'Bir yerde baskı ve sömürü varsa orada şiddet vardır'

  • kadın
  • 19:27 24 Kasım 2018
  • |
img
HABER MERKEZİ - 25 Kasım panelinde konuşan yazar Ayşe Düzkan, şiddetin erkek egemenliğini sürdürmek için bir araç olduğunu belirterek, "Bir yerde baskı ve sömürü varsa orada şiddet vardır. Başınızı kaldırmaya başladığınız zaman şiddet artar. Özgürleşme talebi şiddeti arttırıyor" dedi. 
 
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne bağlı (TMMOB) Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Çalışma Grubu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle TMMOB Karaköy Şubesinde "Beden, mekan, şiddet" başlıklı panel düzenledi. Panelin açılış konuşmasını Mimarlar Odası ÇED Danışma Kurulu üyesi Mücella Yapıcı yaptı. Siyasal iktidarın kendi varlığını sürdürebilmek adına düşünen, araştıran bireyler yerine, ezberci ve öğretilenlerin doğruluğunu sorgulamaksızın kabul eden itaatkâr bireyler yetiştirmeye çalıştığını söyleyen Yapıcı, bu amaçla bilimsel, laik eğitimden vazgeçildiğini, eğitim sisteminin yaz-boz tahtasına çevrildiğini, yandaş vakıflarla yaptığı protokollerle müfredatta ve ders kitaplarındaki animasyonlarla toplumsal hafızaya cinsiyet eşitsizliğini kazımaya çalıştığını, karma eğitimden vazgeçerek cinsiyet ayrımcılığını körüklediğini belirtti. 
 
Bu nedenle eğitimdeki şiddeti reddettiklerinin altını çizen Yapıcı şöyle konuştu: "8 Mart eylemlerini ve LGBT-İ Onur yürüyüşlerini engelleyen siyasi iktidarın tahakküm mekanizmalarını cinsiyetçi yaklaşımlar üzerinden gerçekleştirmeye devam edeceğini, kıyafetlerimize, bedenlerimize, toplumsal varoluş biçimlerimize müdahalesinin giderek baskı-zor temelinde sürdüreceğini görüyoruz. Oysa biliyoruz ki; toplumsal gelişme ancak bireyin özgürce kendini ifade edebileceği alanlar yaratılmasıyla mümkündür. İnsanlık ancak 'Savaşa inat yaşasın hayat' şiarı ile nefes alabilmektir Savaş politikalarını reddediyoruz."
 
PSİKOLOJİK ŞİDDET ÖN HAZIRLIKTIR
  
Ardından konuşan psikolog Beyza Bilen, cinsiyete dayalı şiddeti anlattı. Cinsiyete dayalı olan tüm rollerin şiddet içerdiğini belirten Bilen "Fiziksel şiddet, psikolojik çok karşımıza çıkıyor. Fiziksel şiddet kişinin fiziksel olarak özgürlüğünün kısıtlamasıdır. Psikolojik şiddet çok daha uzun süren bir durum. Kişilerin hasta, kendisini değersiz, yetersiz hissetmesi anlamına geliyor. Psikolojik şiddet aslında fiziksel şiddete her zaman ön hazırlıktır" dedi.
 
Panel, sosyolog Ceren Lordoğlu'nun mekan ve şiddet başlıklı konuşması ile devam etti.
 
HDP'DEN 25 KASIM PANELİ
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Kadın Meclisi de, Ataşehir’de bulunan Erdal Eren Kültür Merkezi’nde, “Erkek ve devlet şiddetine karşı yaşasın kadın dayanışması” şiarıyla panel düzenledi. 
Panele konuşmacı olarak HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, CHP eski Milletvekili Melda Onur, Gazeteci-yazar Ayşe Düzkan katıldı. 
Panelde ilk olarak konuşan gazeteci-yazar Ayşe Düzkan, çoğu kadının devlet şiddetiyle karşı karşıya geldiğini söyledi. Düzkan, “Şiddet erkek egemenliğinin ta kendisi değil, onu sürdürmek için bir araçtır. Bir yerde baskı ve sömürü varsa orada şiddet vardır. Başınızı kaldırmaya başladığınız zaman şiddet artar. Özgürleşme talebi şiddeti arttırıyor” diye konuştu.
 
ONUR: ŞİDDETİ ARTTIRIYOR
 
CHP eski Milletvekili Melda Onur  da, “Şiddetin hep olduğu söylenir ama eskiden bu durumdan utanılırdı. Kimse bu şiddeti sahiplenmezdi. Bu iktidar döneminde şiddet sahiplenilir oldu. Birkaç tane bu işe gönül vermiş kadın kurumu olmasa biz bu kadın katliamı sayılarını bile bilemeyeceğiz. İktidar tarafından kadına yönelik şiddet hiçbir şekilde kınanmıyor. İktidardan gelen kanaat önderlerinin söylemleri şiddeti arttırıyor" diye konuştu. 
 
Yaşamını yitiren kadınların bir tek istatistiklerde yer aldığını dile getiren Onur, “Sakatlanan, büyük hasar alan kadınlar bu verilerde yer almıyorlar” dedi.
 
TAŞDEMİR: CİNSİYETÇİ VE KADIN DÜŞMANI
 
Panelde son olarak konuşan Dilan Dirayet Taşdemir ise, 25 Kasım da yalnızca kadına yönelik şiddete dikkat çekilmediği belirterek, “25 Kasım kadın direnişinin yükseldiği bir gün" dedi. Kadına yönelik şiddetin çok köklü bir problem olduğunu ancak bu dönemde daha farklı bir şiddet biçimi inşa edildiğine dikkat çeken Taşdemir, “Rejim yeniden inşa ediliyor. Kurulmak istenen sistem cinsiyetçi ve kadın düşmanı. Bugünkü iktidarın kadın meselesine bakış açısı sadece muhafazakarlık değil. Ailenin içinde konumlandırılan bir kadın gerçekliği var. Kadının adını bile kabullenmeyen bir siyasal projeyle karşı karşıyayız. Ayrıca alternatif bir kadın hareketi yaratılıyor. Kadın meselelerinde artık erkekler değil kadınlar konuşuyor ama kadınlar da erkeklerden farksız bir şekilde konuşuyor” ifadelerini kullandı.
 
Taşdemir'in konuşmasının ardından panel soru-cevap ile devam etti. 
 
DİYARBAKIR 
 
Diyarbakır’da İHD Diyarbakır Şubesi Konferans Salonunda “Şiddete karşı kadın mücadelesi yükselirken, devlet politikası bir ileri üç geri” konulu söyleşi düzenlendi. Moderatörlüğünü İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Yüksel Aslan Acer’ın yaptığı söyleşiye avukat ve insan hakları savunucusu Eren Keskin, HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, gazeteci Handan Coşkun, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav katılımcı olarak katıldı. Konferans salonuna, “Şiddete karşı kadın mücadelesi yükselirken, devlet politikası bir ileri üç geri” pankart asıldı.
 
 ‘KÜRT KADINLARININ MÜCADELESİ ÖNEMLİDİR’
 
Avukat Eren Keskin, kadına yönelik şiddeti Diyarbakır’da konuşmanın önemli olduğunu vurgulayarak, “Kürdistan'dan kadınların mücadelesi çok önemli bir yer tutuyor, bu nedenle de burada olmak önemli. Kadına yönelik şiddete karşı çıkarken, militarizme, şovenizme, ırkçılığa da karşı çıkmalıyız” dedi. Kadınların her türlü şiddete ve saldırıya maruz kaldığını ifade eden Keskin, kadınların çoğu zaman yaşadığı şiddetin farkında olmadığına dikkat çekti. 
 
‘KADINA YÖNELİK ŞİDDET POLİTİKTİR’
 
Kadın yönelik şiddetin ve tecavüzün hukuki süreçlerini de değerlendiren Keskin, yargının İstanbul Sözleşmesi’ni bilmediğini söyledi. Eren,“Yargının aldığı kararlardan ve takip ettiğimiz dosyalardan aslında İstanbul sözleşmesine hakim olmadıklarını görüyoruz. Böyle olunca 6284 yasasını bile geçirmek ve ya tartışmak dahi önemli oluyor. Tüm bunlara bakınca aslında kadına yönelik şiddetin siyasi anlayıştan bağımsız olduğunu düşünmek mümkün değil” diye konuştu. 
Eren, tutuklu bulunduğu cezaevinde açlık grevinde olan DTK Eş başkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’e ilişkin şunları söyledi: “Topluma dayatılan tecride karşı açlık grevinde olan Leyla Güven’e de buradan sevgilerimi gönderiyorum” ifadelerini kullandı.
 
‘DEVLET İLK DEFA KADIN CİNAYETLERİNİ AÇIKLADI’
 
Gülsüm Kav ise, 25 Kasım'a giderken kadınların kazanımları üzerine konuştu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıkladığı Türkiye’deki kadın cinayeti oranlarını anımsatan Kav, “Oysaki daha bir ay öncesine kadar ‘Türkiye’de şiddet artmadı, görünürlük arttı, kadınlar abartıyor’ diyerek bizi hedef gösteriyorlardı. Verileri açıklamaları ile beraber 6284 yasası da yeniden gündemlermiş oldu” diye ifade etti.