‘Haberciliğe toplumsal cinsiyet odaklı bakılmalı’

  • kadın
  • 11:33 15 Temmuz 2018
  • |
img
 
İSTANBUL - Toplumsal Cinsiyet Odaklı Habercilik Elkitabı'nın yazarlarından Elif Akgül, haberlerdeki dilin topluma yansıdığını belirtirken, Çiçek Tahaoğlu ise, gazetecilerin haberciliğe toplumsal cinsiyet odaklı bakabilmesi gerektiğini söyledi. 
 
Bianet ve Kaos GL'nin birlikte yürüttüğü proje kapsamında Toplumsal Cinsiyet Odaklı Habercilik Elkitabı, raflarda yerini aldı. Kürtçe ve İngilizce'ye de çevrilen elkitabı, Bianet Editörü Çiçek Tahaoğlu ve Bianet'in eski editörlerinden Elif Akgül tarafından hazırladı. 
 
Elkitabında, "Kadınlar ve LGBTİ+’lılar ne zaman haber olur? Ne zaman haber olmaz?", "Haber kaynaklarıyla iletişim", "Haberde cinsiyetçilikten kaçınmak için 14 madde" ve "Bianet haber merkezinden deneyimler" gibi başlıklar yer alıyor. 
 
Çiçek Tahaoğlu ve Elif Akgül, elkitabını değerlendirdi. 
 
'TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ SAĞLANMALI'
 
Bianet Kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü Çiçek Tahaoğlu, el kitabının "hak odaklı habercilik"  perspektifi doğrultusunda verdikleri eğitim projelerinin bir sonucu olarak ortaya çıktığını söyledi. Kadın ve LGBTİ+ haberlerinin genelde bu konuya duyarlı ya da feminist muhabirlerin üzerine kaldığına dikkat çeken Tahaoğlu, “Yazı işlerinin çoğunluğu 'bu haberi yapmak isterim; ama yaparsam belki yanlış bir şey yaparım' der. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve toplumsal cinsiyet odaklı haberciliği yaygınlaştırmak için bu bahanenin de ortadan kalkması gerekiyor. Her muhabir ve editörün haberciliğe toplumsal cinsiyet odaklı bakabilmesi gerekiyor. Bu elkitabını, biz bunun için hazırladık” diye konuştu. 
 
‘HABER ÖZNELERİNDE EŞİT TEMSİLİYET GÖZETİLMELİ’
 
Cinsiyetçilikten kaçınmak için haber öznelerinde ve görsellerinde eşit temsiliyetin gözetilmesi ve haberin cinsiyetçi bir dil kullanılmadan yazılması gerektiğini vurgulayan Tahaoğlu, “Cinsiyetçi dil, çok yaygın ve içselleştirdiğimiz bir şey aslında. Bu yüzden, bunun cinsiyetçi olduğunu fark etmeden kullanıyoruz. Yaygın medyadaki haber dili de çok yerleşik bir haber dili ve bazı cümleler cinsiyetçi olmasına rağmen hiç sorgulanmıyor. Ve 'haber böyle yazılır' gibi bir algıyla kabul görüyor. Tekrar tekrar kullanılıyor. Ve bu sırada cinsiyetçilik yeniden üretilmiş oluyor. Dolayısıyla seçtiğimiz kelimeleri ve kullandığımız dili her zaman sorgulamamız gerekiyor” diye belirtti. 
 
‘TOPLUMSAL CİNSİYET YAYIN POLİTİKASI OLMALI’
 
Tahaoğlu, cinsiyet konusunda ana akım ve alternatif medya diye bir ayrıma gidemediklerinin altını çizerek, “Kadın ve LGBTİ+’larla ilgili ön yargılar ve cinsiyetçi dil, ana akım ve alternatif medyada yeniden üretiliyor. Çünkü medyada toplumsal cinsiyet konusunda bir yayın politikası mevcut değil. Dolayısıyla ana akım ve alternatif medya fark etmeksizin cinsiyetçi haberler çıkıyor. Bu yüzden biz bu kitabın cinsiyet eşitliği konusunda ana akım ve alternatif medyayla beraber habercilik yapacak herkes için bir kaynak olmasını istiyoruz” dedi. 
 
Bianet eski editörlerinden Elif Akgül de her habere cinsiyet odaklı bakılması gerektiğini ifade ederek, “Sadece 8 Mart’ta, Onur Haftası’nda ve 25 Kasım’da bu konuları gündeme getirmek değil, emek, sağlık ve spor gündemi olduğunda bu konunun kadın ve LGBTİ+’ları nasıl etkilediğine bakmak gerekir. Toplumsal cinsiyet odaklı habercilik derken biraz da bu refleksi geliştirmekten bahsediyoruz”  diye konuştu.  
 
‘HABERİN KENDİSİ VAKALARA YANSIYOR'
 
Akgül, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini gözetmeden yapılan haberlerin toplumda yansıma bulduğuna dikkat çekerek, “Haberin kendisinde var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği bir işin sonucuna, yani bir sonraki vakalara yansıyor. Bu konuda en çok bildiğimiz örneklerden bir tanesi ‘cinnet getirmek’tir. Üçüncü sayfalarda böyle haberleri hep görüyoruz. 'İşsiz kaldı cinnet getirdi', 'Karısı ayrılmak istiyor cinnet getirdi' vs. Failin kendisine bir bahane üreten ve karşılığında devam eden şiddeti münferitleştiren bir dilden bahsediyoruz. Gazeteci haberi yazarken yerleşik kodları kullanması istendiği için sistematik münferit şiddeti ortaya koyuyor. Bu da vakalara yansıyor” değerlendirmesinde bulundu. 
 
'DİLDE YAŞANAN DEĞİŞİM TOPLUMU ETKİLİYOR'
 
Haber dilinde yaşanan değişimlerin toplumu etkilediğini dile getiren Akgül, şöyle devam etti: “Nasıl ki gazetecinin görevi toplumu aydınlatmak ve bilgi vermekse, dil de bu şekilde işliyor. Daha öncesinde çok kolay kullanılan 'bayan voleybol takımı', 'bilim adamı', 'iş adamı' gibi kavramlar artık medyada bu hassasiyete sahip gazetecilerin kullanımıyla 'iş insanı', 'bilim insanı' gibi kullanımlara geçiyor. Ve bu halkın arasında da kullanılmış hale geliyor. Kadın sözcüğü bir öcü olarak görülmüyor.”