Birleşik Kürt Kadın Platformu’ndan BM’ye mektup

  • kadın
  • 09:58 12 Temmuz 2019
  • |
img
DİYARBAKIR - Birleşik Kürt Kadın Platformu, Türkiye’nin bölgedeki devletlerin toprak bütünlüğüne yaptığı müdahaleler ve Kürtler arasında geliştirilmek istenen şiddet politikalarına karşı siyasi partiler ve BM’ye mektup gönderdi. 
 
Birleşik Kürt Kadın Platformu, Türkiye ve İran’ın, Irak ve Suriye’nin “toprak bütünlüğünü” koruma adına yaptıkları müdahalelere ilişkin Kürdistan ve Türkiye’deki siyasi partililerle birlite Birleşmiş Milletleri’ne (BM) mektup gönderdi. Kadın Platformu, amaçlarının Kürtler arası barış ve diyaloğa katkı sunmak olduğunu belirtti. 
 
Yaşanan mevcut savaş durumu kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirten Kadın Platformu, çağırılarını sürdürmeye devam edeceklerini vurguladı.  
 
‘TÜRKİYE HOŞNUT DEĞİL’
 
Kürt halkının da içinde yer aldığı ülkelerin, hassas bir dönemden geçtiği vurgulanan Birleşik Kürt Kadın Platformu mektubunda, Irak ve Suriye’nin artık eskisi gibi iki şehir olarak kalmayacağına ve bu durum karşısında “tedirgin” olan Türkiye ve İran’ın, yaşanan gelişmelerden hoşnut olmadığı ifade edildi. Türkiye ve İran’ın, Irak ve Suriye’yi dizayn etmeye yönelik çabalarının olduğunu belirtilen mektupta, “Bu durum var olan sorunları daha da büyütüyor ve ister istemez süper güçlerin devreye girmesine zemin hazırlıyor. Bugün Rojava’da olup bitenler, anlatmak istediğimiz durumu gayet açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Türkiye ve İran’ın, Irak ve Suriye’nin ‘Toprak bütünlüğünü’ koruma adına yaptıkları müdahaleler, adı geçen ülkelerin dışında, Türkiye’de de çatışma, acı ve savaşa neden olmuştur. Tarihte her zaman benzerine şahit olduğumuz gibi, çağımızda yine böylesi bir süreçten geçiyoruz. Ortada var olan çatışmacı politikalar en çok bize yansıyor ve hatta ‘kardeş kavgası’ tehlikesini de yaratıyor” denildi.
 
‘KÜRTLER ARASINDA DİYALOG’
 
Çatışmalı ortamların en büyük mağdurlarının ise, kadınlar ve çocukların olduğu vurgulanan mektupta, şu çağrılarda bulunuldu: 
 
“Biz, Kürt kadınları olarak bu durumu asla bir ‘kader’ olarak görmüyoruz. Bizim adımıza yürütülen ve bizi etkileyen siyasi gelişmelerde söz sahibi olmak istiyoruz. Özellikle, Kürt halkının kendi arasında geliştirilmek istenen şiddet politikalarına, ‘dur’ demek istiyoruz. Kürt halkının demokrasi ve ulusal haklarını elde etme mücadelesinin ancak ve ancak Kürtler arası diyalog ve barışçıl politikadan geçtiğine inanıyoruz. Bu bağlamda, tüm Kürt politik aktörleri sesimize kulak vermeye çağırıyoruz. Kürt kadınları olarak, bundan böyle diyaloğu geliştirmek adına sık sık bu çağrıları yineleyeceğimizi de dile getiriyoruz.”