Yeni yıla yeni yayın: Komün Dergi

img
ANKARA - “Komün, burjuvazinin çektiği sınır çizgilerini ihlal etmeye ve parçalamaya cüret ediyor” diyerek, yayın hayatına başlayan Komün Dergi’nin ilk sayısı, yeni yılla birlikte okurlarıyla buluşuyor. 
 
Komün adıyla teorik-politik konuları ele alacak 3 aylık dergi, yeni yılda yayım hayatına başlıyor. Derginin Ocak-Şubat-Mart aylarını kapsayan ilk sayında, bir kısmı “21. yüzyılda toplum ve özgürlük”, “Marksizm’de ideolojik güçlük”, “Amilcar Cabral ve teorik mirası” başlığı altında birçok konu ele alınıyor. 
 
‘SINIFSIZ TOPLUMU KENDİ BAŞLANGICI SAYIYOR’
 
Dergi tarafından yapılan açıklama şöyle: “Komün Dergi ilk sayısını çıkararak basılı yayın hayatına başlıyor. Komünün varlığını yani sınıfsız toplumu, kendi başlangıcı sayıyor; ilhamını ise egemenlere karşı ilk taşı atan kimse ondan alıyor. Komün, burjuvazinin çektiği sınır çizgilerini ihlal etmeye ve parçalamaya cüret ediyor.
 
Birinci sayımızda devrimci örgütlenme, devrimci kimlik ve devrimci yaşam konusuna eğildik. Ekrem Demirci, bölgemizin içinde bulunduğu siyasi durumu ve devrimci imkânları analiz eden bir perspektif yazısı yazdı. F. Kızılırmak ise yazısında, Türkiye'de devrimcilerin ve devrimci örgütlerin varlığına rağmen devrimciliğin olmadığını tespit ediyor, bu durumdan çıkış yollarını inceliyor. E. Gozel Dün­dar, okullu Marksizmlere karşı özgürlük paradigması arayışına gi­diyor. Ali Tekin, devrimci irade ve militanlıkla ifade bulan politik şiddetin hümanist eleştirisine kar­şı çeşitli argümanlar geliştiriyor. Halil Yıldız Güney Afrika sosyalizmi­nin kısa tarihini ve Amilcar Cabral’ın hayatını anlatıyor. Deniz Cibran, önce kendimize bakmayı sonra da bir dönemi incelemeyi öneriyor. Benay Can ise bu sayıda ideoloji kavramının bilim, felsefe ve politika arasındaki yerini konu ediyor. Ergun Adaklı’nın yazısı tarihsel materyalizmi irdelerken, Mehmet Turan süreklilik içinde derinleşme olarak ideolojikleşmeyi ele alıyor. Sayımız, Komün Çeviri Ekibi’nin çalışmasıyla Geert Lovink’in sosyal medya ideolojisi üzerine yazdıkları ile son buluyor.
 
Elbette bizim de bir kapımız var ve o kapı yoldaşlarımıza açık. Bunun yanında yaptığımız veya amaçladığımız şey, bir davet ya da başkalarına bilinç aktarma isteği değil. Ezilenlere bir şeyler öğretme, onların yapacakları işleri planlama niyetinde değiliz. Kimseyi mutlak bir adrese çağırmıyoruz; aksine bizler zalimlerin de mazlumların da davetsiz misafirleriyiz! Üretenlerin alın terine karışırken, direnenlerin de bileğinin gücüne dâhil olacağız.”