Urartulardan kalma Amik Kalesi yok olmak üzere

img

VAN - M.Ö. 700'lü yıllarda Urartular tarafından inşa edilen Amik Kalesi kaderine terk edildi. Kalenin Kürt tarihi açısından önemine değinen araştırmacı yazar İkram İşler’e göre, tarihi yapının korunmaması, ideolojik etkenlerden kaynaklanıyor. 

Milattan Önce (M.Ö.) 700'lü yıllarda Urartular tarafından yapılan ve günümüze kadar gelen Van Gölü kıyısındaki Amik Kalesi, yalnızlığa terk edilerek yok olmakla yüz yüze. Van-Erciş yolunun 30’uncu kilometresinde yer alan kalenin yüzde 70’inin yok olmasına ve çevresinde höyükler olmasına rağmen SİT alanı ilan edilmiyor. 
 
Araştırmacı- yazar İkram İşler, tarihi yapının korunmamasının ideolojik etkenlerden kaynaklandığı görüşünde. 
 
‘CUMHURİYET'TEN BU YANA YALNIZLIĞA TERK EDİLDİ’
 
Kalenin tarihçesiyle ilgili bilgi veren İşler, şunları söyledi: “Amik Kalesi, M.Ö. 700’lü yıllarda Urartu uygarlığı tarafından yapılmıştır. Van Gölü’nün kıyısında yapılmış olan kale; Ahlat, Adilcevaz ve Erciş’e suyolu üzerinden bağlanan ticari bir liman kalesidir. Urartular, gerçekten devlet olarak bayındırlığa çok önem veren bir uygarlıktı. Amik Kalesi’ne Urartulardan sonra sırasıyla Medler, Persler, Selçuklular, Osmanlılar ve son olarak Türkiye Cumhuriyeti hakim olmuştur. Osmanlı döneminde bir vakit de olsa kullanımda olan kale, Türkiye Cumhuriyeti döneminde tamamen yalnızlığa terk edilmiştir.”
 
'KALEYİ DÜZENLEMEK İÇİN BİR ŞEY YAPILMADI’ 
 
Urartuların, ticaret amaçlı kullandığı Amik Kalesi’nin şu anda tümüyle terk edilmiş vaziyette olduğunu belirten İşler,  kalenin yanındaki höyüklere rağmen sit alanı ilan edilmediğini söyledi. İşler, şöyle devam etti: "Kaleye, her isteyen istediği zaman gelebiliyor ve defineciler de kafasına göre kalenin etrafında ve içerisinde kazılar yapabiliyor. Amik Kalesi, Orta Asya’dan gelen bir halk tarafından yapılsaydı kesinlikle buraya saray inşa etmişlerdi. Kaleyi tekrardan inşa ve yenileme çalışmalarına başlardılar. Göbekli Tepe’nin bile kazısının durdurulduğu söyleniyor. Bunun sebebinin sadece ekonomik kriz olduğunu sanmıyorum. İdeolojik bir takım nedenleri de var. Türkiye’nin bir Türk tarihi tezi vardır. Daha sonra bu tez Türk-İslam sentezi tezine indirgendi. Amik Kalesi, ne Türk ne de İslam kokusu gelen bir kale. Bu yüzden terk edilmiştir. Bu, ideolojik bir yaklaşımdır. Ekonomik krizlerin olmadığı dönemlerde bile buraları düzenlemek için hiçbir şey yapılmadı.” 
 
‘YÜZDE 70’İ YOK, YÜZDE 30’U İSE HARABE’
 
Kalenin yüzde 70’nin yok olduğunu ve yüzde 30’nun da sadece harabe olarak ayakta kaldığını ifade eden İşler, şöyle devam etti: “Amik Kalesi’nin bir ticaret limanı olduğu için yapısı gereği ambarlarının olması gerekiyor. Şu anda ambarlar yok. Kalenin oda ve bölümleri şu an hepsi ya yok olmuş durumda ya da toprak altında kalmış. Van Göl’ünden kaleye doğru çıkmak için kullanılan merdivenli bir tünel var. Şu an bu tünelin girişi var ve bazı izleri ayakta kalabilmiş. Özellikle kaleye doğru çıkan tırmanma merdivenleri yok olmuş. Yer yer merdiven taşlarının görüldüğü izler mevcuttur. Kale, dikey bir yükseltiye sahip olduğu için çıkmak zordur. Kalenin etrafında höyükler vardır. İnsan yapısı olan höyüklerdir. Hepsi de yıkılmış ve yok olmuş durumdadır. Ayakta kalan bazı surlarından buranın ancak eskiden bir kale olduğunu anlıyoruz.” 
 
'TARİH HAFIZAMIZ SİLİNMEYE ÇALIŞILIYOR’
 
Mevcut ideolojik yaklaşımların olmaması ve kalenin bir an önce koruma altına alınması gerektiğine vurgu yapan İşler, “Van’ın her yeri tarihi yapılarla doludur. Böylesi, çok kültürlü tarihi eserlerin yok olmasına vicdanlı herkesin yüreğinin yanması gerekmektedir. Yüreği yanmayan bir devlet ancak bunu yapmaz, korumaz. Buradaki tarihe ancak Urartuların torunları sahip çıkacaktır. Urartuların torunları Kürtlerdir. Siyasi ve ekonomik koşulların el verdiği oranda buraya sahip çıkacak olan Kürtlerdir. Bu konuda umudum var. Her ağaç kendi kökünde yetişir. Eğer kök kurursa dal da kurur. Mümkün olduğu kadar Kürtlerin kendi tarihine sahip çıkması gerekmektedir. Tarih hafızamız silinmeye çalışılıyor. Bizim de tarih konusunda hassas olmamız gerekmektedir. Kalelerin kendi başına bırakılması ve yağmacılara terk edilmesi, tarihi hafızayı silmeye yöneliktir. Bu tarihi hafızamızı sildirtmeyelim. Tarih bir halkın arşividir. Eğer bu arşiv yok olursa, bu halkın yok olduğunu herkes söyler” dedi. 
 
MA / Berzan Güneş