Dersim Kadın Platformu'ndan mayınları temizleme çağrısı

  • kadın
  • 20:15 28 Temmuz 2019
  • |
img
 
DERSİM - Dersim Kadın Platformu, geçtiğimiz günlerde Nupelda ve Ayaz Güloğlu kardeşlerin ölümüne neden olduğu belirtilen anti-personel mayınlarına işaret ederek Türkiye'nin Ottowa Sözleşmesi hükümlerini yerine getirerek, Türkiye'de mayınlı alanların temizlenmesi çağrısı yaptı.  
 
Munzur Doğa ve Kültür Festivali kapsamında Dersim Kadın Platformu kadınların katledilmesine, cinsel taciz ve saldırılara ilişkin basın açıklaması yaptı. Seyit Rıza Meydanı'na yapılan açıklamaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Dilşat Canbaz, Remziye Tosun da destek verdi. Dersim Kadın Platformu'ndan açıklamayı yapan Fatoş Taşkale, Munzur Kültür ve Doğa Festivali'nin geçtiğimiz günlerde Dersim'in Ovacık ilçesinde yaşanan bir patlamada yaşamını yitiren çocuklar Nupelda ve Ayaz Güloğlu kardeşlere adandığını hatırlatarak, Güloğlu kardeşlerin yaşamını yitirmesinin nedeninin savaş politikaları olduğunu söyledi.
 
'SINIR İLLERİ HARİÇ EN FAZLA MAYIN DERSİM'DE'
 
Resmi rakamlara göre, sınır illeri hariç en fazla mayının Dersim'de bulunduğunu vurgulayan Taşkale, "Daha fazla ölüm ve acı yaşamamak için, ülkemizin de taraf olduğu anti-personel mayınların imhasına dair Ottowa Sözleşmesi hükümleri yerine getirilerek, ilgili alanlar tekrar taranmalı ve anti-personel mayınları imha edilmeli, gerek Sözleşme'den ve gerekse hukukumuzdan kaynaklı gerekli tedbirler alınmalıdır. 38'den 90'lara, 90'lardan günümüze bölgede yürütülen savaş politikalarının en ağır bedelini, hayatlarımızla ödemeyi reddediyoruz. Bu politikaların yıkıcılığı sadece bedenlerimiz üzerinden olmuyor, bedenlerimiz ile beraber yaşam alanlarımız da tahrip oluyor, yok ediliyor. Her yaz şehrimizde çıkan orman yangınları, yaşam alanlarımızla beraber bu alanlarda yaşayan canlı türlerini de yok etmektedir. Yaşamlarımız, yaşam alanlarımız ve tüm canlılar için barış istiyoruz. Çünkü bizler biliyoruz ki eşitsizliğin, şiddetin, sömürünün, ayrımcılığın olmadığı, kadınların özgürce ve barış içinde yaşamlarını sürdürdüğü bir gelecek mümkün" diye konuştu.
 
'ERKEK EGEMEN ZİHNİYETİ GÜÇLENDİRİYORLAR' 
 
Kadın mücadelesi sonucu yapılan yasal düzenlemelerin son dönemlerde büyük bir kifayetsizlikle askıya alındığını dile getiren Taşkale, "Kadınlar lehine imzalanan ulusal ve uluslararası sözleşmelere uyulmadığı gibi, cezasızlık ve haksız tahrik indirimi gibi cezai uygulamalar, kadına yönelik her türlü şiddet taciz tecavüzde erkek egemen zihniyeti güçlendiriyor, teşvik ediyor ve koruyor. Bu koruma ve yasasızlık her gün karşımıza yeni bir taciz, tecavüz ve kadın katliamı olarak çıkıyor. Son günlerde sosyal medya ve basında yer alan haberlerde, Munzur Üniversitesinde görevli bir memur hakkında, kamu görevlilerinin öğrenciler ile not, para vb. şeyler karşılığında yakınlaşmasına aracılık ettiğine dair ciddi iddialar bulunmaktadır. Binlerce genç kadınımızın, çocuğumuzun okuduğu Üniversitede bu şahsın halen görevine devam etmesi tezattır. Üniversite yönetimini soruşturmanın bütün yönlerini kamuoyuyla paylaşmaya çağırıyoruz" diye belirtti. 
 
'EMEĞİMİZİN SÖMÜRÜLMESİNİ REDDEDİYORUZ'
 
Siyasal iktidarın her türlü araçla kadınların kendi hayatları üzerindeki kontrolünü zayıflatmaya çalıştığını kaydeden Taşkale, "Esnek, kuralsız, güvencesiz, kayıt dışı ve düşük ücretlerle sömürülmeye, ekonomik krizle birlikte daha fazla yoksullaşmaya, çalışma yaşamının ayrılmaz parçası haline getirilmiş durumda. Baskı, şiddet ve mobbinge, kreşleri kapatıp kadınlara yüklenmeye çalışılan bakım hizmetleri nedeniyle ücretli işlerde çalışmamızı engelleyen politikalara karşı durmaya, ev içerisinde görünmez kılınıp değersizleştirilen emeğimize sahip çıkarak mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz. İlimizde çeşitli teşviklerle açılan ve açılırken kadın işçilerle çalıştırılacağı yönünden çokça reklamı yapılan ve de çeşitli yayın organlarında 'başarı öyküsü' denilerek sunulan iki tekstil atölyesi, bugün Dersimli kadınlar için bir sömürü cehennemi durumuna gelmiştir. Ünlü markalarla çalışan atölyeler zaman zaman kadınlara fazla mesai yaptırmalarına rağmen bırakın fazla mesai ödemelerini, bazen kadınlara aylarca maaş ödememektedirler. Emeğimizin böylesine yok sayılmasını, sömürülmeyi reddediyoruz" şeklinde konuştu.