Kadınlar emek, kimlik ve özgürlükleri için alanlarda olacak

img

ADANA - Adana'da kadınlar, savaşa ve cinsiyetçiliğe karşı emekleri, kimlikleri ve özgürlükleri için alanlara çıkmaya hazırlanıyor. 8 Mart’ta gerçekleştirecekleri mitinge çağıran kadınlar, mevcut yasa ve sözleşmelerin uygulanmasını istedi.

Adana’da kadınlar, 8 Mart dolayısıyla Pazar günü gerçekleşecek yürüyüş ve mitinge hazırlanıyor. Saat 13.00’da Kasım Gülek Köprüsü’nde bir araya gelecek olan kadınlar, Adana Kadın Platformu öncülüğünde Uğur Mumcu Meydanı’na yürüyecek. "Kriz, savaş, yoksulluğa karşı eşitlik, özgürlük, barış için 8 Mart'ta alanlardayız” ana pankartının taşınacağı yürüyüşte, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Kadın Meclisi, "Özgürlükte ısrarlıyız, mücadelede kararlıyız" ve Tevgera Jinên Azad (TJA) ise "Direnişi örgütlüyoruz, özgürlüğe yürüyoruz" pankartıyla yer alacak. 
 
Adana Kadın Platformu üyesi Sevil Aracı Bek, bu yıl savaş, ekonomik kriz ve yoksulluğa karşı 8 Mart alanında olacaklarını dile getirdi. Adana Valiliği'nce etkinliklerine izin verildiğini ve herhangi bir yasaklama kararının olmadığını aktaran Bek, kadınlar olarak güçlerini birleştirip, taleplerini haykıracaklarını söyledi. HDP Adana Kadın Meclisi üyesi Suphiye Bayav, toplumun yarısı olan kadınlar olarak 8 Mart'ta alanlarda olacaklarını, özgür ve eşit bir yaşam için haykıracaklarını dile getirdi. 
 
'KADINLAR TÜM RENKLERİYLE ALANLARA'
 
TJA üyesi Şehristan Yiğit, "Direnişi örgütlüyoruz, özgürlüğe yürüyoruz" şiarıyla 8 Mart alanında olacaklarını vurgulayarak, tüm kadınları renkleriyle alanda olup demokratik taleplerini haykırmaya çağırdı. HDP Adana Kadın Meclisi Sözcüsü Saniye Seçkin, kadınları şiarları etrafında bir araya gelmeye çağırarak, "Kadınlar eşitlik, özgürlük ve kimliklerini istiyor" dedi.
 
‘SİSTEMİN DEVAMI İÇİN ÇALIŞIYORLAR’
 
"Kadının ekonomik olarak erkeğe bağımlı olması şiddettin en önemli nedenlerinden biridir. Kendini güçsüz hisseden kadın çoğu kez yaşamındaki dayanılmaz acılara katlanmak zorunda kalıyor" diyen Seçkin, medyanın dilinin kadına yönelik şiddeti ve istismarı arttırdığına değindi. Cezasızlık politikasının da kadına yönelik şiddet ve istismarı arttığını kaydeden Seçkin, "Erkek egemen eğitim sistemi, medyası ve kurumlarıyla iktidarlar bu sistemin devamı için çalışıyorlar. Yanı sıra cezasızlık politikaları da şiddeti besleyen önemli nedenlerdendir. Başta İstanbul Sözleşmesi'ne uygun düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Kadının örgütlenmesinin önündeki engellerin kaldırılması, kadının en büyük öz savunması örgütlülüğüdür. Cezasızlık politikalarına son verilmeli, gerçek adalet sağlanmalı. Bütün kadınları örgütlenmeye, dayanışmaya ve taleplerini haykırmak için alanlara davet ediyoruz" ifadelerini kullandı.
 
'EKONOMİK ŞİDDET FAKİRLEŞTİRİYOR'
 
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Adana Şube Eşbaşkanı Belgin Işık, KESK'li kadınların, "Doğa benim, üreten benim, emek benim, yaşam benim, ben kadınım" şiarıyla 8 Mart'ta alanlarda olacaklarını söyledi. Işık, "Ekonomik şiddet sonucu kadınlar fakirleşmekte, fiziksel şiddete daha fazla maruz kalmakta ve ruh sağlıkları bozulmaktadır. Ayrıca cinsel istismar, HIV, kadın ticareti, anne ve bebek ölümleri oranı arttığını da araştırmalar göstermektedir. Bir de erkek şiddetine bahane olarak erkekler tarafından kullanılmaktadır. Medyaya baktığımızda bunun örnekleriyle karşılaşırız; erkek ‘eve ekmek götüremediğim, faturayı ödeyemediğim için eşimi vurdum’ gibi gerekçeler öne sürmektedir."
 
'MEDYA SORUMLULUK HİSSETMELİ’
 
Kadına yönelik şiddet ve cinsel istismar konusunda medyanın sorumluluğuna dikkat çeken Işık, "Medyanın, kadın temsili ve kadına yönelik şiddetle ilgili haberlerini ele alış şekli, erkek egemen toplumda, erkeklerin kadın bedeni üzerinde denetim kurma, itaat eden şeklinde konumlanmasını desteklerken, toplumsal cinsiyet rollerini de olumlamaktadır. Kadına yönelik şiddet haberlerini, toplumsal bir olgu olarak ele alan ve inceleyen uzman görüşlere yer verilerek, şiddetin tüm boyutları ile ele alınması, asıl nedenler üzerinde durmak, kadın bakış açısına sahip habercilik ve yayın anlayışı ile haberlerin yapılması toplumsal bilinç yaratmak bakımından oldukça önemlidir. Gazetecilik yapanlar bu sorumluluğu hissederek haber yapmalıdır" dedi. 
 
'KADIN VE EŞİTLİK BAKANLIĞI KURULMALI'
 
Kadın örgütlerinin ifade ettiği gibi öncelikle Kadın ve Eşitlik Bakanlığı’nın kurulmasını isteyen Işık, kadına yönelik şiddetin son bulması için şu reçetenin hayata geçirilmesini istedi: “Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak mekanizmalar oluşturulmalı. Şiddete karşı bilinç geliştirilmeli, engellenmesine yönelik mevcut yasa ve sözleşme uygulanmalıdır. Kadına yönelik şiddete karşı ciddi ve kapsamlı bir eylem planı hızla hayata geçirilmelidir. Kurumlar ve toplum, riskli durumlarla karşılaştığında kadının korunması için neler yapılabileceği ve işbirliği yapılacak yerler konusunda bilgi sahibi olmalıdır. Bu alanda emek veren STK’ların talepleri önemsenmeli. Namus-töre cinayetleri olarak adlandırılan kadın cinayetlerini engellemek için farklı düzeylerde strateji geliştirilmelidir.  Ceza Kanunu’ndaki haksız tahrik indirimleri kaldırılmalı. Medya, kadına yönelik şiddet ve tecavüz haberlerini kamuoyuna aktarırken, haber dilini doğru kullanmalı, etik değerlere uymalı, tecavüzün içerdiği şiddeti arka plana itmemelidir. Mağdurların kamusal sağlık ve sosyal destek sistemlerine ulaşmaları sağlanmalıdır.  Kadın sığınma evleri ile ilgili sorunlar hızla aşılmalıdır."