Avukat Şimşek: Hadımı tartışmak tecavüzü meşrulaştırmaktır

  • kadın
  • 09:19 15 Temmuz 2018
  • |
img
ANKARA - Çocuğa yönelik istismar vakalarında "hadım" ve "idam" tartışmalarını değerlendiren avukat Ceren Şimşek, "Tecavüzü bireye indirgeyen, salt cinsel dürtülerden kaynaklanan hastalık haline getiren bu uygulama, tecavüzü de meşrulaştırmaktadır" dedi.
 
Çocuğa yönelik istismarın arttığı Türkiye'de çocuk kaçırmalarıyla birlikte kamuoyunda yeniden "idam" ve "hadım" tartışmaları başlatıldı. Çocuk istismarını arttıracak yasalarla gündeme gelen iktidar son dönemlerde kamuoyunda infial yaratan vakalarda "idam" ve "hadım" tartışmalarıyla yasalarda ve uygulamalarındaki sorunları görünmez kılmaya çalışıyor. Kadına ve çocuğa yönelik istismar, taciz, tecavüz davalarıyla ilgilenen avukat Ceren Şimşek, bu vakalarda mahkemelerin tutumu ve var olan uygulamaları değerlendirdi.
 
'HALA MAHKEMELERDE ÇOCUĞUN RIZASI TARTIŞILIYOR'
 
"2017 yılı itibariyle 387 çocuk cinsel istismara maruz kalmıştır" diyen Şimşek, "Bu yönden baktığımızda bu sayının bu kadar artmasının nedeni yargıda oluşan cezasızlık kültürüdür. Bir zamanlar çocuğun istismarda bulunan şahısla evlendirilmesi tartışılmaktaydı. Bu zihniyet mecliste var olduğu gibi ne yazık ki yargıda da yer almaktadır. Mahkeme salonlarında çocuğun rızası tartışılmaktaydı" diye hatırlattı.
 
'ÇOCUĞUN YARARININ OLMADIĞI DAVALAR GÖRÜYORUZ'
 
Çocuk istismarı davalarında bir diğer önemli konunun ise kanunların uygulanış şeklinde olduğunu belirten Şimşek, "Öncelikle duruşmalara kadar çocuğun defalarca ifade vermesi çocuğun aynı travmayı tekrar tekrar yaşamasına sebebiyet veriyor. Yine duruşmalar boyunca çocuğun kendini inandırmak zorundaymış gibi, mahkemenin çocuğa şüphe ile yaklaşması ve sanık ile empati yapmaları nedeniyle sanki yargılananın çocuk olduğu ve çocuğun ve yüksek yararının hiç korunmadığı davalar görmekteyiz. Bunun yanında 'çocuğun rızası vardı, bağırmadı' gibi sebeplerle yersiz indirimlerle cezasızlık kültürü oluşmaktadır" diye konuştu.
  
Var olan yasalar ve taraf olunan uluslararası sözleşmelerin çocuğun korunması için yeterli olduğunu ancak bunun uygulanmadığını belirten Şimşek, toplumun kodlarıyla yetişen hakim ve savcıların kararlarının ortada olduğunu ve bunun yansımasının da cezasızlık olduğunu anımsattı.
 
'HADIM İLE TECAVÜZ MEŞRULAŞTIRILIYOR'
 
Kamuoyunun tepkisi yükseldiğinde bu tepkilerin yönünü değiştirmek için idam ve hadımın konuşulduğuna dikkat çeken Şimşek, şöyle devam etti: "Tabii ki istismarın önüne geçmek için doğru düzenlemeler değildir. Kimyasal hadım, taciz ve tecavüzleri normalleştirir. Bu yöntemle toplumsal cinsiyet yeniden üretilmektedir. Kimyasal hadım ile istismar suçunu işleyenler bir ‘hasta’ gibi ele alınacak olup hastalık denilerek normalleştirilmeye çalışılan tecavüz eylemini işleyen kişinin, dürtüleri altında ve cinsel bir eylemle ortaya çıktığını düşünmek toplumsal cinsiyeti yeniden üretmektedir.
 
Tecavüzü bireye indirgeyen, salt cinsel dürtülerden kaynaklanan hastalık haline getiren bu uygulama, tecavüzü de meşrulaştırmaktadır. Sorun bir zihniyet sorunudur. Bu bir ataerkil toplum meselesidir. Bu suçu bir kişi işliyor; ancak çocukların evlenilebileceği fetvasını verenleri, bu suçu bildirmekle yükümlü olup da bildirmeyenleri, şikâyet için gittiğiniz karakol, savcılar, mahkemede karşısına çıktığınız hakim, tüm bunların tutumları bu zihniyeti besleyen unsurlar."
 
'KADIN VE ÇOCUKLARI KORUMAYAN KURUMLARA NE YAPACAĞIZ'
 
"Ne yapacağız? Çocuğu istismar eden sanığa ‘rızası vardı, bağırmamış’ diye ceza vermeyen hakimle nasıl mücadele edilecek?" diye soran Şimşek, "Tecavüz ve tacizin bir diğer parçaları da bunlar çünkü. Kadınları ve çocukları koruması gereken kurumlar onları korumuyor. Ayrıca AKP hükümeti istismarı önleme konusunda samimi değildir, aksine iktidarın 'istismarın önünü açan' düzenlemelere imza atmaktadır. Kimyasal hadım gibi idam da çözüm değildir. İdam bir ceza değildir, devletin öç alma yöntemidir" şeklinde değerlendirdi.
 
'CEZASIZLIK KÜLTÜRÜ KALDIRILMALI'
 
Şimşek, istismar, taciz, tecavüz suçlarıyla "idam" ve" hadım" yoluyla mücadele edilemeyeceğinin altını çizerek, ilk yapılması gerekenin cezasızlık kültürünün ortadan kaldırılması olduğunu ve uzun süreli mücadelede ise erkek egemen bakış açısıyla mücadele etmenin gerekliliğine vurgu yaptı.
 
MA / Berivan Altan