Düzkan: Öldürmenin iyi olduğu medya eliyle lanse ediliyor

img

İSTANBUL – Efrin saldırısıyla birlikte savaş çığırtkanlığı ve militarizmin medya eliyle tırmandırıldığını belirten gazeteci yazar Ayşe Düzkan, “Sürekli bir takım askeri kıyafetlerle erkeklerin cesaretleriyle övündükleri diziler görüyorsun. Ölmenin öldürmenin çok iyi şeyler olduğu, bir erkeğin yapabileceği en iyi şey olduğu medya eliyle lanse ediliyor" dedi.

Efrin’e yönelik başlatılan savaş ile birlikte Türkiye’de medya eliyle tırmandırılan militarizmi, kadın ve çocuklara yönelik saldırıları ve bu konuda izlenmesi gereken yayıncılık politikalarını değerlendiren gazeteci-yazar Ayşe Düzkan, Efrin saldırısıyla birlikte ana haber bültenlerinde karşılaşılan "asker kadın" imgelerinin masum olmadığını söyledi.
 
'İKTİDAR DEVLET HUKUK ERKEKLERİN TARAFINI TUTUYOR'
 
Son dönemde kadına ve çocuklara dönük saldırıların arttığını belirten Düzkan, "Şiddetin arttığı, çocuklara yönelik istismarın tespit edildiği durumlarda normalde iktidarlar ve hükümetler buna karşı önlem alır. Bizde tam tersi bir durum var. İktidar, devlet ve hukuk, erkeklerin ve suçlunun tarafını tutuyor. İndirim vererek var olan yasaları işletmiyor" diye belirtti.
 
'KİMYASAL HADIM VE İDAM ÇÖZÜM DEĞİL'
 
İdam ve kimyasal hadım tartışmalarına da değinen Düzkan, “Bu biraz hekimlerin ve hukukçuların konusu. Kimyasal hadım geri dönüşü olan bir şey aynı zamanda. İlaç kesildiği zaman etkileri ortadan kalkıyor ama şunu hatırlamak lazım. Hadım cinsel arzuyu ortadan kaldırıyor. Bu tür eylemler cinsel arzularla bağlantılı değil. Olsa kadınlar da yapardı. Kadınların da cinsel arzuları var. Kadınlar da partnersiz kalabiliyor ya da yıllarca yalnız yaşayabiliyor. Ama kimseye tecavüz edip çocukları taciz etmiyor. Orada egemenlikten kaynaklanan kendinde şiddeti hak görme meselesi var. Onunla bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Kimyasal hadım da, idam da bunları ortadan kaldıracak bir şey değil" diye ifade etti.
 
'DUYULMASI GERÇEKLEŞMESİNDEN DAHA KÖTÜDÜR'
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çocuk istismarı haberlerinin yapılmaması gerektiği konusundaki açıklamasını hatırlatan Düzkan, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Yetişkin bir kadın tecavüze uğradığında bir kılıf buluyorlar, ‘açık giyindi şu oldu bu oldu’ denilerek. Çocuk istismarına ise, hiçbir şekilde kılıf bulamıyorlar. Bunun rahatsızlık yarattığı ortada. Bu rahatsızlığı engelleyerek ve ortadan kaldırarak çözmek başka bir şey, duyulmasını engellemek başka bir şeydir. Eskilerin İslam’la ilgili söylediği bir şey vardır 'şüyuu vukuundan beter’ (Duyulmuş olması, gerçekleşmesinden daha kötüdür) diyor. Biraz buna dayandığını düşünüyorum. Diğer yandan bu tür şiddet haberleri bayağı bir pornografik bir şekilde veriliyor. Belki haberin kendisi özendirici değil; ama pornografik dilin bir şey yarattığını düşünüyorum. Mesela 'kadına defalarca tecavüz etti' tarzında yapılan haberlerle karşılaşıyoruz. Onlara müdahale edilmesi daha önemli. Aynı zamanda basın etiğiyle alakalı bir şey tabi."
 
‘ASKER KADIN İMGELERİ MASUM DEĞİL’
 
Efrin saldırısıyla birlikte tırmandırılan savaş çığırtkanlığı ve militarizm konusunda ise Düzkan, ana haber bültenlerinde karşılaşılan "asker kadın" imgelerinin masum olmadığının altını çizdi. Düzkan, “Televizyonu açıyorsun haberler bir yana sürekli bir takım askeri kıyafetlerle erkeklerin cesaretleriyle övündükleri diziler görüyorsun. Bu tür şeylerin insanlar üzerinde daha etkili olduğunu biliyoruz. Ölmenin öldürmenin çok iyi şeyler olduğu, bir erkeğin yapabileceği en iyi şey olduğu medya eliyle lanse ediliyor. Felaket yani. Kürdü ve Arabıyla Suriye halkı yıllardır savaşın acılarını çekiyor. Bu acıları uzatacak ve arttıracak hiçbir şey kabul edilemez. Bunu doğrulayan, olumlu gösteren bir şeyi kabul etmek de mümkün değil” dedi.
 
'KADINLAR GERÇEKLERİ GÖRMEK İSTİYOR'
 
Kadınların kendileri ile ilgili başka mecralarda yer bulamayan haberleri ve çözümleri görmek istediğini belirten Düzkan, yeni kurulan JİN TV aracılığıyla kadın haberciliği noktasında izlenmesi gereken yayıncılığa ilişkin de şunları ifade etti: "Kadınlar açısından bu kadar çok şiddet ve karamsar tablo var. Ama aynı zamanda hayatı kadınların götürdüğü, hayatın kadınların üretimiyle, emeğiyle ayakta durduğunu biliyoruz. Kadınlar başarı hikayelerini de görmek istiyor. Kadın haberciliği ve yayıncılığı yapılan bir yerde bunu da görmek istiyorum. Yani biz haber yaparken oradaki kadın cinsel şiddete uğramışsa ve bunu henüz açıklamaya hazır değilse onun adını ve görüntüsünü vermemek gibi aslında feminist ve kadın gazetecilerin izlediği belli kurallar var. O kurallar bir bakıma feminist gazetecilerin biriktirdiği şeyler. Onların uygulanmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Onun dışında kadınlar özgürlükçü edebiyat görmek istiyor. İmkan olsa özgürlükçü diziler, mutlu kadın hikayeleri de görmeye ihtiyacımız var. Ben kendi adıma da kadın müzisyenler, kadın yazarlar, sinemacılar görmek isterim. Ciddi bir görünmezlik var. Kadınların yaptığı işler gösterilmiyor."
 
'JİN TV KADINLAR İÇİN YENİ BİR MECRA'
 
Kadınların sesi olmak amacıyla yayın hayatına başlayan JİN TV'ye başarı dileğinde bulunan Düzkan, son olarak, "JİN TV kadınlar ve kadın yayıncılığı için yeni bir mecra. İnanıyorum ki bir sürü feminist gazeteci de onlara destek olmaya hazırdır" diye konuştu.
 
MA / Necla Demir