'Şiir hep yarım kalmalı, ancak savaştan kaynaklı olmamalı'

img

URFA - Savaşın ruhunda yol açtığı travma nedeniyle kendisini “Şiir yazamayan bir şair” olarak tanımlayan Suriyeli mülteci şair Sohel Ahmed, “Şiir yarım kalmalı. Ancak, bu yaşadığınız savaştan kaynaklı olmamalı” dedi.

Sohel Ahmed, “Sofiya” ve “İrus” adında iki şiir kitabı bulunan Suriyeli bir şair. Şam’da doğup eğitimini Halep’te felsefe ve sosyoloji üzerine tamamlayan şair, 12 yıl boyunca sürdürdüğü öğretmenlik mesleği ile birlikte şiirlerini kaleme aldı. 2011 yılı Mart’ında iç savaş başlaması nedeniyle ülkesini terk edip Urfa’ya yerleşen şair Sohel Ahmed, burada çalıştığı bir dernekte kendisi gibi mülteci olanlara destek sunma çabası içerisinde. 
 
Ahmed, hayatının her devresinde şiirle iç içe olduğunu, ancak savaşın her şeyi süpürdüğü gibi şiiri de kül ettiğini anlattı.
 
Savaşın üzerinde yol açtığı travma nedeniyle kaleme kağıda küs hale geldiğini dile getiren Ahmed, bundandır ki kendisini “Ben artık şiir yazamayan bir şairim” diyerek tanımlıyor.
 
‘SAVAŞIN ŞİİRLE ORTAK BİR PAYDADA BULUŞMASI OLDUKÇA ZOR’
 
Geçmişte bir şiire başlığında kendisini şiirin son mısrasında bulurken, artık yazamama nedenini ise Ahmed, şu sözlerle ifade etti: “Silahlı çatışmalar başladığında çok çetin şartlar altında bulduk kendimizi. Bu tam anlamıyla, doğrudan doğruya bir savaştı. Savaşın şiirle ortak bir paydada buluşması oldukça zor. Şairin silaha inancı yoktur. Bir insan şiir yazmak istediğinde bunun için güvenli ve barışçıl bir ortamda olmayı talep eder. Gerçekten savaşı ve ölümü tamamıyla reddeden bir insanım. Huzurlu bir yerin olmasını hep istedim bu yüzden kaçtım ve Urfa’ya vardım.”
 
 ‘SAVAŞ HERKESİ PERİŞAN ETTİ’
 
Çoğu kez kendisine ‘Neden bu durumdayım?’ diye sorduğunu da belirten Suriyeli şair, “Bu savaş herkesi perişan etti. Şiir, insanın dünyaya bakış açısı ve felsefesi ile şekillenen bir yazı türü. Şiir yazılırken bir anlamda insanın realitesini ortaya çıkarır. Böylelikle şiiri yazan kişi içindeki duygu ve düşünceleri kağıda serpiştirmekle yazma işini yerine getirmiş olur” diyerek, ne yazık ki artık bu durumun mümkün olmadığını ifade etti.
 
 ‘HAFIZAM BİR LAMBA GİBİ AÇIP SÖNDÜRÜYORUM’
 
Ahmed, savaş öncesi zihnindeki kelimelerin adeta bir ırmak gibi akması nedeniyle uzun şiirler yazdığını, ancak artık beyaz sayfaları doldurmakta zorlandığını belirtti. Ahmed, “Halet-i ruhiyem tamamen bozuldu. Bu olumsuz etkiden dolayı kısa kısa yazma sürecine girdim. Dünyaya bakış açılarım hızla muhtelif çizgilere bölündü. Kısa kısa yazdığım zamanlar hafızamı adeta bir lambayı açar gibi kullanıyorum. Açıp söndürüyorum” dedi. 
 
‘ŞİİR ASLINDA BİR DİRENİŞTİR’
 
Ahmed, buna rağmen şiirin aslında ölüme karşı bir başkaldırı ve direniş olduğu görüşünde. Tam da bu nedenle yazarken bu durumu yaşadığını ve ömrümün uzadığını hissettiğini dile getiren şair, bugün şiire küs olsa da son şiirlerini yazdığı inancında.
 
‘SANAT DÜNYANIN ORTAK DİLİDİR’
 
“Sanat dünyanın ortak dilidir, buna her zaman şahitlik yapıyorum. Benim nezdimde edebiyatı, şiiri, sinemayı ve müziği bilmeyen insan, lâl ve kördür adeta. Penceresiz kalmış bir oda gibidir. Şiir, sanat ve müzik ruhun pencerelerinin ta kendisidir. Bu ruh pencereleri açılınca insan ferahlar, aksi durumda boğulur, nefessiz kalır” sözleri ile sanatın insan hayatındaki önemine değinen şair, sanatın sürekli uğuldayan bir rüzgâr olduğunu ve onsuz hayatın ölü olarak tanımlanacağını dile getirdi. 
 
‘BİR YARIM KALIŞ OLMALI’
 
Yine “tamamlanmış şiirler toprağa gömülen ölüden farksızdır” diyen Suriyeli şair, bu şiirlere benzeyerek mezara gömülmek istemediğini de dile getirdi. 
 
Şiire için her daim “bir yarım kalış olmalı ancak, bu yaşadığınız savaş ile ilgili olamamalı, daha çok anlatacak sözünüz ile olmalı” diyen Ahmed, son olarak uzun zamandır dilediği gibi yazamayan bir şair olarak şu dileklerde bulundu: “Bizler henüz insanlığın seviyesine yetişememişiz. Maddiyat ile düşünerek hareket ediyoruz. Bilimsel ve fikri olarak düşünüp, bu durumu daha yüksek bir seviyeye taşımalıyız. Arzum ve isteğim fikri, bilimsel bir devrimin gerçekleşip hayatımızın bu şekilde devam etmesi.” 
 
MA / Arjin Dilek ÖNCEL