'Kadınları nafakaya muhtaç etmeyecek politikalar uygulanmalı’

  • kadın
  • 09:04 24 Haziran 2019
  • |
img

ADANA - İstinaf Mahkemesinin bir boşanma davasında “süresiz nafaka verilmeyeceği” kararının yasal dayanağının olmadığını dile getiren Avukat Sevil Aracı Bek, “Karar esasen yargının hükümet söylem ve politikalarından ne kadar fazla etkilendiğinin de kanıtıdır" dedi. Avukat Selay Dağsuyu da, kadınları nafakaya muhtaç etmeyecek politikaların uygulanmasını istedi. 

Kadınların “boşanmasını önlemeye dönük” olarak yorumlanan nafaka tartışmaları sürerken İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11’inci Hukuk Dairesi, bir boşanma davasında “süresiz nafaka verilmeyeceğine” hükmetti. İstinaf mahkemesi, kararında tarafların yaşları ve kısa evlilik süresini gerekçe yaptı.
 
Avukatlar Selay Dağsuyu ve Sevil Aracı Bek, mahkemenin kararını değerlendirdi. 
 
Kadınların kazanılmış haklarına yönelik saldırıların sistematik olarak uzun süredir devam ettiğine dikkat çeken Avukat Selay Dağsuyu, “Boşanmayı araştırmak ve aile kurumunu güçlendirmek” gerekçesiyle 2016 yılında Meclis’te kurulan “Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu”nda yer alan maddeleri hatırlattı. 
 
'NAFAKA KAZANILMIŞ BİR HAK'
 
“Kürtaj hakkının uygulamada yok derecesine getirilmesi, boşanmanın zorlaştırılmaya çalışılması, şiddet görmüş/ikinci plana atılmış kadının arabuluculuk uygulamasında eş ile karşı karşıya getirilmesi tasarısı, istismara af konusunun gündemde tutulması ise raporda yer alan diğer maddelerdendir" diyen Dağsuyu, ancak asıl amacın kadınları evliliğin içinde tutmak, ekonomik olarak eve hapsetmek ve susturma olduğunu söyledi.  Bu nedenle nafaka hakkının sınırlandırılmasıyla kadınların kazanılmış haklarının kaybının hız kazanarak devam edeceğini vurgulayan Dağsuyu, “Haklarımızın korunması amacıyla kadın, erkek, herkes ‘Nafak hakkıma dokunma’ demek için imza kampanyası yürütmekte. Nafakanın bir lütuf değil, kazanılmış hak olduğunu tekrarlayarak herkesi destek olmaya davet ediyoruz”  dedi. 
 
'KADINI HİÇE SAYAN POLİTİKALARI DESTEKLEMİYORUZ'
 
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11’inci Hukuk Dairesinin bir boşanma davasında tarafların yaşları ve kısa evlilik süresini gerekçe yaparak, “süresiz nafaka verilmeyeceği” kararının kabul edilmesinin mümkün olmadığının altını çizen Dağsuyu, nedenini de şu sözlerle anlattı: “Söz konusu karar, henüz süresiz nafaka konusunda yasal bir düzenleme yapılmadan verildi. Dolayısıyla; yasal dayanaktan yoksundur. Ayrıca kamuoyunda yaratılmaya çalışılan algının aksine yoksulluk nafakası her koşulda süresiz değildir.  Yoksulluk nafakasını düzenleyen Medeni Kanunun 175’nci maddesi gereği kusuru ağır olan eşin yoksulluk nafakası alamayacağı ve yoksulluk nafakasının, nafakayı ödeyecek kişinin mali gücü oranında belirleneceği belirtilmiştir. Yoksulluk nafakasının çoğunlukla kadınlar lehine çıkması ise ülkemizdeki cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklıdır. Son olarak belirtmek gerekir ki söz konusu kararda nafaka hesabında evlilik süresinin ve yaşın esas alınması, bu konuda yasal düzenlemelerin yapılacağının habercisi niteliğindedir. Ekonomik gücünü tamamlayamayan kadınlar ise boşanmayı göze alamamakta ve şiddetle geçen hap solunmuş evliliğine mecbur kalmaktadır.” 
 
“Aileyi korumak” adı altında getirilen ve kadını hiçe sayan politikaları desteklemediklerine vurgu yapan Dağsuyu, “Kadınları nafakaya muhtaç etmeyecek politikaların uygulanmasını, eşit işe eşit ücret verilmesini, 6284 sayılı kanunun korunmasını, boşanmada arabuluculuk tasarısından vazgeçilmesini, ücretsiz kreş/ bakımevi gibi uygulamaların hayata geçirilmesini ve okulda, işte, evde, hayatın her alanında kadınları ikinci plana iten zihniyete son verilmesini tüm kadınlar için talep ediyoruz” dedi. 
 
‘YALAN POMPALANIYOR'
 
Kadınların ömür boyu eski eşlerinin maddi desteğini aldığı iddiasıyla yalan yanlış istisnai örneklerle başlatılan tartışmaların, bugün nafaka hakkında yeni bir düzenleme yapılmasına kadar getirildiğini aktaran Avukat Sevil Aracı Bek’e göre, nafakanın gerçekten ne olduğu konusunda öncelikle Medeni Kanunun yoksulluk nafakasını düzenleyen 175’nci ve 176’ncı maddelerini okumakta fayda var. Mevcut halde de nafaka düzenlemesinin, sonsuza kadar eski eşin kadına bakması olarak kurgulanmadığını ve nafakanın yargı kararına dahi gerek kalmaksızın kesilebileceği haller olduğu gibi, bazı durumlarda hakim kararıyla kaldırılabileceği veya miktarı değiştirilebileceğine dikkat çeken Bek, nafakanın “süresiz” olduğu aslında medya ve yetkililer tarafından pompalanan bir yalan olduğuna vurgu yaptı. 
 
‘SÜREÇ SEÇİM NEDENİYLE UZADI’ 
 
Son yargı paketinde nafaka ve tazminata ilişkin düzenlemelere değinen Bek, şöyle devam etti: “Daha önce Adalet Bakanlığı, nafaka hesaplamasına 5 kriter getirecek bir çalışma yürüttüğünü ilan etmişti. Buna göre nafaka, ‘evli kalma süresi’, ‘çocuk olup olmaması’, ‘boşanan kadının yaşı’, ‘gelir durumu’ ve ‘kusur durumu’ dikkate alınarak hesaplanacakmış. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’nın birlikte düzenlediği nafaka çalıştayından çıkan ve basına yansıyan sonuçlara göre ise, kısa süreli evliliklerde en az 2 yıl, uzun süreli evliliklerdeyse nafakanın evlilik süresine göre belirlenmesinin benimsendiği söyleniyor. Sürecin seçim nedeniyle uzadığı ifade edildiği açıklamalarda, ‘Nafaka konusunun en yakın süreçte çözümlenmesi bekleniyor’ deniliyor.” 
 
İSTİNAF MAHKEMESİNİN KARARI 
 
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11’inci Hukuk Dairesinin 2 yıllık evliliğe 2 yıllık nafaka kararını değerlendiren Bek, “İstinaf Mahkemesinin verdiği bu kararın mevcut hiçbir yasal dayanağı yok. Tamamen nafaka üzerine sürdürülen tartışmaların etkide bulunduğu bir karar olduğunu düşünüyorum. İktidar tarafından öne sürülen ve esasen henüz kanunlaşmamış bir düzenlemenin bile emir telakki edilerek bu şekilde uygulanması açıkçası çok şaşırtıcı bir durum. Nafakanın süreli olarak bağlanmasına dair kanunda bir yasak yok; ancak böylesi bir uygulama da şimdiye kadar görülmemiş bir durum. Kanun metninden anlaşılan nafakaya süresiz hükmedilmesi ve kaldırılma koşulları gerçekleştiğinde kimi hallerde kendiliğinden, kimi hallerde de hakim kararıyla nafakanın kalkmasıdır. İlk kez verilen bu karar esasen yargının hükümet söylem ve politikalarından ne kadar fazla etkilendiğinin de kanıtıdır" şeklinde konuştu.
 
‘KADIN DAYANIŞMASINI BÜYÜTMELİYİZ’ 
 
“Nafaka alma hakkının zorlaştırılması bir yandan da AKP’nin kadına yönelik şiddetle mücadele ettiği yönündeki söylemlerine de tezat oluşturuyor. Zira nafaka almanın daha zor koşullara bağlanması aynı zamanda çoğu durumda kadının şiddet gördüğü evliliği sürdürmeye zorlanması anlamına gelecek” diyen Bek, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Önümüze reform diye, mağduriyetlerin giderilmesi diye süslene süslene sunulan pek çok yasa değişikliği önerisi gibi nafakaya ilişkin öneriler de ilkin, 3  yıl önce TBMM bünyesinde kurulan, Boşanmaların Önlenmesi Komisyonunun raporunda yer almıştı. Komisyonun hazırladığı 476 sayfalık raporda, cinsel saldırı ve cinsel istismar sanıklarına hadım uygulaması, boşanma davalarında arabuluculuk, 6284 sayılı Kanunda verilecek tedbirlerin delil veya belgeye dayandırılması zorunluluğu, boşanma ile birlikte hükmedilen yoksulluk nafakasının süreye bağlanması, tecavüz mağdurunun sanıkla evlendirilmesi ve 5 yıl sorunsuz evlilik halinde cezasızlık gibi öneriler vardı. İşte bu birbirinden 'yaratıcı' öneriler tek tek karşımıza çıkarılıyor. Kadınların, kadın örgütlerinin tüm taleplerine kulak tıkanıyor. Biz kadınlara düşen ise her alanda karşılaştığımız, haklarımızı tırpanlamaya çalışan, kazanımlarımızı bir bir elimizden almak isteyen bu düzenlemelere karşı mücadeleyi sürdürmek ve kadın dayanışmasını büyütmek.”
 
MA / Hamdullah Kesen