Çêverê Asmênî tiyatro grubu: Kirmanckiyi yeşertmeliyiz

img

DERSİM – Çêverê Asmêni Tiyatro Grubu kaybolan diller arasında olan anadilleri Kirmanckiyi, sahneledikleri oyunlarla yaşatıyor. Grup üyesi oyuncu Veli Kişioğlu, her dilin bir hazine, binlerce yıllık kültürü olduğunu söyledi.

Dersimli olan 5 kişilik Çêverê Asmêni (Gökyüzü Kapısı) isimli tiyatro grubu, kendi anadillerinde oyunlar sahneliyor. 2015 yılında kuruluşunu ilan eden tiyatro grubu, Türkiye’nin birçok ilinde Kürtçenin Kirmancki lehçesinin yaşatılması için sahne alıyor. Birçok oyun sahneleyen grubun son oyunu “Çerçi” Türkiye’de büyük bir ilgi görmese de Mart’ta Avrupa turnesine çıkacak. Yine yurtiçi ve yurtdışı festivallerde yerini alacak. 
 
‘ANADİLİMİZİ YAŞATIYORUZ’
 
Tiyatro grubundan oyuncu Veli Kişioğlu yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Kişioğlu,  öncelikli amaçlarının kendi anadillerinde oynamak olduğunu söyleyerek, “Tiyatrocular ister ki oyunları her yerde seyirci karşısına çıksın. Ama Zazaca olarak oynadığımız oyunlar da daha çok bu dili bilen veya anlayan insanların izlemesi şartmış gibi bir algı var. Böyle bir şart yok. Eğer oyunda çok uzun tiratlar yoksa bir cümleyi kaçırdığınızda oyundan kopmuyorsanız, dil çok önemli değil. Az laf çok oyunculuk” dedi. 
 
‘TOPLUMA AYNA TUTUYORUZ’
 
Oynadıkları oyunlar ile toplumsal mesajlar verdiklerini söyleyen Kişioğlu, kısacası insanı insana anlatmaya çalıştıklarını,  topluma ayna tutuklarını ifade etti. Türkiye’de farklı dillerin tehdit olarak algılandığını ifade eden Kişioğlu, “Eğer dünya tek renk olsaydı. Mesela gri, ya da sadece beyaz, siyah hiç güzel olmazdı” diye ifade etti. Türkiye’de tek dil, tek din ve tek bayrak algısının hakim olduğuna dikkat çeken Kişioğlu, çok renkliliğin tehdit olarak algılandığını yineledi. 
 
‘BİR DİL BİR HAZİNE, BİNLERCE YILLIK KÜLTÜRDÜR’
 
Her dilin bir hazine, binlerce yıllık kültürü olduğunu söyleyen Kişioğlu, dillerinin unutulmaması için mücadele verilmesi gerektiğine işaret etti. Kirmanckinin kaybolan lehçeler arasında olduğuna dikkat çeken Kişioğlu, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Yıllardır siyasiler tarafından uygulanan politikalar yüzünden şu anda Türkiye’de 12 dil kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya. Zazaca da bu diller arasında. Zazacanın en büyük şansızlığı sadece Türkiye sınırları içinde konuşuluyor olması. Baskılar yasaklar yüzünden çok zor durumda. Aslında en büyük sorun, kendi kendimize uyguladığımız oto asimilasyon ve oto sansür, bunun farkına vardığımız zaman bu dile hak ettiği değeri vereceğiz. Bizden sonraki kuşaklara bu dili aktarmak zorundayız. Bu boynumuzdaki en ağır vebal. Biz tiyatro gurubu olarak oyunlarımızla dikkat çekmek istiyoruz.”
 
‘ANADİLİNDE OYNAMAK BAMBAŞKA BİR DUYGU’
 
Seyircinin ilgisine de dikkat çeken Kişioğlu, “Sahneden indikten sonra seyircinin gözündeki ışığı, bakışı görünce yorgunluğunuz, bütün sorunlar uçup gidiveriyor. Bu çok farklı bir duygu. Kendi anadilinizde oynadığınız bir oyun bambaşka. Seyircinin ilgisi de bambaşka” diye konuştu. 
 
ÇERÇİ AVRUPA TURNESİNE ÇIKIYOR
 
Kişioğlu son oynadıkları oyunları Çerçi hakkında da şu bilgileri verdi: “Son oyunumuz Çerçi deneysel bir oyundur. Yılmaz Arıkan yazıp yönetiyor. Bu oyunda oynayan arkadaşlarımızın hiç biri Zazaca bilmiyor. Ama büyük bir gayret ile repliklerini ezberlediler. Bu dile dikkat çekmek için, bu projede yer aldıkları için çok mutlular. Çerçi oyunu Mart ayında Avrupa turnesine çıkıyor. Daha sonra Avusturya. Yurt içi ve yurt dışı tiyatro festivallerine katılacağız.” 
 
‘DİLİMİZİ SANATLA YEŞERTELİM…’
 
Kişioğlu, “Bu oyunla Türkiye tiyatro camiasının ilgisini Zazacaya çekmek istiyoruz. Bu dilin tınısında ne kadar güzel bir tat saklıdır. Bizim dilimiz şu anda yok olmakla yüz yüzedir. Bu yokluktan kurtulsun. Bu dilin soyu kesilmiş, soysuz bırakılmış. Bizim yapmamız gereken tekrardan dilimizde şiirler, şarkılar edebi eserler, tiyatrolar yeşertmek. Çocuklarımıza öğretmeliyiz” dedi. 
 
ÇERÇİ OYUNUNUN KONUSU
 
Yönetmen Yılmaz Arakan’ın yönettiği Çerçi’nin hikayesi şöyle: “Çerçi oyunu üç bin yıl önce geçen bir ritüeli anlatmaktadır. Bir kölenin köle olmasının sebebi kimlerdir ya da nelerdir? Bir insanın korkusunun nedeni mahalle, aile baskıları mı yoksa insanın kendisi midir? Çerçi, aşkını kaybeden bir kadının kendi içinde yaptığı içsel bir yolculuktur. Çerçi üç bin bin yıl öncesine değinir, sitemine, aile yapısına, aşka ve saf doğal insanların dünyasına yapılan bir yolculuktur. 
 
Yazarın isteği insanların bu oyunda internetsiz, teknoloji olmadan, tamamen sade bir yolculuk yaptırmaktır. Oyun, dans, türkü ve farklı bir anlatım dilendiriyor. Siz hangi dili konuşuyor ve anlıyorsanız anlayın, bu oyunu anlamak için Zazaca bilmenize gerek kalmayacak, çünkü Çerçi hepinizin hayatına dokunacak.”
 
MA / Semra Turan