19 kadın 30 hikâye: Kadınlar Yaşasın Diye

img

İSTANBUL - Kadın cinayetlerine dikkat çekmek için açılan "Kadınlar Yaşasın Diye" isimli sergi, sanatseverlerle buluştu. Sergide 19 kadın 30 farklı hikayeyle kadınlık deneyimlerini anlattı. 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu aracılığıyla 19 sanatçı, yaptığı 30 eserle "Kadınlar Yaşasın Diye" isimli sergide bir araya geldi. Kadıköy'de bulunan KargART'ta sanatseverlerle bulaşan serginin kompozisyonunu ise cinayete, şiddete, cinsel istismara ve baskıya maruz bırakılan kadınların hikayeleri oluşturuyor. 
 
Sergiye katılan kadın sanatçılar, eserlerinin hikâyelerini anlattı. 
 
'NORMALLEŞMENİN YOK EDİLMESİ İÇİN'
 
Hemen her gün gazete ve televizyonda kadın cinayetleri haberlerinin geçtiğini hatırlatan sanatçı Beyza Boynudelik, bu tür olayların normalleşmemesi gerektiğini söyledi. Normalleşmenin yok edilebilmesiyle toplumsal olarak bir şeylerin değişeceğine dikkat çeken Boynudelik, herkesin bulunduğu mecradan sözünü söylemesi gerektiğine vurgu yaptı. 
 
Resimlerini kendi kadınlık deneyimlerinden yola çıkarak yaptığını ifade eden Boynudelik, "Bir kadın olarak bu coğrafyada nasıl yaşıyorum? Nereden nereye gidiyorum? Ne kadar güçlüyüm? Bunlar üzerinden yola çıktım. Aynı anda birkaç seri üretiyorum. Sergiye de seriden bir parçayı koyduk" diye belirtti. Boynudelik, sanatın yaşanan toplumsal bir problemin kaydını alıp topluma geri sunmak gibi bir yapısı olduğuna dikkat çekerek, bir resmin ya da fotoğrafın insanlarda beklenmedik bir iz bırakabildiğini vurguladı.  
 
'80 PARÇA KADIN FİGÜRÜ'
 
Sanatçı Eda Emirdağ da, kendi kadınlık hikayelerinden üretim yaptığını belirterek, sergideki eserinin hikayesini şu sözlerle anlattı: "Eserde tutsak bir kadın figürü var. Bu kadın 80 parçaya ayrılmış. 80 milyon insanın temsili olarak 80 parçaya böldüm. Bu parçaların her birini sergiye gelenlere veriyorum. Böylece ülkemizdeki kadın sorununun el birliğiyle azaltılabileceğini, bu tutsak kadını özgürleştirebileceğimizi anlatmaya çalışıyorum. Bu aslında interaktif bir iş. Sanat eserini parçalamak, tutsak kadın imajını parçalamak anlamına geliyor. Seyirciye bir sorumluluk yüklüyorum. Kadın politikalarıyla ilgili sorunları birlikte çözeceğiz demek istiyorum."
 
Direnişin bin bir türlü halinin olduğunu dile getiren Emirdağ, kendisini ifade etme biçimi olarak fotoğrafı seçtiğini söyledi. Emirdağ, yapmak istediği şeyin insanlarda farkındalık yaratmak ve cesaretlendirmek olduğunu vurguladı. 
 
'NAMUS CİNAYETİNE VURGU YAPMAK'
 
İnsanların hafızlarında imajın güçlü bir yer edindiğini anlatan sanatçı Suzan Aktan ise, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun yaptığı bu çalışmayı desteklediğini dile getirdi. Aktan, "Kanlı Çarşaf" ismini verdiği esere ilişkin şunları söyledi: "Evliliğin ilk sabahında aile büyüklerine gösterilen 'kanı' simgelemek için yaptım. Bu kan kadınların 'temizliğine' işaret eden daha önceden kimseyle birlikte olmadığını gösterirdi. Bu sebeplerden dolayı namus cinayetlerine kurban giden kadınların hikayesine vurgu yapmak istedim. Kanlı çarşafı da bir metafor olarak kullandım."
 
Sanatçılar, herkese bugün son bulacak olan sergiyi gezme çağrısında bulundu. 
 
MA / Melike Ceyhan