Kadınların emek ve komünal üretimle yarattığı marka: Tuşbal

  • kadın
  • 09:11 2 Ağustos 2019
  • |
img
VAN - Van'da 22 kadın girişimci kurdukları "Tuşbal Üretim ve Pazarlama Kooperatifi" ile 5 yıldır bölgenin sayılı organik balını üretiyor. Tamamen komünal ve emeğe dönük projeleri ile bölgede bir ilki gerçekleştiren kadınlar ayrıca ürettikleri balı "Tuşbal" markasıyla satışa sunuyor. 
 
Van Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı olan ve 22 kadının bir araya gelerek kurdukları "Tuşbal Üretim ve Pazarlama Kooperatifi" bölgenin hem en iyi balını üretiyor hem de arı ürünlerini elde ediyorlar. Tamamen komünal ve emeğe dönük projeleri ile bölgede bir ilki gerçekleştiren kadınlar bu yıl 190 kovanla üretim yapıyor. Tamamen doğal ve katkısız bir şekilde elde ettikleri balları "Tuşbal" adıyla markalaştıran kadınlar, pazarlama desteği bekliyor. 
 
'ARICILIK YAPMAKTAN MUTLUYUM'
 
Kooperatif Başkanı Fatma Belli (28) 5 yıldır arıcılıkla uğraştığını ve arıcılıkla ilgili Düzce Üniversitesi'nde eğitimler alarak bu işe başladığını belirtti. Bir kadın olarak bu işi yapmaktan mutlu olduğunu söyleyen Belli, ürettikleri arı ürünlerinin tamamen doğal ve katkısız olduğunu ifade etti. Belli, başta polen, arı sütü, propolis olmak üzere birçok arı ürünü elde ettiklerini ve elde edilen ürünlerin laboratuvar ortamında test edildikten sonra satışa sunulduğunu aktardı. 
 
'BAL ŞİFA İKEN SAHTE BAL NEDENİYLE HASTALIK SEBEBİ OLUYOR'
 
Asıl amaçlarının tamamen organik bal ve organik arı ürünleri elde etmek olduğunu dile getiren Belli, “Mevcut piyasada maalesef organik ürünler satılmıyor. Tamamen katkılı ve glikozlu bal satılıyor. İnsanlar arı ürünlerini tarihten bu yana şifa niyetine kullanılıyorken ne yazık ki sahte ve katkılı ürünler artık insanlar için hastalık haline getirildi. İnsanlar artık arıcıların ürününe güvenip satın almıyor” dedi.  Özellikle İran’dan glikozla yapılan balların getirilip satıldığına dikkat çeken Belli, bu konuda da üretici olarak çok büyük sıkıntılar çektiklerini belirtti. 
 
‘ARILAR İÇİN ARILAR GİBİ ÇALIŞIYORUZ’
 
Arıcılık mesleğinin ve arıyla uğraşmanın çok zahmetli ve bir o kadar da bilgi ve tecrübe gerektiren bir iş olduğuna dikkati çeken Belli, “Biz de arılardan iyi verim almak için arı gibi çalışıyoruz. Ortalama bir kolonide 50 veya 80 bin arası arı yaşar. Kraliçe arılar mesela hayatları boyunca yani bu 4 yıllık bir süreyi kapsar, diğer arılardan farklı olarak, yalnızca arı sütü ile beslenirler. Kraliçe arı yalnızca yumurta yapar. Bir kovandaki arıların çoğu dişidir, ama yalnızca bir kraliçe arı vardır. Erkek arılara 'dron' denir ve sayıları birkaç yüz adettir. Kış mevsimine doğru bu erkek arılar çok fazla bal tükettikleri için dişi arılar tarafından öldürülür. Bu muazzam bir doğa olayı ve iş ayrımının ne kadar önemli olduğunu bize gösteriyor. Mum yapımından çerçeve yapımına kadar her şeyi kendimiz yapıyoruz. Tabi ilk başlarda çekinerek bu işe başladım ve korkum vardı. Ancak üzerinden 5 yıl geçti ve bu durum bende bir bağımlılık yarattı" dedi. 
 
‘ARI BİR YERDE YAŞAYAMIYORSA ORADA DOĞA ÖLÜMÜ VAR DEMEKTİR’
 
Yapılan barajların bir doğa katliamı olduğunu ve bundan en çok etkilenen canlının ise arılar olduğunu belirten Belli, “Doğu Anadolu Bölgesi doğasıyla, yazın akan buz gibi akar sularıyla, yaylalarıyla gerçekten arıcılar için muhteşem bir imkan sağlıyor ama ne yazık ki bu avantajdan fazla yararlanılamıyor. Özellikle son yıllarda artarak devam eden tarımsal ilaçlamalar, kurulan barajlardan dolayı bir doğa katliamı yaşanıyor. Bundan en çok etkilenen de arılar oluyor. Eğer bir yerde arılar yaşayamıyorsa orada doğa ölümü var demektir.” 
 
'EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI ALAMIYORUZ'
 
Asıl gayelerinin insanları organik bal ile buluşturmak olduğunu vurgulayan Belli, 5 yıldır bu işi yapmalarına rağmen emeklerinin karşılığını alamadıkları söyledi. Belli “İş konusunda bu erkek işi bu kadın işi diye pek ayrım yapmıyorum. O yüzden bu işe daha çok merak saldım ve gerçekten arının doğasını anlamak istedim. Bu işe 90 kovanla başladık, aynı yıl içerisinde arıların çok fazla oğul vermesinden dolayı 400 kovana ulaştı. Geçen yıl yaşanan bir hastalıktan dolayı arıların çoğu öldü. Geçen yıl bir satış yeri açtık. Bu yerimiz 8 ay açık kalmasına rağmen maalesef sadece yarım kilo bal satabildik” dedi.
 
MA / Ayşe Sürme