi sermayedarlara peşkeş çektiğini söyledi. Hun, “2014 yılında başlayan özel teşvikler, destek ve vergi indirimleriyle özel okulların sayısında adeta patlama yaşandı. Eğitimle hiçbir ilgisi olmayan sermayedarlar özel okullar açtılar, eğitim sermayedarlara peşkeş çekildi. Devlet okullarına verilmeyen kamusal kaynaklar, destek ve teşvik adı altında milyarlarca Türk Lirası özel okul patronlarına verilmektedir. Destek, teşvik ve vergi indirimlerinden kaynaklı olarak özel ve kamu okullarının sayıları birbirine eşitlenmiş oldu. Özel okullardaki öğrenci sayısı kamu okullardaki öğrenci sayısını geçti. Kamuya ait anaokulu sayısı 6.097 iken özel anaokulu sayısı 6.820 oldu. Öğrenci sayısı ise devlette 26.338, özel okullarda 31.026 oldu. Eğitim bütçesinin yeterli düzeyde olmaması okulların temel ihtiyaçlarının dahi karşılanamamasına yol açmaktadır” diye belirtti.    RAKAMLARLA ANLATTI   Hun, sözlerini şöyle sürdürdü: “Millî Eğitim Bakanlığı tarafından okullara gönderilen ödeneklerle elektrik, ısınma, bakım onarım gibi temel ihtiyaçlar bile karşılanamamaktadır. Türkiye'de ailelere yüklenen eğitim maliyeti OECD ortalamasının 2 katından fazladır. Ülkede yaşanan enflasyon dikkate alındığında okul kıyafetleri, kırtasiye malzemeleri, servis ücretleri, okullarda istenilen zorunlu bağışlar, ek kaynak kitaplar gibi masraflar aileleri ciddi anlamda zorlamaktadır. Özellikle dar gelirli aileler bu masrafı karşılamakta zorlanmakta ve bu durum çocukların eğitime erişimini kısıtlamaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı 2023-2024 örgün eğitim istatistiğine göre ilkokul çağında 223 bin, ortaokul çağında 500 bin, lise çağında 797 bin çocuk hiçbir okula kayıtlı değil. Açıköğretime kayıtlı 1 milyon 75 bin, MESEM'e kayıtlı 385 bin 956 öğrenciyi de dahil edince örgün eğitimin dışında kalan öğrenci sayısı 2 milyon 987 bin oldu. 77 ilin nüfusundan fazla olan okul çağındaki öğrenci örgün eğitimden mahrum.”