Sığınmaevine yerleştirildi ama tehditler bitmedi: Korkmuyorum

  • kadın
  • 09:10 30 Kasım 2018
  • |
img

İZMİR - Yıllarca evli olduğu erkeğin sistematik şiddetine maruz bırakılan M.Ç., 2 ay önce gittiği sığınmaevinde, tehdit edilmeye devam ediyor. Yeni bir hayat kurmak için başka kente gitmeye hazırlanan M.Ç., "Korkmuyorum kendime güveniyorum. Yeter ki kadınlar birbirinin elinden tutabilsin” dedi.

Türkiye'de resmi verilere göre, 144 kadın sığınmaevi bulunuyor. Kadın örgütleri tarafından yapısı itibariyle eleştirilen sığınmaevlerinde sorunlar da bitmiyor. M.Ç. (25) de, sığınmaevine gitmek zorunda kalan kadınlardan. Evli olduğu erkekten gördüğü sistematik şiddet sonucunda önce emniyete ardından sığınmaevine yerleştirilen M.Ç., evli olduğu erkekten tehdit almaya devam ediyor. 
 
M.Ç., birçok kadın gibi ekonomik, psikolojik ve fiziki şiddetin gölgesinde yeni bir yaşama tutunmaya çalışıyor. Sığınmaevinde yaşamanı idame ettiremediği için dışarıda başka işlerde çalışan M.Ç,  “Kadınların genelde ölüm haberlerini görüyorum, şimdi benim haberim olur mu?”  sözleriyle yaşadıklarını ifade ederken, yeni bir hayata kendi emekleriyle başlayacağını belirtiyor.  
 
18 YAŞINDA EVLENDİRİLDİ 
 
Eskişehir’e bağlı bir köyde ailenin de baskısıyla 18 yaşında evlendirilen M.Ç., “Daha ellerimdeki kına dururken eşim bana şiddet uygulamaya başladı” sözleriyle yaşamını anlatmaya başladı. Şiddetin kendisi için kaçınılmaz olduğunu belirten M.Ç., “Aslında başka bir seçeneğim olmadığı için  evlendim. Köyümüz, şehir merkezine çok uzaktı ve bundan dolayı yıllarca yatılı okulda okumak zorunda kaldım. Ailem, ‘aman kızımız evden çıkmasın, kimse hakkımızda konuşmasın’ diyerek beni bu hayata mahkum etti. Evlendikten sonra buraya geldim. Eşim ilk günden itibaren ‘senin aile hayatın yok, kopuk birisin, dekolten var, açık giyiniyorsun’ sözleriyle psikolojik şiddeti artırıyordu” dedi. 
 
‘KAZANDIĞIM TÜM PARAYI ALIRDI’ 
 
Yıllarca çeşitli işlerde çalışarak kazandığı tüm parayı evli olduğu erkeğin aldığını söyleyen M.Ç., şöyle devam etti: “Kazandığım parayla bu adam kendine araba aldı. Onun bana uyguladığı baskılardan dolayı birçok işe girip çıktım. Bir işe başlardım, biraz çalıştıktan sonra gelip, patronların yanında ‘sen niye böyle giyindin, niye geç kaldın?’ diyordu. Bağırıp çağırıp beni o işten de alırdı. Sürekli çalıştığım yerden ona fotoğraf atar, görüntülü arardım. İşte olduğuma öyle inandırabiliyordum. İlk çalışmaya karar verdiğimde arabanın bir bölümünü benim altınlarımla almıştı, diğer taksitleri de ödemek için çalışmama izin verdi. 6 yaşında bir oğlum var, güya ben çalışacaktım o da her sabah ve akşam çocuğu arabayla götürüp babaannesine bırakacaktı. Arabasının taksitleri bittikten sonra bu tavrı da değişti. Artık her şeyi benim üzerime bıraktı. Bir taraftan işe gidiyordum, bir taraftan çocuğumla ilgileniyordum, diğer taraftan ev işleriyle uğraşıyordum. Eşim eve aldığı bir suyun bile hesabını yapıyordu. Harcadığı her şeyin parasını yarısını benden alırdı. Bütün bunlardan dolayı hep ailemin evine gittim, aylarca dönmedim. Eşim gelir yine tehditle çocuğu gizlice evin önünden alır giderdi. Ben de tekrar ona gitmek zorunda kalıyordum.” 
 
'ŞİDDETİ KABUL ETMEYECEĞİMİ ANLADIM’ 
 
Son yaşadığı şiddet olayının bardağı taşıran son damla olduğunu belirten M.Ç., o günü şu sözlerle anlattı: “2 ay önce evden çıktım. O gün de eşime, çocuğu işe bırakmasını söyledim. O da yataktan kalkıp beni yere attı. Şiddet göreceğimi bildiğim için çocuğu hemen odadan çıkarıp salona götürdüm. O da iki kolumu tutup yüzümü yumruklamaya başladı. Çocuk salonda dona kaldı. Oğlumu alıp evden çıktıktan sonra aynanın karşısında yüzümü görünce bir daha bunu kabul etmeyeceğimi anladım ve bir taksi çağırıp karakola gittim. O gün, ‘beni sığınmaevine gönderin’ dedim.” 
 
'CAN GÜVENLİĞİM YOK'
 
2 aydır sığınmaevinde kaldığını dile getiren M.Ç., tanıdık birinin kendisini gördüğünü ve evli olduğu erkeğe haber verdiğini söyledi. M.Ç, bu durumla ilgili kaygılarını, “Artık nerede olduğumu biliyor. Beni telefonla sık sık arayıp ‘gelip orayı yıkacağım, dağıtacağım’ diyor. Can güvenliğim yok, başka şehre gönderecekler. Bir umut yeni bir hayata başlayabilirim diye düşünüyorum” sözleriyle dile getirdi.  
 
'BİLİRKİŞİ ÇOCUĞUN BABADA KALMASINI İSTEDİ'
 
Boşanma davası açtıktan sonra eşinin mahkemeye yalan beyanlarla dolu 4 sayfalık bir dilekçe yazdığını söyleyen M.Ç., 6 yaşındaki çocuğunun da geçici vekaletinin babasına verildiğini ifade etti. Çocuğunu almak için yeni bir hayata başlamak istediğini anlatan M.Ç., “Eşimin mahkemeye verdiği dilekçede, benim hiçbir şekilde şiddete uğramadığımı, kendi kendimi yaraladığımı, darp raporunun yalan olduğunu, beni ‘çocuğumla ilgilenmeyen ahlakı yerinde olmayan bir kadın’ olarak yazmış. Bunlara mahkeme inanır mı, buna göre karar verir mi bilmiyorum. Geçen gün aylar sonra oğlumu gördüm. Eniştem aracı oldu. Benim haberim olmadan eşime de söylemiş, o da geldi. Çocuğun yanında bir sürü tehdit ve küfür savurdu. Oğlum bana dokunmaktan bile korkuyordu. Zaten yıllarca çocuk evde ölü taklidi yaptı. Eşim bana her saldırdığında çocuk korkudan donup kalıyordu. Çünkü sesi çıksa o da aynı şeyleri yaşayacaktı. Bunun farkındaydı. Bilirkişi hem benimle hem de eşimle ayrı görüşmeler yaptı ve çocuğun babada kalmasını uygun buldu. Bilirkişiye, ne yapmam gerektiğini, nasıl bir hayat kuracağım ki çocuğumu bana veresiniz diye sordum. Onlar da sürekli Eskişehir’e ailenin yanına gitmemi söylediler. Oysa biliyorum ailemin evinden bundan çok da farklı bir hayatım olmayacak” ifadelerini kullandı.  
 
'KÖYDE BABA, EVDE KOCA'
 
Bu tür durumlarda ailenin kadının arkasında durması gerektiğinin altını çizen M.Ç., “Köyde baba burada ise koca var. Ben iki hayat arasına sıkıştırılmışım. Giyimimden, makyajıma, çalıştığım iş yerine kadar her şeyin hesabını vermek zorunda bırakılıyorum. Eşim de sürekli çocuğu bana karşı kullanıyor ki, vazgeçip ona döneyim. O evden çıktıktan sonra oğlum sigaradan, küfür etmeye kadar her şeyi babasından görüyor. Çocuğumu almak için avukat, birilerin davada şahit olması gerektiğini söylüyor. Hangi arkadaşımın kapısını çaldıysam eşimin korkusundan şahit olmayı kabul etmedi. Sığınmaevi kadınlara sadece bir çatı veriyor. Ne yapacağımı bunlarla nasıl baş edebileceğimi kimse bana söylemiyor. Oraya girdikten sonra dışarıda bir işe de girdim. İş yok, para yok çalışmak zorunda olduğumu biliyorum. Bir sürü iş yeriyle konuştum, kadın kurumunda kaldığımı öğrendiklerinde ‘Sen işimize yaramazsın gelme’ diyorlar. Gittiğim yer sıfırdan bir düzen kursam bile, eşim çocuğumu görme bahanesiyle gelip yine hayatımı zehir edecek. Bunca kadının nasıl öldürüldüğünü şimdi daha iyi anlıyorum. Korkmuyorum kendime güveniyorum. Yeter ki daha fazla destek olsun. Kadınlar birbirinin elinden tutabilsinler” dedi. 
 
MA / Nimet Ölmez