‘Tiyatro baskılara rağmen kapatılamaz’

img
DİYARBAKIR - KHK’lerle Kürtçe tiyatro çalışmaları yürüten kurumlar ve belediyelerin tiyatro birimleri, atanan kayyumlar tarafından kapatıldı. Amed Şehir Tiyatrosu oyuncuları, “başkaldırı alanı” tanımladıkları tiyatronun tüm baskılara rağmen asla kapatılamayacağını söyledi. 
 
Kürt diline ve kültürüne uygulanan yasaklar nedeniyle 1991 yılına kadar Türkiye'de Kürtçe tiyatro çalışmaları anlamında bir üretim olmadı. Evdirehîm Rehmî Hekarî'nin 1919 yılında yazdığı "Memê Alan" tiyatro metni, Türkiye'deki Kürt tiyatrosunun ilk yazılı metni olsa da, daha öncesinde teatral formların varlığından bahsediliyor. 
 
Kürt bilge Musa Anter'in (Apê Musa) "Birîna Reş" ve Kemal Burkay'ın, "Dawîya Dehaq" metinleri, Kürtçe tiyatronun ilk metinleri arasında yer alıyor. 90’lı yıllardan önce tiyatro sadece seçim dönemlerinde ve genellikle Newroz günü yapılan oyunlarla sınırlı kalsa da, İstanbul’da 1991 yılında Mezopotamya Kültür Merkezi’nin (MKM) açılmasıyla birlikte Kürt tiyatrosu çalışmaları hızlandı. Yeni Yaşam Tiyatrosu (Teatra Jiyana Nû) grubuyla, Kürt tiyatrosu çalışmaları, amatörlükten profesyonelliğe geçiş yaptı. MKM ile birlikte ilk defa Mişko (Fare) ve Dawîya Dehaq (Dehaq'ın Sonu) adlı tiyatro oyunları, Kürtçe olarak sahnelendi. Kürt tiyatrosunun gelişmemesinde devletin Kürtlere uyguladığı politikalar etkili olurken Kürt tiyatrosunun asıl gelişimi 2003 yılından sonra oldu. 
 
Daha önce Türkçe oyunlar sahneleyen Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu (DBŞT), 2003 yılından itibaren Kürtçe oyunlar da sahnelemeye başladı. DBŞT’nin ilk Kürtçe oyunu Hewarî (Taziye) olurken; DBŞT, 2009 yılından itibaren de repertuarına sadece Kürtçe oyunları almaya başladı.   
 
KÜRT TİYATROLARI TEKER TEKER KAPATILDI 
 
15 Temmuz 2016 yılındaki darbe girişiminin ardında ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) Kürt kültür ve sanatı alanında faaliyet yürüten MKM kapatıldı.  Kapısına kilit vurulan MKM’nin bağlı İzmir'de Şanoya Hêvî (Umut Tiyatrosu), Adana'da Şanoya Yekbûn (Birlik tiyatrosu) ve Mersin'de Teatra Arzeba’nın (Arzaba Tiyatrosu) çalışmaları da sonlandırıldı. Bunların dışında 2000-2015 yılları arasında daha çok İstanbul ve bölge illerinde kurulan birçok tiyatro grubu da maddi imkansızlıklar ve çeşitli siyasi engellemeler nedeniyle kapanmak zorunda bırakıldı. 
 
KAYYUMLAR KÜRTÇE TİYATROLARI KAPATTI
 
Bölgede Demokratik Bölgeler Partili (DBP) belediye eşbaşkanlarının yerine kayyumların atanmasıyla birlikte Kürtçe oyunları sahneleyen Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu kapatıldı, çalışanların işlerine son verildi. 2014’te kurulan Batman Belediyesi Şehir Tiyatrosu ile Van Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Kürtçe tiyatro çalışmaları yürüten Nuda Kültür Merkezi Tiyatro Grubu, kayyumlar tarafından kapatıldı. 
 
AMED ŞEHİR TİYATROSU
 
Kayyum tarafından işten atılan DBŞT’nin oyuncuları, 2017’de Amed Şehir Tiyatrosu’nu kurarak yollarına devam etti. Şu anda bölgede ve Türkiye genelinde Kürtçe tiyatro geleneğini sürdüren Amed Şehir Tiyatrosu (Diyarbakır), Teatra Jiyana Nû (İstanbul) ve Teatra Mencel’in (Van) yanı sıra daha çok İstanbul’da birkaç grup kaldı. Mezopotamya Ajansı’na konuşan Amed Şehir Tiyatrosu oyuncuları, Kürt tiyatrosu ve geldiği aşamayı değerlendirdi. 
 
‘KÜRTLERİN TİYATRO TARİHİ PARÇALI’
 
Kürt tiyatrosunun tarihine değinen Amed Şehir Tiyatrosu oyuncusu Nazım Hikmet Çalışkan, tiyatro tarihinin Kürt coğrafyasında düşünerek konuşulması gerektiğini belirterek, “Çünkü bir bütün olarak Kürtlerin tiyatro tarihi de parçalıdır. Kürtler şevbêrklerinde tiyatroya benzer ritüel yapmıştır. Zaten her ulusun kendi yaşamı ve doğası içinde tiyatro var. Önemli olan onu ortaya çıkarmaktır. Bu anlamda tiyatro aslında her zaman vardı. Ne yazık ki Kürtler diğer tüm konularda olduğu gibi tiyatro alanında da biraz geç kalmış” dedi.
 
'TİYATRO BİR BAŞKALDIRIDIR'
 
Kürtler için tiyatronun sadece bir sanat dalı olmadığına dikkat çeken Çalışkan, “Her dönem için bir başkaldırı alanıdır. Zaten izlenen politikalar nedeniyle Kürtçe diliyle yaptığınız her şey aslında direnmenin başlangıcıdır. İstanbul’da kurulan tiyatro grubu da bu doğrultudaydı ve izleyicilerin büyük ilgisini topladı. Daha sonra birçok grup kuruldu ve daha geniş alan ve izleyicilere ulaştı” diye konuştu.
 
'KÜRT TİYATROSU ASLA BİTMEZ'
 
Belediyeler bünyesinde açılan resmi tiyatroların hem tiyatro emekçilerine hem de tiyatroya katkılarının olduğunu söyleyen Çalışkan, şunları kaydetti: “Çalışmalarımızı daha güçlü ve geniş bir alanda yürüttük. Her yıl Kürt tiyatrosuna tekst katkıları için yarışmalar, festivaller düzenledik ve akademi kurarak tiyatro eğitimleri yapıldı. Bu sayede hem tiyatro hem de yazı, oyun ve eğitim anlamında büyük çalışmalar yapıldı.” 
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun, atanan kayyum tarafından kapatıldığını anımsatan Çalışkan, birçok çalışmaları yarıda kalmasına rağmen Kürt tiyatrosunun hiçbir zaman bir tek salona bağlı kalmayacağını ve yolu açılmış olan Kürt tiyatrosunun asla bitmeyeceğini söyledi.
 
‘HER YERDE OYUNLAR SAHNELENDİK’
 
“Kürt Tiyatro Tarihi” adlı kitabının yazarı ve aynı zamanda Amed Şehir Tiyatrosu oyuncusu Yavuz Akkuzu, Türkiye’de Kürtlerin statüsüzlüğü ve Kürtçenin yasaklanması nedeniyle Kürt tiyatrosunun  1991 yılına kadar varlık gösteremediğini kaydetti. 90’lı yıllarda Diyarbakır Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun açıldığını; ancak devlet baskısı nedeniyle 2003 yılına kadar tiyatro dilinin Kürtçe değil, Türkçe olduğunu ifade etti. 2003’ten bu yana her hafta Kürtçe oyun sahnelediklerini, turnelere çıktıklarını, bölge illeri olmak üzere Kürtlerin olduğu tüm şehirleri gezdiklerini dile getiren Akkuzu, Kürt tiyatrosunun yayılması için her yerde oyunlar sahnelediklerini belirtti. 
 
'TİYATRO ASLA KAPATILAMAZ’
 
DBŞT’nin kapatılmasından sonra kendi imkanlarıyla açtıkları Amed Şehir Tiyatrosu’nda çalışmalarına devam ettiklerini belirten Akkuzu, “Kürt tiyatrosu, köklerini Kürt kültürü ve diline salmıştır. Kürt siyasetinin tesiri de tiyatroya güç veriyor. Tüm baskılara rağmen tiyatro asla kapatılamaz” dedi.
 
Tiyatroyla bir mesaj vermenin peşinde olmadıklarını ve kendi doğrularını vermeye çalışmadıklarını söyleyen Akkuzu, “Tartışılmak üzere sahneye bir oyun ve fikir koyuyoruz. İnsanlar bunu izliyor, kimde nasıl bir fikir oluştuğuna karışmıyoruz. Yani doğru olan budur deyip seyirciyi pasif duruma sokmuyoruz” şeklinde konuştu.
 
‘HALKIN TİYATROSUYUZ'
 
Amed Şehir Tiyatrosu’nun halkın tiyatrosu olduğunu kaydeden Akkuzu, her tarzda oyun yazdıklarını, çevirdiklerini, Kürt destan ve hikayelerini de oyuna uyarlayarak tek tarzla sınırlı kalmadıklarını söyledi.