Yazar Sevim Korkmaz Dinç, fedakarlıktan dolayı kendini yazmaktan alıkoyan kadının tarihsiz olduğunu söyledi. Dinç, yaşamı var eden ve emeği değersiz kılınan kadının yazma edimi ile kendisiyle yüzleşebileceğini ve bunun da mutlu olmasını sağlayacağını belirtti. 

 

‘EN BÜYÜK ENGEL OTOSANSÜR’

 

Kadınlar üzerinde devam eden baskılardan dolayı kendilerini yazı yazmaktan alıkoyduklarını dile getiren Dinç, “Kadınlar üzerinde çok farklı baskılar var. Maalesef demokratik bir toplumda yaşamıyoruz. Hepimizin gündelik hayatında karşılaştığımız baskılar bunlar. Sözde kaldırılan OHAL sonrası kararnameler ile çıkarılan yasalar var. Bu yasalar düşünce ve ifade özgürlüğü önünde engeldir. Yazmak ya da yaratıcılık denilen şey, özgür beyinler gerektirir. Ayrıca kadınlar ekonomik olarak bağımsız değiller ya babalarından ya eşlerinden para alıyor. Özgür olamadıkları için riskleri göze alamıyorlar. Ayakları üzerinde durması gerekiyor. Onu da göze alamayınca, çevresindeki aile, çocukları, akrabalarını düşünerek ve bunu göze alamayarak kendilerini yazmaktan alıkoyuyorlar. Kendini yazmaktan alıkoyma bir nevi kadının kendine karşı uyguladığı otosansürdür” dedi.  

 

‘YAŞAMI VAR EDEN KADINLARIN EMEĞİ DEĞERSİZ’

 

Yaşamı var eden kadınların emeğinin değersiz kılındığını belirten Dinç, şöyle devam etti: “Kadınların yazması gerektiği en önemli şey, bizim varoluşumuzdur. Nüfusun yarısı kadınlardan oluşuyor. Ama disiplinlerine baktığımız zaman kadınlar yok gibi. Bizim yaşam pratiklerimiz, deneyimlerimiz yok. Yaşamı var eden kadınlardır. Bu yaşamı var eden kadınları savaşlarda da görüyoruz. Atılan bombalar altında kadın çocuğunu doğurmak zorunda. Kirlilerini yıkamak zorunda. Kadın yazmadığı vakit biz bu yaşam deneyimlerimizi kaybediyoruz. Kadın ne tür fedakarlıklar yapıyor. Yani kadının hayatta karşılaştığı fedakarlıkların karşısında para almadığı için değersiz kabul ediliyor. Bugün içinde bulunduğumuz sistem bir şeye değer verirken onun ne kadar para kazandırdığını kıstas alıyor.” 

 

'KADINLAR YOK’

 

Kadınların tarihsiz olduğunu ve bundan dolayı yaşamlarını kayda almaları gerektiğini vurgulayan Dinç, “Kadınlar hayatı var ederken, çocuklarını doğururken ve büyütürken, böyle bir bedel beklemiyor. Bir bedel beklemediği, hepsini gönüllü yaptığı için de ne oluyor, biz bunları kayda almıyoruz. İşte kadınlar, yaşadıklarını yazarsa, düşüncelerini var ederse bir kadın tarihini oluşturabilirler. Bizim kendi tarihimiz yok, tarihsiziz. Tıpkı köle, göçebe topluluklar gibi nasıl orada ötekileştirilmiş, yok olmuşlarsa biz kadınlar içinde aynı şey geçerli. Biz yokuz, biz görünmüyoruz beden olarak varız; ama düşünce olarak yokuz, tarih olarak yokuz. Bundan dolayı kadınların yazması çok önemli” ifadelerini kullandı.