'Sığınaktaki kadınların oy kullanamaması hak ihlalidir'

  • kadın
  • 09:00 17 Şubat 2019
  • |
img
İSTANBUL – Sığınaklarda kalan 40 bin kadının “can güvenliği” gerekçesiyle oy kullanmalarının engellenmesini "hak ihlali" olarak değerlendiren Mor Çatı Gönüllüsü Burcu Çolak, "Sığınak olan her ilçede bir sandık tayin edilmesi, bu sandığın ve kadınların bütün bilgilerinin gizli tutulması gerekiyor” dedi. 
 
Her seçim döneminde olduğu gibi 31 Mart yerel seçimler öncesinde de sığınaklarda kalan kadınlar oy kullanamayacak. Gizlilik kararı olan bu kadınların oy kullandıkları sandıkların değiştirilmemesi kendisine şiddet uygulayan erkekle aynı yerde oy kullanması anlamına gelirken, hak ihlali olarak görülen uygulama aynı zamanda yeni mağduriyetlere de zemin yaratıyor. 
 
Resmi kaynaklardan yapılan açıklamalarda sığınaktaki kadınların oy kullanmamasının "can güvenliklerini sağlayamayız" gerekçesine dayandırılmasına tepki gösteren Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı Gönüllüsü Burcu Çolak, konu hakkında bilgi verdi. 
 
2017 yılı verilerine göre bütün sığınakların toplam kapasitesinin 3 bin 600 civarında olduğu ve içerisinde çocukların da yer aldığı bilgisini veren Çolak, bir yıl içerisinde ise sığınaklarda kalan kadın sayısının 40 bin olduğunu söyledi. 
 
‘SANDIKLARI ŞİDDET UYGULAYAN EŞİYLE AYNI YERDE’
 
Mor Çatı’nın her oy verme döneminde gizlilik kararı olan kadınların sandıklarının gizlenmediğini, adreslerinin ise ŞÖNİM (Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezi) olarak değiştirildiği halde sandıklarının değiştirilmediğine tanıklık ettiklerini ifade eden Çolak, ortaya nasıl bir tablo çıktığını şu sözlerle açıkladı: “Bu demek oluyor ki şiddetten uzaklaşmaya çalışan, can güvenliği riski olan kadınların sandıkları şiddet uygulayan kocası ise onunla aynı yerde. Şiddet uygulayan birlikte yaşadığı kocası değil ise de YSK gizlilik kararı olan kadınların sandık bilgilerini gizlemiyor. T.C numarası ile herkes nerde oy vereceğini görebiliyor. Israrlı takipte çok risk yaratıyor bu durum. YSK ve ŞÖNİM'e yaptığımız başvurularda kadınların sandıklar belirlenmeden önce sandık değişikliği için başvurmalarının gerektiği söyleniyor. Yani sandıklar belirlendikten sonra evden ayrılan kadınların değiştirmelerinin imkanı yok. Sandık değişikliği için yeni ikametgah bildirme tarihi seçimden epey önce. Ayrıca ŞÖNİM ve diğer resmi kurumların işbirliği içinde çalışarak gizlilik kararı olan kadınların gizliliklerini sağlaması gerekiyor. Oy verme dönemlerinde de ŞÖNİM ile YSK’nin birlikte çalışarak yöntem geliştirmesi gerekiyor. Bu çalışmayı göremiyoruz hala. Sandığını değiştirebilen kadınlar içinse resmi bir kurum civarında bir sandıkta oy kullanabildikleri söyleniyor. Ancak söylediğim gibi sandıklar belli olmadan önce şiddet görerek evden ayrılan ve sandığının değişmesi için bu işin peşine düşen kadınlar oy verebiliyor.” 
 
‘GİZLİLİK KARARI OLMAYANLAR DA OY KULLANMIYOR’
 
Bazı haberlerde gizlilik kararı olan, kimlik karartma diye geçen kadınların oy veremediğinin yazıldığı ve bunun da işin sadece bir kısmı olduğuna değinen Çolak, “Sığınaklarda kalan bütün kadınların o dönemde gizlilik kararı olmayabilir. Gizlilik kararı çıkmamış, verilmemiş, bitmiş olabilir. Zaten son dönemlerde kadınların ihtiyaç duydukları gizlilik kararlarının süresinin kısaltıldığını görüyoruz. Önceden 6 aylık verilen kararlar şimdi 1 ila 2 ay verilebiliyor. Gizlilik, güvenlik sorunu olmayan yani gizlilik kararı almayan ancak şiddetten uzaklaşma kararından sonra yeni hayatını kurmak için başka bir şehirde sığınak desteği alan kadınlar da oy veremiyor. Çünkü ikametgahlarını sığınağa aldıramıyorlar. Benzer şekilde sığınakta kalmayan, şiddetten uzaklaşmak için ikametgahının olduğu evden ayrılan kadınlar için de bu sorunlar söz konusu. Sığınakta kalmayan ya da sığınaktan ayrılan kadınların da gizlilik kararı olabiliyor. Onlar da bu koşullarda oy veremiyorlar” dedi.
 
‘HAK İHLALİ’
 
Sığınaklarda kalan kadınların oy kullanmamasını yanlış ve yetersiz uygulamanın sonucunda yaşanan hak ihlali olarak gördüklerinin altını çizen Çolak, “Bunun için de öncelikle altyapı ve yöntem geliştirmek gerekiyor. Türkiye'de ilk sığınak 1992'de açıldı. 6284 No'lu Kanun 2012 yılında yürürlüğe girdi. Bu bilgiler ışığında uzun yıllardır yol kat edilememiş olması maalesef bir ihmali gösteriyor” diye belirtti. 
 
‘SIĞINAKTA KALAN KADINLARA SANDIK ATAMAK ZOR DEĞİL’
 
Kadınların can güvenliği riski olduğu için bir sığınağın içinde hapishane hayatı yaşamadığına vurgu yapan Çolak son olarak, “Gerekli güvenlik önlemleriyle kadınlar kendi yaptıkları güvenlik planlarıyla sosyal hayata katılıyorlar elbet. Dışarıya çıkıyor, hayatlarına devam ediyorlar. Şiddetten uzaklaşarak yeni bir hayat kurmak da bunu gerektiriyor. Sığınakta kalan ve şiddet nedeniyle yer değiştiren kadınlar için yeni, gizli bir sandık atanması çok kolay gerçekleştirilebilecek bir şey. Sığınak olan her ilçede bir sandık tayin edilmesi ve bu sandığın ve kadınların bütün bilgilerinin gizli tutulması için bir yol alınabilir” diye konuştu.
 
MA / Necla Demir