Erken yaşta evlendirilen Göktürk: Çocukların hayalleriyle oynamayın

  • kadın
  • 09:05 3 Haziran 2020
  • |
img

ANKARA - Erken yaşta evlendirilen Nekrime Göktürk, kadınların “Evlilik yoluyla af” düzenlemesine karşı mücadeleyi sürdürmesi gerektiğini belirterek, “Kimse çocukların hayalleriyle oynamasın” dedi.

Kadın örgütlerinin mücadelesi ve kamuoyunun tepkisiyle 2016 yılında geri çekilen "Çocuklara karşı cinsel istismar suçu işleyenlere evlilik yoluyla af” düzenlemesinin Meclis’in açılmasıyla tekrar gündeme getirileceği tartışılıyor. Erken yaşta evlendirilen kadınların yıllarca yaşadıkları travmalar, kadın örgütlerinin yasanın Meclis’ten geçmesine karşı yürüteceği mücadelenin en büyük dayanağı. 
 
Erken yaşta evlendirilen kadınlardan sadece biri olan Nekrime Göktürk de 12 yaşındayken kendisinden 7 yaş büyük olan akrabası ile zorla evlendirildi. 12 yaşında zorla evlendirilen Göktürk ilk çocuğunu evliliğinin 1'inci yılında dünyaya getirerek çocuk yaşta anne oldu. Göktürk ikinci çocuğunu da 17 yaşında dünyaya getirdi. Yıllarca zorla evlendirildiği erkekten boşanmak için mücadele eden Göktürk, aile baskısı nedeniyle 30 yaşında boşanmayı başardı.
 
Boşandıktan sonra yanına aldığı çocuklarını okutmak için 3 ayrı işte çalışan Göktürk, hayat mücadelesini anlattı. 
 
'O YAŞTAKİ ÇOCUK OYUN OYNAMAK İSTER'
 
Çocuk yaşta evlendirilmesiyle hayallerinin yok edildiğini ifade eden Göktürk, “O yaştaki çocuk, oyun oynamak ister. Beni evlendirmişlerdi, ama ben hala yollarda arkadaşlarımla oynuyordum. Ancak annem geleneksel toplumun kadınlara getirdiği baskıyla 'kız çocuğu oynamaz' diyerek karşı çıkıyordu” dedi. 
 
Ergenliğe bile girmeden evlendirildiğini söyleyen Göktürk, “Evliliğin ne olduğunu bilmiyordum. Doğru dürüst kendimi bile tanımıyordum. O küçük kız çocuğunun zaman zaman aklımda çalkalanan bir sesi var, 'yapmayın'. Bu durum o küçük kız çocuğu için dehşet bir şey. ‘Beni ne yapacaklar?’ sorusu ile yaşayan bir çocuktum. Ben zaman zaman o küçük ruhla kendimi öldürmek istedim. Çok da denedim ama başarılı olamadım. Çocuğumu dünyaya getirdim ama çocuğa nasıl bakılacağını bilmiyordum, çünkü kendimde bir çocuktum. O zamanlar büyük bir acı çektim büyük bir travma yaşadım” şeklinde konuştu.
 
ÇOCUKLARI İÇİN GECE GÜNDÜZ ÇALIŞTI
 
Boşandıktan sonra aile ile bağlarının koptuğunu dile getiren Göktürk, “7-8 yıl boyunca kimseyle konuşmadım, tek başıma iki çocukla kaldım. Sadece kız kardeşlerimle görüşüyordum, beni hiçbir zaman yalnız bırakmadılar, destekçim oldular. Ayrıldıktan sonra ekonomik olarak çok zorlandım. Çok eksilerden başlayan bir hayattı bu" diye belirtti. 
 
Çocuklarını okutmak için gece gündüz çalıştığını ifade eden Göktürk, sabahları tekstil atölyelerinde akşamları da 6-12 saatleri arasında internet kafe işletmeye başladığını söyledi. Göktürk, “Daha sonra ek olarak servis işletmeciliğini yaptım. Hiç okuma yazmam yoktu. Çocuklarımdan okuma yazmayı öğrenip, sonradan ilkokul diploması aldım. Kız çocuğum öğretmen, oğlum da makine teknikeri oldu. Çok zor bir yolculuktaydım ama başardım” ifadelerini kullandı.
 
YASA KABUL EDİLMEMELİ 
 
Göktürk, “Evlilik yoluyla af” düzenlemesine de tepkisini şu şekilde dile getirdi: “Çocuk istismar faillerinin çocuklarla evlendirilmesi ve ‘çocuk gelin’ tabiri dehşet verici. Bunun hiçbir şekilde dile bile getirilmemesi gerekiyor. Hiç kimse bunu kabul etmemeli. Eğer bu yasa meclisten geçerse, 14 değil, benim gibi 12-11 yaşındaki çocuklar bile zorla evlendirilecek. Ben bu sistemin kırsal kesiminde yaşayan yoksul aileleri daha çok etkileyeceğini düşünüyorum. Buna benzer bir hayatı yaşayan biri olarak, bu yasaya çok karşıyım. Kadınlar kesinlikle geri adım atmamalılar, bu yasa getirilmemeli. Bu yasa bütün toplumu geriye götürecektir. Kadın özgür değilse, çocuğunu özgür yaşatamaz, çocuğu özgür olmazsa, bir sonraki nesil de özgür olamaz. Kendi hayalimi düşününce ben doktor olmak istiyordum, kimse çocukların hayalleriyle oynamasın.”
 
‘KADINLAR PES ETMEMELİ’
 
Kadınların düzenlemeye karşı verdikleri mücadelenin devam etmesi ve kadınların pes etmemesi gerektiğini vurgulayan Göktürk, şunları söyledi: “Her bir anne kendi kız çocuğunun portresidir. Eğer bir anne kendi yol haritasını çizerse, kız çocuğu da onun bir yol ilerisinde gidecektir. Bu şekilde dayatılan sistemi daha erken kırabiliriz. Bize zoraki getirilen bu geleneksel algıya karşı birleşirsek, bunu kıracağız. Ben geleneklere resti çektim diye, çoğu zaman ölüm tehdidi de aldım. Bir kadın isterse her şeyi yapabilir, yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Şimdi 50 yaşına merdiven dayamış bir kadınım, iki çocuğumu da okuttum ve şuan iki kız torunum var. Bu beni daha da sevindiriyor iki kadın daha yetiştireceğim, bu da mücadelemizi çoğaltacak.”
 
MA / Eylem Akdağ