KESK Kadın Meclisi kadınları açlık grevi sürecini takip etmeye çağırdı

img
İSTANBUL – KESK İstanbul Kadın Meclisi, yaptığı basın toplantısında binlerce tutuklunun açlık grevinde olduğunu hatırlatarak, “Biz KESK’li kadınlar olarak yaşam hakkından yana olduğumuzu, anayasal hakların uygulanması, can kayıplarının olmaması ve yaşam hakkının korunması gerektiğini belirtiyor, tüm kadınları bu süreci takip etmeye ve duyarlı olmaya çağırıyoruz” dedi.  
 
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Kadın Meclisi, cezaevindeki baskılara ve açlık grevlerine dikkat çekmek amacıyla Eğitim Sen İstanbul 3 No’lu Şube’de basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısının olduğu salona, “Yaşama ses veriyoruz” pankartı asıldı.
 
Meclis üyesi Gülseren Güngördü, basın açıklamasını okudu. Cezaevlerinde yaşanan ihlallere yönelik her gün yeni bir haber ve olayın kamuoyuna yansımasının arkasında iktidarın yürütmüş olduğu baskı politikasının yattığını belirten Güngördü, tutukluların yaşadığı hak ihlallerini sıraladı.  Kadın tutuklularının aile ve avukatlarıyla aylarca görüştürülmemesinin temel insan haklarına aykırı olduğunu vurgulayan Güngören, temel sorunların çözümünde baskı politikalarının ciddi toplumsal sorunlara, kutuplaşmaya ve gerginliklere yol açtığını dile getirdi.
 
‘GÖRMEZLİKTEN GELİNEREK SORUN ÇÖZÜLEMEZ’
 
Cezaevinde devam eden açlık grevlerine değinen Güngören, şöyle devam etti: “Anti demokratik politikalar nedeniyle onlarca cezaevinde seçilmiş kadın milletvekillerinin, belediye başkanlarının da olduğu yüzlerce kadın tutuklu, hükümlü günlerdir süresiz, dönüşümsüz açlık grevine başlamış durumdadır. Yarın çok geç olabilir. Basına sansür uygulanarak, görmezlikten gelinerek sorun çözülmüş olmaz, aksine daha ciddi sonuçlara yol açarak büyüyebilir. Geri dönüşü ve telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkmadan yetkililer derhal adım atmalı, sorun diyalog yoluyla çözülmelidir. Sağlık örgütleri ve insan hakları örgütlerinden oluşan bir heyetin cezaevlerine ziyaretlerde bulunmasına izin verilmelidir. Açlık grevlerinde ‘sıvı, B grubu vitamin, tuz, şeker ve karbonat’ alımı yaşamsal olduğu kadar, eylem sonlandıktan sonra kalıcı beyin hasarlarının önlenmesi açısından da kritik olduğu göz önüne alınarak gerekli tedbirler alınmalıdır.”
 
‘YAŞAM HAKKI KORUNMALI’
 
Cezaevinde yaşanan hak ihlallerinden ve bu ihlallerin sona erdirilmesi talebiyle devam eden açlık grevlerinin şuana kadar çözülememesinden kaygı duyduklarını dile getiren Güngören, “Biz biliyoruz ki cezaevlerindeki kadınların onurlarını, yaşam haklarını, sağlık haklarını korumak, gereğini yerine getirmek devletin sorumluğundadır. Biz KESK’li kadınlar olarak yaşam hakkından yana olduğumuzu, anayasal hakların uygulanması, can kayıplarının olmaması ve yaşam hakkının korunması gerektiğini belirtiyor, tüm kadınları bu süreci takip etmeye ve duyarlı olmaya çağırıyor” diye konuştu.
 
‘BU SORUN KADIN SORUNUDUR’
 
Açıklamanın ardından söz alan Meclis üyesi Ayfer Koçak ise, Leyla Güven’in açlık grevi eyleminin 147’nci gününde olduğunu ve diğer tutukluların da açlık grevlerinin 60, 80 ve 100’üncü güne dayandığını hatırlattı. Bugün artık açlık grevi meselesinin kadın meselesi olduğunun altını çizen Koçak, şunları söyledi: “Bir anne bugün yaptığı açıklamada ‘biz evimizde yemek pişiremiyoruz’ diyor. Çocukları açlık grevinde olan annelerin yaşadığı duruma bu. Yaşam hakkının tehlikeye gelmiş olması çok vahim bir durum. Bu bir kadın sorunu ama en çokta toplumun sorunu haline gelmiştir. İş yerlerimizde bunu konuşamıyoruz. Bu süreç bir bütün olarak görünmez kılınmaya çalışılıyor. Basın yayın organlarına yansımıyor. İş yerlerinde ya da kamunun her hangi bir alanında tartışılmaz hale geldi. Değil gündemleştirilmesi konuşulamıyor dahi. Hatta siyasi her hangi bir tartışmadan kaçınılması durumu söz konusu. Biat kültürü egemen kılınmaya çalışıyor. Siyasal politik bütün süreçlerin tartışılması engelleniyor.”