Gavrilof: Efrin'de kadınların omuz omuza olması Türkiye'yi çıldırtıyor!

img

İSTANBUL - Efrin’de kadınların saldırılara karşı verdiği direnişin önemine dikkat çeken Kayuş Çalıkman Gavrilof, “Bugün Kürt, Arap, Süryani, Ermeni kadını Efrin’de omuz omuza savaşıyor. Belki bu tarafı çıldırtan da biraz bu” dedi. 

Efrin savaşı 53'üncü gününe girdi. Kadın alanında araştırmalar yapan ve Ermeni kültürü üzerine arşivleme çalışmaları yürüten çevirmen Kayuş Çalıkman Gavrilof, Türkiye’de kadınların yaşadıkları sorunları ve Efrin direnişindeki kadının rolünü anlattı. 
 
‘KAZANILAN HAKLAR GERİYE GÖTÜRÜLMEK İSTENİYOR’ 
 
Kadınlara yönelik şiddetin artmasının sürpriz olmadığını belirten Gavrilof, kadınların yıllardır bağırıp ses çıkarmalarının nedenini de bu sürecin palazlanmaması için olduğunu söyledi. Kadına yönelik şiddette dinlerin de rollerine dikkat çeken Gavrilof, kadın düşmanı yasaların hayata geçirilmesiyle de baskının arttığını dile getirdi. Gavrilof, “Çıkarılan yasalar, bugün kadına dayatılıyor. ‘İstihdam’ adı altında çalışan kadına dayatılanlar, eve hapsetmeye dönük politikalardır. Bu süreçle birlikte kazanılan haklar daha da geriye götürülmek isteniyor” dedi. 
 
‘KADIN ETNİK KİMLİĞİNDEN DOLAYI DA BASKIYA UĞRUYOR’ 
 
Gavrilof, ikinci cins olarak görülen kadının aynı zamanda etnik kimliklerinden dolayı da maruz kaldığı baskıya dikkat çekerek bir anısını şu sözlerle paylaştı: “Alevi Kürt bir arkadaşım, gece geç saatlerde işten eve giderken bir erkeğin sözlü tacizine uğruyor. Adam, ‘Madem ki Ermenisin’ diye başlayan bilindik cümleyi kurmuş. Çok ağır gelmiş ona,  bu söz bir Ermeni’ye söylendiğinde Ermeni’nin ne hissedebileceğini o sözle anlamış. Hemen beni arayıp paylaştı. Dolayısıyla, Ermeni kadına yönelik böyle bir şey varken bugün Kürt kadınına yönelik başka bir baskı var. Yaşanan, salt cins kimliği üzerinden bakmak meselesi değil, bu aynı zamanda ötekileştirilen halkın kadınlarına da hangi zihniyetle bakıldığı meselesidir.”
 
‘MİLİTARİZM ŞİDDETİ ARTTIRIYOR’
 
Kadınlara yönelik artan baskının temelinde aynı zamanda devlet zihniyetinin olduğunu dile getiren Gavrilof, tırmandırılan savaşla birlikte artan militarizmin de şiddeti arttırdığını belirtti. Medyanın cinsiyetçi dilinin de bu süreci perçinlediğini belirten Gavrilof, “etek giyen teröristler” söyleminin kadına karşı bir nefreti içinde barındırdığını söyledi. 
 
‘KÜRT, ARAP, ERMENİ KADINI EFRİN’DE OMUZ OMUZA SAVAŞIYOR’
 
Efrin’e yönelik başlatılan askeri operasyonun 53’üncü gününde kent merkezine doğru ilerlemesini de hatırlatan Gavrilof, kadınlar özelinde verilen direnişin son derece önemli olduğunu söyleyerek, “Bugün Kürt, Arap, Süryani, Ermeni kadını Efrin’de omuz omuza savaşıyor. Belki bu tarafı çıldırtan da biraz bu. Rojava devriminin bir kadın devrimi olduğu gerçekliği karşımızda” dedi. 
 
‘EFRİN KADINLARI DİRENİYOR’ 
 
Gavrilof, devamla şunları söyledi: “1915’te Ermeni kadınının fedai olarak silahlandığı örneklerini görüyoruz. Orada yalnızdılar ve tek başlarına savaşıyorlardı. Fakat şimdi Rojava’da savaşan tüm kadınlar, benzer kaygılar ve talepler etrafında bir araya gelmiş. Bu, çok sevindirici. Devlet; yönetim olarak değişti belki; ama zihniyeti değişmedi. O yüzden baskı da hiç değişmiyor. Yüz sene önce Ermenilere yapıldığı gibi bugün Efrin’de de bir tatbikat var örneğin. Ancak; kadınların buradaki mücadelesi önemlidir. 1915’te de silahlanan kadınların yanı sıra köy köy dolaşan rahibeler de var mesela. Bu kadınlar 1915’ten önce baskıya ve yok edilmişliğe karşı bir arada tutunmayı hedefleyen çalışmalar yapmışlar. Bugün Efrin’deki kadınlar da benzer şeyler yaparak direniş sergiliyor.” 
 
MA / Necla Demir