Çet Davası: Vajinal bölgede erkeğe ait DNA tespit edildi

  • kadın
  • 13:18 10 Temmuz 2019
  • |
img

ANKARA - Şule Çet Davası’nda mahkeme heyetine raporunu sunan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Hakan Kar, vajinal bölgede bir erkeğe ait DNA tespit edildiğini söyledi. 

 
Ankara’da tecavüze maruz kaldıktan sonra Yelken Plazanın 20’nci katından şüpheli bir şekilde düşerek yaşamını yitiren üniversite öğrencisi Şule Çet’in katil zanlılarının yargılandığı davanın 3’üncü duruşması Ankara 31’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. 
 
Ortaya çıkan DNA bulgularıyla birlikte sanıklar Berk Akand ve Çağatay Aksu hakkında hazırlanan iddianamede “kasten öldürme”, “cinsel saldırı ve hürriyeti tehdit” suçlarından müebbet ve 39 yıla kadar hapis cezası isteniyor. 
Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkeme salonunda görülen duruşmaya; Akand ve Aksu yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde getirildi. Duruşmada Ankara Barosu, İstanbul Barosu, İzmir Barosu avukatları, Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan, İnsan Hakları Derneği (İHD) MYK üyeleri, CHP Milletvekili Alpay Antmen ve Gamze Taşçıer ile çok sayıda kadın avukat ve kadın kurumu izleyici olarak katıldı. 
 
Duruşma salonuna sinevizyon kurulumu gerçekleştirildikten sonra sanık yakınları, maktul yakınları baba İsmail Çet ile ağabey Şenol Çet duruşma salonuna alındı. Mahkeme başkanı dışında heyette değişiklik yapıldığı ve dava savcısının değiştiği görüldü. 
 
Duruşma, kimlik tespitinin ardından başladı. İlk olarak Mersin Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı’nda çalışan Prof. Dr. Hakan Kar, mahkemeye olay yeri keşfi sonrasında hazırladığı raporu mahkeme heyetine sundu.
 
‘SORULARINIZI CEVAPLAMAK İÇİN BURADAYIM’
 
Ardından beyanda bulunan Kar, “Müşteki vekili tarafımdan tarafıma kurumuma, başvuruldu. Sonrasında uzman mütalaası hazırladım. Verdiğim uzman mütalaası ile ilgili soruları cevaplamak için buradayım. Otopsi, olay yeri ve ölü muayene tutanakları üzerinden inceleme yaptım. Olay yeri görüntü ve fotoğrafları otopsi videosu aynı zamanda Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporlar ışığında bir rapor hazırladım. Sorularınızı cevaplamak için buradayım” dedi. 
 
‘GENİTAL BÖÖLGEDEKİ LEZYONLAR DÜŞME İLE OLMAZ’
 
Kar, şu açıklamalarda bulundu: “Maktulün anal bölgesinde ekimoz, sıyrık, ve noktasal erkek prostat sıvısı ve emilaz tespit ettim. Vajinal bölgede bir erkeğe ait DNA olduğunu gördüm. Hyroid kemiğinde kırık gördüm. Boynunda elle kırılma dair bir bulguya rastladık. Genital bölgelerde tespit edilen lezyon bulundu. Vajinal bölgede parmak ya da erkek organ DNA bulgularına rastlandı. Vajinal bölgede herhangi bir yıkanma olmasa DNA çok uzun süre kalabilir. Cinsel ve genital bölgede gelişen lezyonlar yüksekten düşme ile mümkün değil. DNA’nın canlı kalması süresi yok. Vajinal bölgede 0-13,048 saat arasında prostat sıvısı tespit edebiliyoruz.”
 
‘TIRNAK ALTINA DOKU MÜCADELE YADA TIRMALAMA İLE GEÇER’
 
Müşteki avukatı Onur Tatar, “Dosya kapsamında maktul Şule Çet’in 9 parmağı altında dokuya rastlandı. 7 parmakta birden fazla, iki parmakta ise Berk Akand’a ait olduğu ortaya çıkmıştır. Doku geçişleri nasıl olur” şeklinde Kar’a soru yöneltti.
 
Uzman Kar, “Tokalaşma ya da ten temasına sadece avuç içinde DNA rastlanılabilir. Tırnak altına geçebilecek dokular, tırnak altı dokuları hassas olduğu için ya sıklıkla mücadele de yada tırmalamayla geçer. Tokalaşmaya geçmez” diye yanıtladı.
 
Müşteki avukatı Tatar, anal bölgede oluşan ekimozlar ve noktasal kanamaların yüksekten düşüp düşmeyeceğine dair bilgilendirme talep etmesi üzerine söz alan Kar, “Anal bölgede tespit edilen noktasal kanama ve sıyrıklar yüksekten düşme ile mümkün değil. Ancak oraya travmatik müdahale edildiğinde ortaya çıkar. Cinsel müdahale de ortaya çıkar. Zorlama olduğunu ortaya çıkar. Anal yoldan cinsel saldırı bulgusu olduğunu gösterir. Cinsel ilişkinin somut delilleri olduğunu düşünüyoruz” ifadelerinde bulundu. 
 
‘HALI FLEKS ÜZERİNDEKİ LEKELERDEN DNA ALINMALI’
 
Kar, olay yeri keşfi sonrasında tespit ettikleri bulgulara dair de mahkemede bilgilendirme yaptı. Kar, şunları söyledi: “Olay yeri incelemelerinde değişik dalga boyunda ışık veren cihazlarla yapılan araştırmalarda fotoğraflar çektik. Halı fleks üzerindeki bazı lekelerin kurumuş halde orada bulunduğunu gördük. Bu lekelerin olay yaşandıktan sonra halı üzerinde ve duvar üzerinde tespit edilen lekeler olduğunu olay yeri videolarından da tespit ettik. Analiz yapılmadan sadece biyolojik leke diyebiliriz ve kanepedeki kadife yastıkta şüpheli lekeler tespit ettik, bunları ek olarak incelenmesi gerekiyor. Lekelerden örnek alınmasını önerdim. Dinleme odasındaki yastık ve duvarda şüpheli biyolojik lekeler tespit ettim. Örnekler alınarak, DNA’ların tespit edilmesi gerekir.” 
 
Boyun kemiği kırığına dair de Kar şu bilgileri paylaştı: “Adli tıp literatüründe yüksekten düşme ve boğma vakalarında hyroid kemiği kırığı (boyun kemiği kırığı) görülüyor. Yüksekten düşme vakalarında yüzde 5-7, elle boğma vakalarında yüzde 60 boyun kırığı görülür."
 
SANIK AVUKATLARININ MÜTALAA TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜ!
 
Sanık avukatları da Kar’a  “Doku örneği geçişinin sert müdahale, boğuşma halinde geçtiğini söylediniz. Berk Akand’da çizik yok. Benim müvekkilim fotoğrafını çekiyor. Karşılıklı bir boğuşma halinde zorla tecavüz edildiğinde sanıkta iz olması gerekmez mi? Yüksekten düşmelerde boyun kırığı az diyorsunuz? Bu araştırma kaç metre yüksekten düşme sonucu oluşan oran mı? Farklı bir şey mi var?” sorularını yöneltti. 
 
Sanık avukatlarının sorularına mahkeme salonunda kadınlar tarafından tepki gösterildi. 
 
Mahkeme heyetinin salonun susturması sonrasında konuşan Kar, sanık avukatlarının sorularını şöyle cevapladı: “Öncelikle raporların birinde bir parmak kırığı mevcut. Derinin en üstünde yer alan epidermis geçişinden bile DNA geçişi mümkündür. Sadece tırnak altına doku geçecek kadar olan dokularda geçiyor. Hyroid kırığının yüzde 5 ile yüzde 10 arasında düşme olduğunda, boğulma da yüzde 60 kırık görüldüğünü ifade ediyorum. Birbirine paralel arklar şeklinde ısırık iziyle uyumlu olabilecek lezyon dedim. Cinsel saldırı ile ilgili delillendirmem de yan delildir. Isırık izi olabilir.”
 
Anal bölgede ekimoslar, noktasal sıyrık, noktasal kanama olduğunu bir kez daha ifade eden uzman Kar, “Anal içerisinde sıyrıklar var. Otopsi de çıktı” dedi.  
 
ŞULE’NİN ARKADAŞI: YÜKSEKTEN KORKARDIR
 
Sonrasında Şule Çet’in üniversite arkadaşı tanık olarak dinlendi. Çet’in arkadaşının beyanı şöyle: “Şule 4 sene okuldan arkadaşım aynı bölümdeyiz. İkinci sınıfta iken babasının rahatsızlığından kaynaklı bir dönem okulu bırakarak, Çağatay Aksu ve Berk Akand’ın yanında çalıştı.  Şule, ölümünün gerçekleştiği gün içeride kalan parasını almak için onların yanına gitti, sonraki gün doğum günü olduğu için farklı bir plan yapıyorduk. Şule’nin yükseklik korkusu vardı. Psikolojik bir sıkıntısı yoktu. Psikolojik bir tedavi gördüğünü zannetmiyorum. 10 gün önce yeni bir eve taşındı. Kemal diye ortak bir arkadaşımız var. Çağatay’ın ona karşı bir his olduğunu söyledi. Net bir şekilde davranışı var demedi. Berk Akand’dan hiç söz etmedi.” 
 
Söz alan Çağatay Aksu, “Tanıklar nasıl geliyor, bilmiyorum. Hanımefendi Şule ile Şule bizimle 45 gündür çalışıyordu. Twitter paylaşımları vardı annesiyle kavuşma isteği paylaşımı vardı” dedi. 
 
‘SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU’
 
Müşteki avukatı Onur Tatar söz alarak, şunları söyledi: “Maktul Şule Çet bu yıl mezun olacaktı. Çağatay Aksu hakkında dolandırıcılık ve uyuşturucu kullandığına dair bilgi var. Sanık Çağatay Aksu hakkında zamanında bir hastaneye yatma durumu var. Sanık profili var. Yeminsiz dinlenen sanık Çağatay Aksu’nun annesi Gülümser Aksu tanık olarak dinlendi. Oğlunu çıkarmak için para verdiğini ve dolandırıldığını söyledi. Suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz.”
 
DOSYAYA YENİ RAPOR SUNULDU
 
Müşteki avukatı Ferhat Demir de keşif günü olay yerinde inceleme yapan Erciyes Üniversitesi akademisyeni Prof. Dr. Çağlar Özdemir’in hazırladığı raporu mahkemeye sundu. Avukat Demir düşme anına dair sanıkların iddiaları ve olasılıkların yer aldığı animasyon filmini izletti. Olay yeri keşfi yapıldığı gün tutanağa imza atan polis memurunun da keşfe geldiği ve perdeleri onların açıp, açmadığını dair soru yönelttiklerini söyleyen avukat Demir, “Kolluk kuvvetleri olay yerinde dokunulmadığını ve olay yerine inceleme gelene kadar bekledikleri söylendi” diye belirtti. 
 
ANİMASYONLARLA SANIK BEYANLARI ÇÜRÜTÜLDÜ
 
Sonrasında animasyon üzerinden anlatım yapan avukat Demir, şunları aktardı: “Sanık Aksu, Şule’nin elinin yarısının dışarıda olduğunu ifade ediyor. Maktül ile odanın kapısı arasındaki mesafe 4 metredir. Bedenini yarıya kadar sarkıtan birini yani düşmeye ramak kalmış bir kişiye 4 metreyi kat edeceksiniz ve akabinde cam ve sehpa arasına gireceksiniz sesinizi duyurmak için camı tekmeleyeceksiniz.  Raporda 4, 50 metrede koşarak, maktulü tutamayacağı yazılıyor. Raporda maktulün kişi ve kişilerce atılacağı yer alıyor. Kapı ve pencere arasında 4,50 metre ara var. Sanık Çağatay Aksu minyon tipli bir kişi. Ayak mesafesi cam ve sehpa arasındaki mesafenin arası fazla. 42 numara giyen bir insan sehpanın gerisinde kalıyor. Şule’nin düşüş pozisyonunda söz edildi. Şule’nin önce kafasına daha sonra sırtının yere düştüğü belirtildi. Ama yere düşüş pozisyonu ise bunu yalanlar noktada. Şule’nin ayakkabısı Şule’den sonra düşüyor. Ayakkabıyı önce attılar sağ dirseğini altında kalması. Bunun en büyük bulgusudur. Şule’nin kafası yere çarptığı zaman doku parçaları çok açık görülüyor. Ayakkabıyı sonradan attılar yada maktulün ayağından çıktı. Çorabının bir var diğeri halan yok.” 
 
Demir, Çet’in üzerinde yer alan kazağında içe bükümlü olduğunu animasyonda göstererek, buna dair de şu ifadeleri kullandı: “Şule, düştükten sonra göbeğine doğru kazağının katlandığı görülüyor. Şule atılmadan önce kazağı hızlı bir şekilde giydirilmeye çalışılmış muhtemelen. Şule’nin kazağının içeriye doğru katlanması serbest düşme ile olmayacağı için bir cinsel saldırısı olma ihtimali yüksektir. Serbest düşme ile alacağı pozisyonun binadan 4 metre öteye gitmesi imkanı yok. İvmelendirmeden oraya düşmesi mümkünatı yok. Sol ayakkabısı Şule’den önce sağ ayakkabısı Şule düştükten sonra atıldı. Hiçbir cinayet kusursuz değildir.”
 
KISA SÜRELİ GERGİNLİK
 
Kocaeli, Antalya, Düzce Baro başkanları davaya müdahil olma talebinde bulundu. Müşteki avukatı Umur Yıldırım, “Birinci celsede sanıkların telefonlarına el konuldu. Verilen telefonda Berk Akand, telefonunun Samsung olduğunu söyledi ama Huawai olduğu ortaya çıktı. Delilleri hala gizliyorlar. Bize aranan numaralar üzerinden konuştuk bir de aranmayan numaralar var, 155 gibi numaralar aranmadı. Çağatay Aksu tecavüz sanığı. Sanık olay günü yardım amaçlı kimseyi aramadı. Biz sanıkların kaçma şüphesi olmasından kaynaklı tutukluluk halinin devamını istiyoruz” diye belirtti. 
 
Sanık yakınları ve duruşmaya gelen kişiler arasında gerginlik çıktı. Mahkeme başkanının salonu uyarması sonrasında sessizlik yeniden sağlandı. 
 
TUTUKSUZ YARGILANMALARI
 
Sanık avukatı Levent Ekmen, müvekkili Aksu’nun olayın yaşandığı günden bu yana ifadesini değiştirmediğini belirtti. Ekmen, “İlk günden beri Şule beline kader sarkmıştı diyor. Düşmeden kaynaklı ayak bileğinde yaralanma var. Sadece ön ve arka yüzünde değil, ancak tutmaya olabilecek bir morluk var. Morluğun karşılığı Çağatay Aksu’nun kendini zorlaması ve dokunun geçmesidir” diye konuştu. 
Hiçbir delil karartılmadığını iddia eden Erkmen, “Bu delilerle iki insanın bir yıldır tutuklu kalmasını anlamıyoruz. Hiç bir çelişki hiç bir durum yokken tutuklu. Olaydan sonra cinayet masası polisleri sanıkları bir kez daha ifade işlemine aldı ve sanıklar işkence gördü” iddialarında bulundu. 
 
TUTUKLULUĞA DEVAM KARARI
 
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti sanıklar Berk Akand ve Çağatay Aksu’nun tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 16 Ekim tarihine erteledi. 
 
Kararın ardından kadınlar “Şule için adalet istiyoruz”, “Kadınlar susmayacak”, “Erkek adalet değil, gerçek adalet “ sloganlarıyla adliye binasından çıktı. Kadınlar, Çet’in ailesi ve avukatlarıyla adliye binası önünde açıklama yaparak, 16 Ekim’de de adalet için yine Ankara’da Sıhhiye Adliyesi’nde olacaklarını belirtti.