‘1915’ten Bugüne Ermeni Portreleri’ kitaplaştırıldı

img

İSTANBUL - Gazete Karınca’nın Aurora Prize’ın Projesi'nden derleyerek Türkçeye çevirdiği “1915’ten Bugüne: Ermeni Portreleri” kitaplaştırıldı. Kitabın çevirmenlerinden Lokman Sazan, “Bu insanları kendi anlatılarıyla okumak belki de toplumsal yüzleşmeye ve uzun süredir özlem duyduğumuz barışa katkı sunacaktır” dedi.

Gazete Karınca’nın Aurora Prize’ın Yüz Yaşam Projesi'nden derleyerek Türkçeye çevirdiği “1915’ten Bugüne: Ermeni Portreleri” kitaplaştırıldı. Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin desteğiyle, Zan Vakfı Yayınları’ndan çıkan kitap, Ermeni Soykırımı’nın 103’üncü yıldönümü olan 24 Nisan’da okurla buluşacak. Kitapta, 1915’te hayatta kalmayı başarmış Ermenilerin, Urfa’dan Buenos Aires’e, Amasya’dan Fransa’ya uzanan yolculuklarının hikayesi işleniyor. Hikayeler ise çocuklar ve torunlarının anlatımından veriliyor. Kitabın çevirisini Tolga Er ve Lokman Sazan yaparken, editörlüğünü ise gazeteciler Çağdaş Kaplan ve Bekir Avcı yaptı.
 
Kitabın ortaya çıkış hikayesini Tolga Er, Lokman Sazan ve Bekir Avcı ile konuştuk. 
 
‘SOYKIRIMI ÇIPLAĞIYLA ANLATAN KİŞİSEL HİKAYELER’
 
Kitabın editörlerinden Bekir Avcı, 2016 yılından bu yana Gazete Karınca’da  “1915’ten Bugüne: Ermeni Portreleri”ni yayınladıklarını söyleyerek, kitaplaştırma sürecini ise şu sözlerle anlattı: “Portrelerin kitaplaştırılmasında kimi anlatıcılarla iletişim kurduk, onların fikirlerini aldık. Soykırımın 100’üncü yılında projeyi yapan Aurora Prize ile iletişime geçtik. Bu diyaloglarımızda kitapta yer alan hikâyelerin Türkiye’deki okurla buluşturulmasının önemi sıkça vurgulandı. Biz de bunun öneminin farkında olduğumuz için dijital ortamın yanı sıra soykırımı çıplaklığıyla veren bu kişisel hikâyelerin bir kitapta toplanması için kolları sıvadık. Kitapta 50 portre yer alıyor. Aurora Prize’ın “Yüz Yaşam” projesinde ise 100 Ermeni’nin 1915’ten bugüne uzanan hikayeleri var. Diğer 50 portreyi de 2019 yılında, Hrant Dink’in ölüm yıldönümü olan 19 Ocak’ta derlemeyi planlıyoruz.”
 
‘ERMENİLERİN İZLERİ VARDI KENDİLERİ YOKTU’
 
Bir okur olarak kitaptaki her hikayenin kendisine dokunduğunu söyleyen Avcı, “Ben Muşluyum. Muş’un Ermenice adı 'Daron'dur. Ve orada bir zamanlar Ermenilerin çocuklarının koşturduğu, neşeyle oyunlar oynadığı, belki de kimi zaman kederlendiği bir mahallede büyüdüm. Adı Kale mahallesiydi. Benim çocukluğumun geçtiği bu mahallede Ermenilerin izleri vardı. Ama Ermeniler yoktu. Bugün de o mahallenin yerinde TOKİ konutları var.  Ermenilerin kalan son izleri dahi silindi. Örneğin kitapta hikâyesi Muş’tan Fransa’ya ya da Ermenistan’a uzanan isimler var. Onların soykırım hikâyelerini okurken hep şöyle düşündüm; bu kitaptaki anlatıcılar başka bir yerden değil tam da bu topraklardan, bizlerin üzerine serildiğimiz bu coğrafyadan gitmek zorunda kaldılar” diye belirtti.
 
‘BU COĞRAFYADA YAŞAM SÜREN HERKESİ İLGİLENDİRİYOR’
 
Kitapta bu toprakların gerçek tarihinin kısa ama çarpıcı bir dille aktarıldığını ifade eden Avcı, “Kitaptaki anlatılar Yozgat’tan Amasya’ya, Diyarbakır’dan Van’a, İstanbul’dan Tokat’a, bu coğrafyada bir yaşam süren herkesi ilgilendiriyor. Kitaptaki anlatıcılardan biri olan ve sunuş yazısını da kaleme alan, ailesinin soykırım hikayesi Malatya’dan Kanada’ya uzanan yönetmen Atom Egoyan’ın kitap için ‘bu kitaptaki sesler ata topraklarında yetişmiş olsalardı çok farklı hayatlara sahip olabilecek kişilerin sesleri’ diyor mesela. Mesele tam da bu" dedi. 
 
‘DEDESİNİN TOPRAĞINI GÖRMEYE GELENLERİN HİKAYESİ’
 
Bu coğrafyadan gitmek zorunda kalan insanların kişisel hikayelerinden yola çıktıklarını söyleyen Çevirmen Lokman Sazan da  topluma kendileriyle aynı coğrafyada, aynı kültürü yaşayan insanların da olduğunu göstermek istediklerini ifade etti. Sazan, “Anlatıların içerisinde öfke de nefret de var. Ama aynı zamanda 1915’ten önce bulundukları coğrafyaya bağlılık var. Mesela, 1915’te Urfa’dan ayrılan dedesinin babasının kaldığı yeri görmek isteyen Ermenilerin, 100 yıl sonra Brezilya’dan Urfa’ya gelme hikayelerine de yer veriyor” dedi. 
 
‘UZUN SÜREDİR ÖZLEM DUYDUĞUMUZ BARIŞA KATKI’
 
Ermenilerin yalnızca Türkiye’de ve Ermenistan’da yaşayan Ermenilerden ibaret olmadığının altını çizen Sazan, “Belki Ermenilerin yüzde 70’i diasporada yaşıyor. Bu insanları kendi anlatılarıyla okumak belki de toplumsal yüzleşmeye ve uzun süredir özlem duyduğumuz barışa katkı sunacaktır” diye konuştu.
 
‘GEÇMİŞ BUGÜN YAŞADIĞIMIZ SORUNLARIN TEMELİDİR’
 
Geçmiş tarihten sadece belli günlerde bahsetmenin sıradanlaştığını söyleyen Sazan son olarak, “Biz de bunu haftanın bir günü de olsa anlatmak istedik. 52 hafta boyunca bunu gündemde tutmanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü geçmiş zaten bugünkü yaşadığımız tüm problemlerin sebeplerinden biridir. Kadın sorunundan tutun Kürt sorununa kadar 1915’le bağdaştırabiliriz. Kitabın insanlarda küçük bir etkisi bile olsa önemlidir” diye konuştu.
 
MA / Melike Ceyhan