Asimilasyona karşı anadillerini yaşatmaya çalışıyorlar

img
MERSİN - İnşaat gibi ağır iş kolunda çalışan Mehmet Aykut ve Baki Akkoyun, zorlu yaşam şartlarına rağmen anadillerini yaşatmak için mücadele ediyor. 
 
Kürt dil ve kültürü üzerine araştırma yapan dernek ve okulların kapatıldığı Türkiye’de, yurttaşlar kendi çabalarıyla dillerini ve kültürlerini korumaya çalışıyor. İnşaat işçiliği yapan Mehmet Aykut ve Baki Akkoyun da dillerini yaşatmak için bireysel çaba içinde olan iki isim. 
 
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Kürt Dilini Araştırma ve Geliştirme Derneği (KURDÎ-DER) üyesi olan Aykut ve Akkoyun, derneklerinin olmayışı ve koronavirüs (Kovid-19) pandemisi nedeniyle Kürtçeye dair online çalışma grubu içerisinde yer alıyor. Her iki inşaat işçisi zorlu geçen mesailerinin ardından Kürtçe hikâye, şiir ve roman alanlarında yazılan farklı eserler okuyor. İkili kitap okumakla da kalmayıp belirli günlerde düzenlenen atölyelere katılarak eserlere dair analizler yapıp tartışma yürütüyor. Akkoyun, sabah namazından sonra, Aykut ise inşaattan geldikten sonra Kürtçe okuma yapıyor. Bulundukları her alanda Kürtçe konuşmaya özen gösteren Aykut ve Akkoyun, çevrelerine de bu aşkı aşılıyor.
 
METROPOLUN ZORLUKLARI 
 
1996 yılında yaşanan politik göçlerden dolayı memleketi Siirt’ten Mersin’e gelen Aykut, bahçe ve inşaat işlerinde çalışıp, yaşamını sürdürüyor. Mersin’e ilk geldiğinde tek kelime Türkçe bilmediğini ve sonraki süreçte zorunlu olarak konuşmayı öğrendiğini kaydeden Aykut, çocukluğundan bu yana koşulları her ne olursa olsun anadiliyle yaşadığını, düşündüğünü ve hala rüyalarını bu dilde gördüğünü söyledi. 4 çocuk babası Aykut, 2 çocuğunu okuttuğunu 2 çocuğunu ise okutamadığını belirterek, yaşadıkları metropol koşullarının çocukların geleceği için güvenli olmadığını dile getirdi. Çocuklarını kendi dil ve kültüründe yetiştirmenin zorluğuna değinen Aykut, “Çünkü burada hayat Türkçedir. Sokaklarda, okullarda her yerde Türk dili ve kültürü üzerine eğitim alıyorlar. Çocuklarımızı egemen kültürden kurtaracak, anadili ve kültürü yaşatacak koşullarımız yok” dedi.
 
ASİMİLASYONA KARŞI TOPLUMSAL HAREKET 
 
Daha önce dillerini ve kültürlerini koruyan, ilerleten sınırlı sayıda da olsa kurumların olduğunu hatırlatan Aykut, derneklerin kapatılmasıyla bu imkanın da ellerinden alındığını söyledi. Tüm bunlara rağmen Kürtçe yaşamak isteyen bir kişinin kendince koşullar yaratabileceğini kaydeden Aykut, Mersin’de imkânları dâhilinde bir okuma grubu oluşturarak, Kürtçe öğrenmeye çalıştıklarını anlattı. Kürtçe üzerindeki baskı ve asimilasyona dikkati çeken Aykut, asimilasyona karşı toplumsal bir hareket gerektiğini vurguladı. Aykut, “Kürtler ezilen bir halktır. Kültürü, dile ve varlığı yok sayılıyor. Bunun için Kürt halkının diğer bütün halklardan daha fazla bugüne önem vermesi gerekiyor. İlerleyen teknolojik koşullarda herkes Kürtçe kitaplar edinerek dilini yaşatabilir. Bu bilincin yaratılması gerekiyor” diye konuştu.
 
DİLE SAHİP ÇIKILMALI
 
İnşaat işçisi Baki Akkoyun (36) ise, Kürt halkının her açıdan baskı altında olduğunu ve bunun da ulusal bilinci eksilttiğine değindi. Ekonomik ihtiyaçları giderme kaygısının her şeyin önüne geçtiğini ifade eden Akkoyun, şunları söyledi: "Halkımızın edebiyatını, kültürünü sanatını tanımaya yönelik girişimler olmuyor. Bu bütün toplumumuzun sorunudur. Mikro ölçekte sorumlular anne ve babalardır. Çocuklarına kendi dillerini ve kültürlerini yaşama noktasında rehberlik yapmıyor. Aslında bu alanda örnek olabilecek insanlarımız, anadilimizde gazete ve kitaplarımız var. Kişinin kendi imkanlarını yaratarak diline sahip çıkması gerekiyor.” 
 
Her gün sabah namazına kalktığında 20 ila 30 sayfa Kürtçe kitap okuduğunu ve ardından işe gittiğini anlatan Akkoyun, “Çok sayıda Kürtçe kitap var. Herkes dijital medya üzerinden kolaylıkla ulaşabilir. Kürtçe okuma bilmeyenler hiç olmazsa Kürtçe müzik dinleyerek bile dillerine sahip çıkabilir” dedi.
 
MA / Ömer Akın