'Damar'ın öldürülmesi erkek şiddetinin eğitime yansımasıdır'

img

İSTANBUL – Akademisyen Ceren Damar'ın öldürülmesini değerlendiren İstanbul Eğitim Sen 3 No’lu Şube Kadın Sekreteri Ayşe Panuş, bunun erkek şiddetinin yaygın bir şekilde eğitimde yer almaya başlamasının sonucu olduğunu söyledi.  

Eğitimdeki cinsiyetçi müfredata karşı mücadele eden eğitimci kadınlar, öte yandan da okullarda ve üniversitelerde erkek şiddetine maruz kalıyor. Buna en son örnek de Çankaya Üniversitesi'nde akademisyen Ceren Damar'ın öğrencisi tarafından öldürülmesi oldu. 
 
Türkiye’de kapitalizm ve devletin erkek egemenliğiyle birlikte kendini yeniden dönüştürdüğüne vurgu yapan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'na (Eğitim Sen) İstanbul 3 No’lu Şube Kadın Sekreteri Ayşe Panuş, bu dönüşümün en büyük yansımasının da eğitim alanında olduğunu söyledi. 
 
'KADINLAR UCUZ İŞ GÜCÜ OLARAK GÖRÜLÜYOR'
 
Panuş, “2005 ve ardından 2009 yılında kamuoyunun 4+4+4 diye bildiği süreçte başlayan eğitimdeki cinsiyetçi dönem başladı. Peki bu 2009’da ne oldu da birdenbire kız çocuklarının okuma oranları düştü. Kız çocukları ilkokul ve ortaokula gidiyor ama lise ve üniversiteye geldiği zaman eğitim yarıda kesiliyor. Kız çocukları ya evde çocuk bakıyor ya da fabrika gibi yerlerde çalıştırılıyor. Buraya baktığımızda devletin ve kapitalizmin yapmaya çalıştığı şey kadınları ucuz iş gücü olarak değerlendirmek. Ucuz iş gücü olmanın birinci koşulu sizin herhangi bir vasfınızın olmamasıdır” dedi.
 
POZİTİF EĞİTİM MODELİNE GEÇİLMELİ
 
Devletin kız çocuklarına ve genel olarak kadınlara eğitimle kapıları kapatmak istediğini söyleyen Panuş, “Çünkü eğitim paralı hale geldikçe seviye düşüyor. Toplumun kendisi de cinsiyetçi olduğu için bu daha çekilmez bir hal almaya başlıyor. Doğrudan doğruya yatırımını erkek çocuğa yapıyor. Ve bundan yararlanamayan da kız çocukları oluyor. Bir an önce bu eşitsizliklerin giderilmesi gerekir. Özel okullar bir an önce kapatılmalı. Çünkü eğitim paralı hale geldikçe kadınların okuma oranı düşüyor. Paralı eğitimle eğitimin niteliği düşürülüyor. Pozitif eğitim modeline geçilmeli” diye konuştu. 
 
'ÖĞRENCİ VE VELİLERİN ŞİDDETİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ'
 
Devlet yetkililerin eğitimcileri itibarsızlaştırma politikası yürüttüklerini belirten Panuş, üniversitede öğrencisi tarafından öldürülen akademisyen Ceren Damar’ı hatırlatarak şunları söyledi: “Eğitimci olarak sürekli tehdit ediliyorsunuz. Sürekli bir tehdit ve şantajla karşı karşıyayız. Bu çok yaygın bir şey. Ceren Damar’ın da durumu böyle. Öğrencisi kopya çekerken yakaladığı için öldürülüyor. Biz hırsız yetiştirmiyoruz. Kopya çekmek de bir hırsızlıktır."
 
Özel okul ve üniversitelerin bu durumda payı olduğunu dile getiren Panuş,"Parayla satın aldığını düşündüğü için de sen onun istediğini yapmak zorundasın. Ona kesinlikle 'hayır' diyemezsin. Dediğin anda da en son aşamada ölümle sonuçlanan cinayetlerle karşı karşıya kalıyorsun" ifadesinde bulundu. 
 
'DEVLET KADINLARA SAVAŞ AÇMIŞ DURUMDA'
 
Kadınlara yönelik hayatın her alanında saldırı olduğuna işaret eden Panuş, “Eğitim hakkımızdan tutun da yaşam hakkımıza kadar çok geniş bir çerçevede devlet kadınlara savaş açmış durumda. Bugün bu ülkede erkek şiddeti cezasız kalıyor. Öldürmeden tutun da taciz, istismar, tecavüze kadar bütün bunlar devletin mahkemelerinde cezasızlıkla sonuçlanıyor. Bu cezasızlığın tek bir anlamı var. Devlet erkeği koruyor" diye belirtti. Panuş, sıkıştırılmak istendikleri cendereden çıkmanın tek yolunun da mücadele etmek olduğunu söyledi. 
 
Eğitim Sen üyesi Şevin Karslı da, cinsiyetçi öğelere kitaplarda fazlasıyla yer verildiğini dile getirdi. İhraç edilen öğretmenlerden biri olduğunu söyleyen Karslı, ihraçlarla birlikte mücadelenin yolunun kapatılmak istendiğini belirterek, "bizler sendikal olarak mücadele etmeye ve bunları teşhir etmeye devam edeceğiz" dedi. Hükümetin politikalarıyla  kadınları ikinci sınıf konumuna getirmeye çalıştığını söyleyen Karslı,"Yani erkek adam sistemine karşı, yükselen tek adam rejimine karşı ancak ortak feminist bir mücadele verirsek başarılı olabiliriz” ifadesinde bulundu. 
 
KESK Kadın Meclisi’nden Dilek Kanlıbaş ise, dünyanın yarısını oluşturanların kadınlar olduğunu söylemeye devam edeceklerini söyledi. 
Kadınlar dünyanın yarısını oluşturuyorsa her alanda da olmaları gerektiğini söyleyen Kanlıbaş, “Maalesef bizi evimizin kadını, çocuklarımızın anası olmaya yönelik çıkardıkları üfürükten yasalarla eve hapsetmeye çalışıyorlar. Çünkü bir toplumunu kurtuluşunun kadın kurtuluşundan geçtiğinin çok iyi bilincindeler. Biz kadınlar da bunun bilincindeyiz. Bu sistemde eşitsizliğin, adaletsizliğin, sevgisizliğin kadın saldırısı üzerinden gerçekleştiğini düşünüyoruz” dedi. 
 
'CİNSİYETÇİ MÜFREDATLA MÜCADELEYE DEVAM'
 
Toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan bir öğretmen olduğunu ve öğrencilerini de bu bilinçle yetiştirmeye çalıştığını söyleyen Kanlıbaş son olarak, eğitim alanında hayata geçirilen cinsiyetçi müfredatla mücadele etmeye devam ettiklerini de sözlerine ekledi.